Rüyanız hayrolsun: 1. bölüm

Kafamda hayvanat bahçesi var biliyorsunuz artık ve kafileler halinde tilki girişi yapıyorum. Pek kalabalık içim dışım. 

7 saniye sürer insan rüyası. Sırrı çözülememiş bir hadisedir bu. Ya hatırlarsınız ne gördüğünüzü ya da unutursunuz. Kabus olur bazen gördükleriniz, bazen gerçek; kimisi astral seyahattir, kimisi de durağan ve sıkıcı; hatta bazısı sadece boşluk bile olabilir. Bir de benim gibisi vardır; “Ayarsız Film Rüyacısı” olanlar. İşte size bir örnek. 

Geleyim rüyama… Neredeyim bilmiyorum. Hangi Dünya hangi şehir. Yine kafam karışık. Tuhaf olansa şıngırtısı bol, dekoltesi şuh, parıltısı ala bir dansöz kıyafeti giymişim! İçimdeki Mezdeke’yi ne ara keşfettim, kime oynuyorum, olayım nedir çözemiyorum. Bir sağa bir sola yandan yandan oynayıveriyorum. Maksim mi desem Günay mı?Sahnesi ışıklı, iki tık yüksekteyim. Ayağımda platform kundura. Salon tıklım tıklım. Alkış kıyamet. Güller, karanfiller atılıyor, şampanyalar üst üste patlıyor. Döviz bürosu gibi para yağıyor sağımdan solumdan. Pek başarılıyım. 

Yorum: 

Sahne, insan içine çıkmanızdaki korkuları, alkışlar ise cesaretinizi simgeler. Güller kırmızı ise hayırlıdır ama başka renkse kaçan kısmetlere delalet eder. Şampanyadan içiyorsanız ve 24 yaşından küçükseniz asi bir gençsiniz demektir. Dansözlük/Çengilik durumu ise içinizde teselli edilmek istenen bir züğürt olduğuna işarettir. Arada bir pohpohlanın kendinize gelirsiniz. 

Siz de yazın sizin de rüyanızı hayra yorayım. Ciddiyim: )