Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '10

 
Kategori
Anılar
 

Rüzgârgülü

Rüzgârgülü
 

Teras katında rüzgargülü ve hatırlar...


Bir evin teras katında “rüzgârgülü” gördüm.

Rüzgârın bol olduğu bir akşamüstüydü.

Öyle hızlı dönüyordu ki rüzgârgülü, otomobilim içinde alışverişten dönmesini beklerken eşimi ve oğlumu rüzgârgülünü uzun uzun seyrettim.

Tatlı oğlum ve eşim birazdan göründü.

Oğluşum koşar adım neşeyle yaklaştı bana…

Oğlumun neşesinin sebebi bebekliğinden beri severek yediği bebe-yoğurtlarıydı. Markete girdiğinde oğluşumun hemen gözüne ilk çarpan 6.sı bir arada olan küçük meyveli yoğurtlardır hemen kapar. Yine kapmış markete girince ve sevinerek getirip bana uzattı. Oğluşum Mart ayında iki yaşına girdi(2009), henüz konuşamıyor, tek tek kelimeleri söylüyor, hatta son zamanlarda iki kelimeyi yan yana getirip derdini de bir şekilde atmaya başladı. Fakat söylenen her şeyi anlıyor. Uzun cümlelerinde çok yakında başlamasını bekliyoruz.

Çocukluğumu düşündüm oğlumun gözlerinin içindeki pırıltıya bakarken! Ne kadar kolay bir çocuğu mutlu etmek... Şu anda almış olduğu bu minik yoğurtlar onu çok mutlu etmişti, başka bir zaman top, balon, oyuncak küçük arabalar, oyuncak uçak-gemi, elbiseler, ayakkabılar ve dondurma külahı! Evet, dondurma alırken oğluma da dondurma külahı veriyoruz ve çok sevinerek dondurma külahını yiyor. Zamanı gelecek o da buz gibi dondurmayı yiyecek ama her şeyin zamanı var. İşte bu kadar kolay çocukları sevindirmek... Fakat büyüdükçe mutlu olmak bu kadar kolay olmuyor.

Küçükken beni mutlu eden şeyleri gördükçe hala çocuk gözüyle bakmaya çalışıyorum o şeylere aynen biraz önce baktığım rüzgârgülü gibi! Benim de elimde küçükken bir rüzgârgülü vardı. Rüzgârın olmadığı anlarda üfleyerek onun dönmesini sağlardım ve o döndükçe mutlu olurdum.

Çocukluğumu düşündüm beni mutlu eden ne kadar çok şey vardı. Yürüyordum o zamanlar! Yürümek, koşmak nasıl bir şey biliyorum. Çocukluk oyunlarımızda çok güzeldi. Yakalamaç, yakartop, istop, ip atlama, aç kapıyı bezirgen başı, yağ satarım bal satarım, kuka, körebe, kulaktan kulağa, sek sek, yılan, topaç ve daha niceleri ne güzeldi çocukluğu yaşamak, ne güzelmiş çocuk olmak. Oysa çocukken de büyümek isterdik. Çocukluk doyasıya yaşanmalı ve çocuklar çok sevilmeli...

Çocuk büyütmek hiç kolay değil ama dünyanın en güzel şeyi aynı zamanda. Anneliği yaşadığım için çok şanslıyım. Benim imkânsızlarımdan biriydi bu ama çok şükür ki anneyim ve bir oğlum var.

Öyle hızlı geçti ki bu düşünceler aklımdan eşimin otomobile aldıklarını yerleştirmesi ve alışveriş sepetini tekrar markete bırakıp dönmesi ile bizimde eve gidiş vaktimiz gelmiş oldu.

Hareket ederken son bir kez daha baktım rüzgârgülüne, ne güzel dönüyordu. Aynen dünya gibi, dünya dönüyor ve mevsimler, hayatlar değişiyor. Biz değişiyoruz. Hayata bakışlarımız değişiyor ama o zamanlar bizi mutlu eden şeyleri düşünmek bile iyi geliyor.

 
Toplam blog
: 108
: 2338
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Bu Blogda; Engelleri her şeye rağmen aşarak hayatı engelsiz yaşamaya çalışan; eş, anne, çalışan, ..