Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Rüzgarların Kesiştiği ve Seviştiği Yer'de

Rüzgarların Kesiştiği ve Seviştiği Yer'de
 

Pırıl pırıl,masmavi bir gökyüzü, gökyüzünün mavi rengiyle adeta yarışan, taş çıkartan bir deniz. Denize girdiğinizde size eşlik eden balıklar, denize rağmen sıcaktan bunaldığınızda yüzünüzü ve bedeninizi yalayarak serinlemenize yardımcı olan rüzgar…

Hangi günde olduğunuzu ve saatin kaç olduğunu size unutturan, sabah ya da öğleden sonra rüzgarın ağaçlarla, denizle dans ettiği bir yer. Rüzgar nedeniyle denizde rüzgar sörfü yapanlar, yelkenlerini şişirerek geçen tekneler, takalar,yatlar.

Sonuçta, size yaşadığınızı, her türlü kalabalığa rağmen sessizliği ve doğayla iç içe olmayı yeniden hatırlatan ve yaşatan bir yer.

Antik tarihteki adı Arhialla, Rumça adı Kefaluka olan Bodrum - Akyarlar köyü ve koyundan bahsetmekteyim.

Burada sabah balıktan dönen, güneşin kaybolup günün geceye döndüğü zaman balığa çıkan balıkçı takalarının motor seslerini rahatlıkla duyabilirsiniz.

Bulunduğunuz yerde sabah ya da akşam size yukarıda da sözünü ettiğim gibi rüzgarın ağaçlar ve ağaç yapraklarıyla oynaşması sonucunda ortaya çıkan doğal ve insanın içini yıkayan bir melodi eşlik eder.Tabii bu melodiye kuş sesleri de eşlik etmektedir her zaman olduğu gibi.

Karşıya baktığınızda gece inci bir gerdanlık gibi parlayan gündüzleri ise neredeyse yollarından geçen arabaları rahatlıkla görebileceğiniz uzaklıkta İstanköy ya da yeni ismiyle Kos adası’nı görürsünüz.

Bu yıl, rüzgarların kesiştiği ve seviştiği yer olarak bilinen Akyarlar Koyu’nda tüm bu doğallıkları, doğanın içimize akıttığı melodi ile yarışan sessizliği bozan bir yer vardı. Bir yer vardı diyorum ama gelip geçici bir yer değil kalıcı bir yer. Gayri resmi olarak açılmış resmi açılışı ise geçen hafta sonu yapılan (bildiğim kadarıyla) bir otel.

Akyarlar köyü; sakinlerinin dışında, genellikle devre mülkçülerin ve yazlıkçıların bulunduğu bir yerdir. Açılan bu otelin özelliği gecenin huzur veren sessizliğini gecenin bir yarısında tüm doğayı ve orada yaşayan insanları düşünmeksizin bozan bir disko’sunun olması.

“Ne var bunda” diye düşünebilirisiniz. Eğlenmek, herkesin hakkı, eski bir tabirle kurtlarını dökmek, felekten bir gece geçirmek, hızlı ya da yavaş müzik eşliğinde dans etmek hepimizin hakkı… Buna hiç kimsenin itirazı olamaz. Ama…Bu hak, başkalarının haklarını ihlal ediyorsa ve üstüne üstlük disko’dan yükselen müzik orada yaşayan hiç kimseyi dikkate almayıp sadece “Benim hakkım herkesten ve her şeyden önce gelir” dercesine yüksekse; o noktada durup düşünmek gerekir.

Kimsenin eğlenmek için başkasının haklarını ihlal etmeye ve gecenin bir yarısından sonra gürültü kirliliği yaratmaya hakkı yoktur.

Rüzgarların kesiştiği ve seviştiği yerde şimdi metalik bir ses, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi umursamadan gecenin sessizliğini bozmaya devam etmekte...

var gaJsHost = (("https:" == document.location.protocol) ? "https://ssl." : "http://www."); document.write(unescape("%3Cscript src='" + gaJsHost + "google-analytics.com/ga.js' type='text/javascript'%3E%3C/script%3E")); try { var pageTracker = _gat._getTracker("UA-7006964-1"); pageTracker._trackPageview(); } catch(err) {}

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..