Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Sadakat, "Çengel" şeklindedir, yani şöyle: "?"

Sadakat,  "Çengel"  şeklindedir, yani şöyle: "?"
 

"Başka çekimlere kapılmamamızı sağlayan, adına sadakat dediğimiz şey, aslında aşkın bir başka yüzüdür".
Bir kitapta karşılaştığım bu ifade beni, sadakat denilen kavramı irdelemeye, sorgulamaya yöneltti. Objektif olmaya çalışsam da, yine de bir kadın bakışı ve yorumuyla karşınızdayım! Keyifli okumalar ola.

Evet, "SADAKAT nedir ?" sorusuyla çıktım yola. Azim, hırs, sebat gibi kendiliğinden var olan yaradılışsal bir haslet, bir Allah vergisi midir, yoksa varlığı aşk / sevgi / saygı / şefkat ve bunun gibi başka bir duygunun/duyguların varlığına bağlı, bir sebep-sonuç ilişkisi midir Sadakat?

Sadakat, etken bir karakter özelliği midir, yoksa edilgen bir hissiyat mı?

"Bağlılık, içten bağlılık" ve "vefakarlık, vefalılık" olarak tanımlanmış sözlükte. Ve bu tanımı ile, daha baştan, edilgen bir anlam ve eylem yüklenmiş sanki "sadakat" sözcüğüne ve "sadık olmak" fiiline. Daha tanımlanırken, başka bir nesneye / objeye / kavrama veya birden fazlasına bağlanıvermiş, görünmez bir bağ dokusuyla...
"Vefakarlık, vefalılık" tanımı ile; merhamet, şefkat, sevgi, sevecenlik duygularına bağlı bir hali var sanki.
"Bağlılık, içten bağlılık" tanımıylaysa; muhabbet, tutkunluk, sevdayla, sadakat arasında bağ dokuları örülmüş gibi.

Aşk nedir peki?
Sempati, hayranlık, zaaf, düşkünlük basamaklarından, tutkunluk, vurgunluk, karasevdaya doğru hızlı bir tırmanış …
Bir çeşit bağlılık, bağımlılık hali, yani.
İşte, Sadakat ve Aşkın buluştukları kimya ayni...
Yine de, sorgulamaya devam ediyorum: Sadakatin Aşka olan bağlılığı ne ölçüdedir ? Çap, cüsse, derinlik, ebat nedir ?

Yüzüne profilden bakıldığında görüş alanının gerisinde kalan ancak, bir yarı çehrenin diğer bir yarısı da olduğunu bildiğimiz kadar aşikar, AŞKın bir ayna ikizi midir, SADAKAT ?

Yada sadakat dediğimiz; kendisini ayakta tutabilecek bir gövdesi olmayan, ancak aşkın gövdesine sarılı olarak dik durabilen, aşkın toprağı, suyu, besini, ışığıyla beslenen bir sarmaşık mı ? Aşk solup, canlılığını kaybettiğinde yada, kuruyup ölüp gittiğinde, "sadakatsizlik" formunda yerde sürünüp, biraz ötede filizlenen başka bir aşka sarılıp, onunla birlikte tekrar ayağa kalkan, dikilip canlanan, sadece aşka vefakar, aşka sadık, aşka aşık bir sarmaşık... mı SADAKAT ?

Eğer böyleyse; aşk varsa, sadakat da var, aşk oradaysa, sadakat da orada! Sadakat aşkın gittiği yere gitmekte.. Aşk sadakati peşinden sürüklemekte.. yokluğa yada varlığa doğru… Aşk, yokluğa doğru gidiyorsa, sadakat var olma ivmesini kaybediyor. Aşkın yokluğu, sadakatin varlığını tehdit ediyor. Evet, -istisnalar olmakla birlikte- artık sadece öykülerde, romanlarda, filmlerde değil; dibimizde yaşanagelen hayatlarda da, tükenen aşkın ardından sadakatin de yok oluşuyla sıkça karşılaşır olmamız, bu tezi doğrular gözüküyor. Sadakat, tutunacak yeni bir aşk arıyor…

Sadakatin varlığı, bir şeylere tutunmasına bağlı ise; saygıya tutunamaz mı örneğin? Her şeyden önce kendine duyacağı saygıya…

Sözün özü, görünen o ki; AŞK ömrünü tüketmişse, SADAKATin varlığı, bedeni, bir soru işareti… Yani şöyle: “?” , çengel şeklinde.. bir şeylere tutunabilirse tutunsun diye...


Yeşim Esemen

 
Toplam blog
: 45
: 2228
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

"Artık makine ile değil, insanla iletişim kurma" kararımın ardından IT sektöründeki kariyerimi nokta..