Sadece Kütahya mı? Doğal yaşam katlediliyor

Şimdi sizlere değerli bir hanımefendi tarafından gönderilen bir yazıyı paylaşacağım. Bu kısacık yazıda da yaşadığı kenti çok seven kazanımlarına değer veren geleceğinden endişe duyan birinin gerçek bir vatandaşın isyanını göreceksiniz. Aslında ülkemizin birkaç büyük şehrinin dışında birçok il ve ilçede aynı feryatları duyabilirsiniz…

…

Kütahyalıyım diyen herkes okusun...

Payitaht şehri Kütahya'nın bugünkü geri kalmışlığının nedenlerini sorgulama yüzleşme cesareti gösteremeyen, az olsun benim olsun felsefesiyle yaşayan, geçmişle övünüp geleceğe çivi çakmayan Kütahya Kütahyalım…

Tarihimizi düşündüğümde Uşak Afyon Eskişehir ilçelerinin vilayeti germiyan şehri Kütahya’m...

Memleketime ihanetin baş aktörleri siyasi partiler; yönetenleri üyeleri Belediye başkanları...

Hepiniz DP AP CHP MHP ANAP DYP RP FAZİLET ve Ak Parti…

Topunuz nefsinize kurban ettiniz memleketimi...

Birlik olamadınız, beraber olamadınız kendi partinizin içinde dahi pirinalar gibi birbirinizi yediniz. Koltuğu bulan kendini dünyaları ben yarattım edasıyla sadece etiket taşıdınız…

Bugüne kadar ne yaptınız ne zaman nasıl ve sahip çıktınız...

Aydınlarımız, iş adamlarımız, şimdilerde gençlerimiz memleketi terk ederken neredeydiniz, iktidar dönemlerinin tamamında iktidar partisini desteklediniz ne kazandırdınız...

Bak Afyona bak Uşağa bak Eskişehir’e Manisa’ya bak...

Baksanız ne olacak bugüne kadar ne gördün ki bundan sonra ne göreceksiniz?

Memleketimi kocaman köye çeviren seçilmişler hiç haddinizi edebinizi çapınızı bilmediniz bilmiyorsunuz da. Zira vicdan aynanız yok sizlerin, hepiniz ağasınız, tarihe kocaman bir hiç olarak geçeceksiniz…

Sevgili hemşerilerim; bu gidişata sadece sizler dur diyebilirsiniz, bu yönetenlerin tamamını zamanında eleştirir, yanlışlarını yüzlerine söyler, arkadan arkaya konuşmaktan vazgeçer iradenizi ortaya koyarsanız işte o zaman Kütahya kazanmaya başlar yoksa torunlarınız sizlerden de hesabını gün gelir sorar...

Uyan uyan Kütahya’m Kütahyalım…

…

“Sadece Kütahya mı?”

Bugün ülkenin neresine giderseniz gidin sorumsuz siyasi yatırımlar yüzünden bağlar bahçeler tarlalar talan edilmiş adeta beton yığınlarına, sevimsiz araba parkurlarına çevrilmiş haldedir. Şehrin tarımsal zirai gelirleri ve kaynakları bitirilmiş yaş sebze ve meyve ithal edilir hale gelinmiştir. Bazı çok önemli şehirlerin en önemli yerleri arsaları devlet eliyle istimlak edilmiş tarihi değerleri talan ve yok edilmiş, halk tarlasını arsasını evini gerçek değerine satamaz hale gelmiş resmen mağdur edilmişlerdir. Bunlar herkesin gözü önünde olmaktadır bakın on yıllık değişim denilen işgallere, modernleşme denilen ucubeleşmelere anlarsınız…

Şu anda küçük nüfuslu illerden büyük kentlere göçler başlamıştır. Bu insanlar keyiflerinden göç etmiyorlar, doğdukları ana babalarının ailelerin bulunduğu yerlerden işsizlik adaletsizlik haksızlıklar düşmanlık kıskançlıklar nedeniyle kopmak zorunda kalıyorlar.

Hatırlarsınız özellikle Adanalıların çok rahat şahit olduğu gibi birçok il ve ilçede Sanayi Bölgeleri tesisleri, fabrikalar bir bir kapanıyor ya da aynı şehirli olmayanlara satılarak, düşük kapasite ile çalıştırılıyor ya da yerine devasa alış veriş merkezleri (AVM ler)yaptırılmak üzere yabancılara satılıyor…

Bugün birçok il ve ilçe de kapatılan fabrikalar iş yerleri ve büyük şehirlere giden yönetim merkezleri nedeniyle yüzlerce binlerce aile işsiz ve çaresizdir. Çiftçilik ve hayvancılık ise neredeyse tarihin tozlu sayfalarında yerini almak üzeredir.

İnsanların hayatı giderek cehenneme dönmektedir çünkü siyaset arenasına çıkıp yönetimlere aday olanların kafasındaki ilk eylemlerde değerleri muhafaza etmek tarihe saygı duymak falan yok, daha çok vergi daha çok oy daha çok gelir elde edeceği yerlere yönelmek var. Ne acıdır ki bu eylemlerini da acımasızca hatta fütursuzca uygulamaktadırlar. Doğa katlediliyor haksız işgallere sessiz imarsız projesiz yapılanmalara seyirci, yok edilen manevi değerlerimize duyarsız kalınıyor. Siyaset adamları bunu gayet iyi kullanıyor ve koskoca kentler ilçeler bir an da koca koca köylere kasabalara dönüşüyor. Çağdaşlaştığımız sanıyoruz ama “tüketim toplumu” yapılıyoruz haberimiz yok…

Tüketim çılgınlığı artınca refahımızın arttığını modernleştiğimizi gelir düzeyimizin arttığını anlatıyorlar bize ama “insani” değerlerimizi yitirdiğimiz hiç kimse söyleyemiyor…

Değerli Kütahyalı dostumuzun da dediği gibi her ilde ilçede hatta köyde yaşayan vatandaşlarımız bu garip anlamsız ve utanç verici gelişmelere ancak halk olarak bizler-sizler engel olabilirsiniz. Artık bu dünyada hiçbir şey gizli kalmıyor her şey gözlerimizin önünde. Hiç birimiz bir daha dünyaya gelmeyeceğiz ancak yaşadığımız sürece hepimizin hakkı olan insanca hayatı yaşamak doğanın keyfini sürmek gelecek nesillere çok daha güzel şeyler eserler anılar bırakmak bizim görevimiz…

Adana Mersin Hatay Antalya ve yukarıda bahsedildiği gibi Kütahya gibi daha birçok il ve ilçe maalesef hem halkın hem siyaset adamlarının belediye başkanlarının duyarsızlıklarının cezasını çekmektedir.

Sizler bizler ülkenin en önemli değerleri temeli olan vatandaşlarız. Her şeyi kabullenmek zorunda değilsiniz ne tarih kolay yazılıyor ne de birlik ve beraberliğimiz temelini oluşturan değerlerimize kolayca sahip olunabiliyor. Ama bunlar maalesef tek tek yok olmaya doğru gidiyor, kaybedersek ne olacağını hiç düşündünüz mü?

Biraz daha duyarlı biraz daha özverili ve gerektiği zamanda akıllı mantıklı ve gerçekçi olmak haksızlıklara yapıcı tepkiler vermek hem ülkemiz için hem insanlık için çok büyük ve önemli kalıcı değişimlere imza atacaktır…

Kendi evini mahallesini köyünü korumasını bilmeyenlerin koskoca Türkiye Cumhuriyetini korumasının imkân ve ihtimali var mı?

Hadi daha duyarlı daha katılımcı olmaya davet ediyorum sizleri sahip çıkın, mahallenize köyünüze ilçenize ve ilinize, manevi ve tarihi değerlerinize, çok geç olmadan…

İyi pazarlar…

Erdoğan ÖZGENÇ