Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '10

 
Kategori
Siyaset
 

Sağolasın Sayın Başbakan, aydınlandık!...

Sağolasın Sayın Başbakan, aydınlandık!...
 

“Siyasi Piyasada” işlem gören konulardan ve en yoğun olanlardan biri de, AKP hükümetinin PKK ve İmralıdaki “Baş Cani” ile görüşüp görüşmediği idi.

Bu iddiaları ortaya atan muhalefet, başbakana “Ne konuştun” diyerek bastırıyor, başbakan da meydanlarda adeta kükrüyordu: “Bu bir iftiradır, alçaklıktır” gibisine…

Bu tartışma sürerken, Başbakan danışmanı Yalçın Akdoğan bir yazısında: “Evet hükümlü ile bir görüşme olmayabilir bir temas olabilir” demişti de bu kez muhalefet “Bak… Danışmanın görüşüldü diyor” demeye getiren sözlerle yine başbakana yüklenmiş ve “Ne konuştun? Neyin pazarlığını yaptın?” sorularını sormaya devam etmişlerdi.

Devamla; CHP Genel Başkanı “Bizzat hükümet görüştü demiyoruz ki, öyle bir iddiamız da yok”

Önceki gün Ali Kırca’nın programına katılan başbakana sordular…

Soru açık ve şöyle idi: “Böyle bir temas var mı?”

Bu soruya başbakanın verdiği cevap da aynen şöyle: “Burada bir şeyi birbirine karıştırmayalım. Biz siyasi iradeyiz, siyasi iktidarız. Biz siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. Şu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu tür bazı münasebetler gerekirse devlet onu kendisi yapar. Burada bunu birbirine karıştırmamak gerekir.”

Bu cevap karşısında Ali Kırca’nın başbakana sormadığı veya soramadığı soruyu ben buradan açıkça soruyorum:

- Sayın Başbakan… Görüşüldü mü, görüşülmedi mi?

Bu soruya başbakanın “Vallaha ben, iktidar olarak, siyasi irade olarak görüşmedim, görüşmem de, ancak DEVLET görüştü ise onu da bilemem” diyebilir mi?

Böyle bir cevap, çocukların mahalle arasında oyun oynarken, birisine yaptığı şakayı, sorulduğunda “Vallaha ben yapmadım, o yaptı” diye başkasını göstermesine benzer.

Evet, bir “Devlet” kavramı vardır sayenizde her türlü çivisi çıkmış… Ancak o “Devlet”i yöneten de ikide bir arkasına sığındığınız söylem ile “Siyasi irade, İktidar veya milli irade” değil midir?

YAŞ toplantısında “Ben bu generali istemiyorum” diyerek “İrade beyanında” bulunacaksınız, ama birileri PKK veya İmralı’daki ile görüştüğünde “Ben bilmem, onlar (Devlet) görüştü” diyeceksiniz…

Kaldı ki kimse “Niye görüştünüz” demiyor, “Ne görüştünüz” diye soruyor.

Ben de soruyorum “Ne görüştünüz” ve/veya “Neyin pazarlığını” yaptınız? Çünkü belli olmuştur ki PKK ve İmralı ile bir şekilde “Temas” sağlanmış…

Hadi böyle değil de peşinen suçlayacağınız gibi “Taraflı” olarak şöyle sorayım: Anayasa referandumunda EVET oyu kullanmalarına karşılık neyi taahhüt ediyorsunuz, hem de millet adına?

Başbakanın “Ben yapmadım, o yaptı” gibi bir cevap ile bunu geçiştirmesi mümkün değildir.

Şunu söylese, eh işte aklım alır: Evet, görüşme oldu, ancak devletin ve milletin yüce çıkarları doğrultusunda bu aşamada görüşmenin içeriğini açıklayamam…

Çünkü bazı görüşmeler vardır ki, o görüşmelerin içeriği, devletin arşivlerine kadar değil “Mezara kadar” gidermiş, onu da öğrenmiştik…

Şimdi ben, başbakanın “Ben yapmadım, o yaptı” anlamındaki sözleri için sadece “Sağolasınınız başbakanım, sayenizde aydınlandık” mı diyeceğim?

Bunu diyemem…

Kendimi “Saftirik” yerine de koyduramam, koydurana da “Niye kendini saftirik yerine koyduruyorsun” diye de soramam, sormam da…

O tercih, onların tercihi…

Benim tercihim ise HAYIR, ben kendimi onların “Saf”ında görüp saftirik yerine koydurmam…

24 AĞUSTOS 2010

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..