Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '11

 
Kategori
Kitap
 

Sahte Şafak - Mucize Özünal

Sahte Şafak - Mucize Özünal
 

SAHTE ŞAFAK


Kitapların sonundaki  -SON- yazısı

Eskiden kitaplarda son sayfanın ortasında, iki yanında çizgiler ve her harfi de büyük olacak şekilde,                    

                                                                         

                                     -SON-

yazardı.

Tabi filmleri de unutmamak gerekir, onlarda da Amerikan ya da İngiliz filmi ise The End, Fransız filmi ise Fin.

Filmlerde hala var da, kitaplarda son zamanlarda nedense hiç rastlayamaz oldum  -SON- yazısına. Yazarlar mı komik buluyorlar ya da yayınevleri mi gereksiz olduğuna kanaat getirip  koymuyorlar bilemiyorum. Malumu ilam etmek gibi mi geliyor acaba? Hani filmler gişe yapmışsa devamını çekiyorlar ya, işte belki de o yüzden -SON- yazmıyorlar artık, kitapların sonuna.

Çocukluğumuzun Cin Ali serisi gibi bir yerde. Cin Ali hayvanat bahçesinde, Cin Ali okula gidiyor, Cin Ali orda, Cin Ali burda... Sanki son'u hiç gelmeyecekmiş ya da bitmesi istenmediği için son yazılmamış gibi. Çıkmamış candan ümidin kesilmemesi bir yerde.   

O kadar kitap okurken neden acaba bu soru tam da 'Sahte Şafak'ı bitirdiğimde SON yazısını göremeyince aklıma geldi, doğrusu onu da bilmiyorum.

Cumhuriyet Kitapları

Mucize Özünal kitabını Cumhuriyet Kitapları'ndan değil de başka bir kitabevinden yayımlamış olsaydı eğer 'Sahte Şafak'ı, muhtemelen oku(ya)mayacaktım. Onca yayımlanan kitap arasında dikkatimi çekmeyeceğini ya da gözümden kaçabileceğini düşündüğüm için söylüyorum bunu yoksa başka bir sebebi yok.

Milliyet Blog'a kitap yorumları yazmadan önce yazarı ve kitabını mutlaka google'da aratırım ancak ne yazık ki sadece kitap satış sitelerindeki ilanlarla, kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısı ve iç sayfalardaki yazarın hayatının anlatıldığı kısım dışında bir bilgiye ulaştığım da pek vaki değildir.

Sanırım bunun asıl sebebi arama motorlarının kitap satış sitelerine, sonuçların listelenmesinde öncelik vermeleri. Okurların da , okudukları kitaplar ve yazarları hakkında 'amatör gözle' neredeyse hiç yorum yazısı yazmamaları nedeniyle, bilinmeyen ya da az tanınan yazarların kitaplarının keşfedilmelerinin tamamen şansa kaldığını da kolayca söylemek mümkün.

1965'te ilk öyküsü yayımlanan üstelik de ödüllü bir yazarı, maalesef ancak 2011 yılının sonlarına doğru keşfedebilmemin nedeni işte bu.

Ortaokul yıllarımda pul biriktirmeye başladığımda konuya hakim bir büyüğümün önerisi, 'bugünden geriye' ve 'bugünden itibaren' olmak üzere iki ayrı koleksiyon yapmamdı. Nedenini sorduğumda ise eğer en eski pullardan toplamaya başlarsam bir türlü günü yakalayamayacağımdan, bugünden geçmişe doğru artık becerebildiğim kadar pul toplarken yeni çıkan pulları da erişebilme kolaylığından görece daha rahat biriktirebileceğimdi.

Sanırım o zamanlarda yapılmış öneri, bugünlerde henüz yeni tanışılan şarap kıvamında yıllanmış, deneyimli yazarların kitapları, eserleri için de geçerli olsa gerek.

Ben de Özünal'ın kendisiyle tanışmamı sağlayan son kitabı 'Sahte Şafak'ı okuduktan sonra hem bir yandan daha önceki eserlerini sırasıyla okumaya çalışırken hem de aynı zamanda yeni yapıtlarını da dört gözle bekleyeceğim.

Aslında açıkça söylemek gerekirse ben okumalarımda tasvirden ciddi anlamda sıkılırım. Mesela uzun uzun dağların, bayırların, ovaların ya da 'daha da kötüsü' kapalı mekanların, televizyonun üstündeki dantelin modelinden duvar kağıdının desenlerine kadar anlatıldığı sayfalar benim için hep içimden ''Üff ne zaman bitecek acaba bu işkence?'' anlarıdırlar.

Doğaldır ki yazar orada okuyucuyu konuya çekmek, karakterlerle tanıştırmak ve öyküyü sahiplendirmek adına yapıyordur tüm bunları. Odayı bize anlatırken aslında çoktan bizlere, tüm okurlara, koltukta arkamıza koymak için yastıklar da vermiştir ki oturup rahat rahat izleyebilelim olanı biteni diye.

Dil, amaca ulaşmada düşünceyi tatlandırır

Nihayet uzun aramalar sonrasında bulduğum bir ropörtajında yazar, ''Algı ve duyarlılığı genişleterek kişiyi bilgi almaya hazır hale getirmesi ölçüsünde bir kitabın değerinin belirlenmesi gerektiğini'' söylüyor ve ardından da ''Karmaşık düşünceyi dil ile anlatırken asıl olanın düşünce olduğunu, dilin ise araç olduğunu'' vurguluyor.

Sanırım kitaptaki uzun tasvirlerin, doğanın, insanın ve diğer canlıların sebebi;  eserin ortasından itibaren verdiği 'dünya görüşünü', 'yaşama dair felsefeleri' anlayabilmemiz, kavrayabilmemiz yani eskilerin deyimiyle de idrak edebilmemiz için.

''Dil, amaca ulaşmada düşünceyi tatlandırır'' fikrinde yazar. Düşünceyi estetik bir biçimde tatlandırarak anlatan dil, yazarın tercih ettiği dildir.

Dilin araç olmaktan çıkarılıp 'dil oyunlarıyla' amaç haline getirilmesi durumunda öykünün de öykünmeye dönüşeceği şeklindeki fikrini okuyucularıyla da paylaşıyor Mucize Özünal.

Asla bir plaj kitabı değil

Hani ülkemizde yerli tatilcilerin yoğun olduğu plajlarda (gerçi öylesi de artık pek kalmadı ya neyse) şezlonga uzanıp, şemsiyenin de gölgesinde yarı kestirerek yarı da göz atarak okunacak kitaplardan değil 'Sahte Şafak'.

Kitaptan araklayıp ardından da facebook sayfanızda arkadaşlarınızla paylaşabilinecek hafiflik ve kullanım kolaylığında hap cümleler de yok içinde.

Kitaptaki kahramanların tümü hayatta her an her yerde karşılaşabileceğiniz insanlardan. Öyle süper kahramanlar yaratmak gayreti de yok zaten yazarın. Ancak bununla beraber, var olan insanların kendilerini yeniden yaratmaları ve idealler koymaları söz konusu.
Bu konuda ''Gerçek kahramanlığın, insanın elinden gelenin en iyisini yapması olduğu'' zihinlerde kendine yer buluyor.
Kısaca kitabı okurken algılarınızın açılmama ya da beyninizin çalışmama şansı yok. Yazar okuyucuya kolaylık çukurundan çıkabilmesi için elini uzatıyor. Eğer siz de elinizi uzatır ve biraz da zahmete katlanırsanız yukarıda güneş ve gökyüzünün sizi beklediği müjdesini şimdiden verebilirim. ''Yok istemem, benim buralarda keyfim yerinde'' deyip uzatılan eli tutmayı reddederseniz de karanlık dipsiz kuyularda kalmaya devam ediyorsunuz. Kitabın özeti bu.

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..