Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Şair Ceketli Çocuk; Kazım Koyuncu..

Şair Ceketli Çocuk; Kazım Koyuncu..
 

Özledik seni Şair Ceketli Çocuk..


" golas empula yulun xolo cima cimasen
e cuma memiuci nosi gogişaşasen.. "

Ya hiç yaşamamış olsaydı !

Benim de hayata karşı söyleyecek şeylerim var .. diyordun seninle yapılan son röportajda ve o kocaman düşlerini anlatıyordun bize.. Hayata, devrimci bakıyordun. Duruşun devrimciydi hayatın karşısında. “Eh be güzel kardeşim, hayata karşı söyleyeceklerini hep söyledin zaten duruşunla!“ diyemedik. Sustuk ve dinledik yine de seni..

Yüreğini kimin yanına koyduysan oradasındır. Yüreğin bizim yanımızdaydı, halkların. Gittin.. Dilinde güzel sözlerle. “Devrimcilik” 'ti o söz.. “Düşmedim yani... Bir devrimci gibi duruyorum...”

Değiştirmek istiyordun son günlerinde bile. Değiştirmek ve üretmek.. Yeni bir albüm hayaliyle doluydun.. Yaşamak gerekiyordu bunun için. “Yaşarsam yaparım.” diyordun, “Ya da yaparsam yaşarım..”

Kendi derdine düşmeden birilerinin derdini taşıyordun omzunda. O yoksulların derdini, dili yasaklanan insanların derdini, açların derdini… Bunları düşünüyordun. Ve düşler kuruyordun hayata dair. “ Hep güzel olmasını istedim hayatın, müzisyen oldum, devrimci oldum ama onlar bile bana yetmedi...”

" Bir insan ömrüne ne kadar çok dostluk sığdırırsa o kadar adamdır uşağum.." demişti aydınlık yüzünü döndüğünde bana, uzandım gitarımın tellerine doğru, şair ceketli laz çocuk kendi dilinde Deniz ’lere yaktığı türküyü söyledi, ben çalarken Türkçe - Kürtçe - Arapça - Lazca - Gürcüce - Ermenice - Zazaca ağladım.. Ömrüne sığmayan dostluğa ağladım..

Şu sıralar cennette elinde gitarınla ’ Müzisyenim, Karadenizliyim ama ilk önce devrimciyim.. ’ sözünü ezberletiyorsundur kimbilir meleklere, uğruna savaş verdiğin kardeşlik - barış - özgürlük adına halen yüreği dem tutmakta iken bizler..

Ne demiştin ’ Ben ’ ismini verdiğin şarkında ;

" baba ben yıkıcıyım ama
ama kendini bilmez degilim
yasamak istiyorum sadece
kendi savaslarım uğrunda.."

Seni tanımış olmaktan çok mutluyum kendi savaşları uğruna yaşayan çocuk, devrimci çocuk, karadenizli çocuk, şair ceketli çocuk, şarkılarla aramızdan geçen çocuk; yaptığın tatsız şaka canımızı acıtsa da devrim ateşiyle kor gibi yanan yüreğinin ışığı yüzümüze yansıyor nefes aldığımız sürece ardında bıraktığın tüm Zuğaşi Berepe ’ler olarak..

Çok sürmez yanına gelir Avlaskani Cüneli eşliğinde horon tutarız bulutlar ve sırtı lacivert kaplı hamsi 'ler aşkına!

" biliyoruz
bir yıldız yağmuruna tutulacağız
toprak çökecek
başımız dönecek, arkamızda seni bulacağız
’’hayde’’ diyeceksin ernesto gibi
gidelim
yıldızların çok olduğu
bir gökyüzü altına.. "

Sırtına yüklediği anılar kimi zaman gülümsetiyor insanı ama çokça canını yakıyor, şimdilerde evimin içine doluşan notalarda Kazım ’ın da dediği Türkiye ’nin etnik ama evrensel müzik formları var sıklıkla..

Kazım Koyuncu ’nun ölümünün ardından çıkan albümü ’Dünyada Bir Yerdeyim’ uzun zamandır kulaklarıma o muhteşem dost sesi işliyor.. Albümün benim açımdan değerli yanı gelirinin halkevleri tarafından Kazım Koyuncu Vakfı ’nın kurulmasına ve geliştirilmesine harcanıyor olması..

Albüm kapağında Halkevleri adına yazılan giriş yazısı ise buram buram devrimci Kazım Koyuncu kokuyor;

" ..hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, donkişotlar ’a, ateş hırsızlarına, ernesto "çe" guevara’ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz..

Kötü şeyler gördük. savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. biz de öldük. ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.."

Ölüm, seni 25 Haziran 2005 'de aldı aramızdan. Ne olursa olsun, kalleştir ölümün adı. Bu kez de, seni çok gördü bize. Ölmek, bir sonuçtur yine de. Önemli olan o hayatı nasıl yaşadığıdır insanın. Senin gibi hızlı, senin gibi dolu dolu yaşayıp “üstü kalsın” dercesine gidebilmek, kocaman yüreklilerin harcıdır..

Seni kalbimizin en derin yerine uğurluyoruz, kocaman yürekli Denizin ÇocuğuŞair Ceketli dostumuz..

Adam gibi, hakkıyla yaşadığın 33 yılda beslediğin; gökyüzü kadar kocaman, Karadeniz gibi deli ve durulmayan düşlerini büyütmek, “ sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için ”, boynumuzun borcu olsun. Hayat, omuzlarımıza senin de düşlerini yükledi..

Taşımayana yuh olsun !..

" So ore e çona, muşena gamahti do igzali, a domitsvi da mu iyasen haluşkuni, ma hay vore si so ore a domitsvi.."

özgürlük artık
kavga
cesaret
güç,
işi değil
uzun bir burun
bir gitar
arkasından bakıp
şarkı söyleyecek bir
sevgilidir..

Teşekkürler dünya!..


10.Şubat.2010
Kerem Porazan

 

* Dipnot :
İşbu yazı Kanaltürk Radyo 'da canlı olarak verilen Radyo Makinası programı, Kazım Koyuncu Özel Yayınında Sn. İrfan Aslanhan tarafından okunmuştur..


İlgili Link;
https://soundcloud.com/radyo-makinasi/kazim-koyuncu-icin-ozel

 
Toplam blog
: 59
: 14527
Kayıt tarihi
: 17.12.09
 
 

İmgelemelik 'ten düştüğü 6.Mayıs.Bindokuzyüz... ~ fi tarihinden bu yana; Sonsuzluk 'da insan.. Yüre..