Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şaka gibi!

Şaka gibi!
 

Ama bir o kadar da keyifli. Keyifli olması bile şaka gibi. Dün akşamdan beri, 40 yılık ev kadını hallerinde düzen krizi yaşıyorum.

Dün harika bir hava vardı. Güneş yüzünü göstermekle kalmamış, bir sağa bir sola lay lay lom yaparak oynuyor ve kahkahalar atıyordu. Ve ben montumu koluma alarak tişörtle dolaşmaya başlamanın keyfi içindeydim.

Semtimizde kurulan pazarı baştan sona dolaştım. Klasik pazar insanlarına sinir olup cık-cık çektim; birden bire önünde durup tezgaha bakmaya başlayan, sakızı ağzının içinde diliyle kazı yapar gibi çiğneyen, kötü kokan, pazar arabasını ayaklarına çarpan, yüksek sesle konuşan v.s.

Her defasında da diyorum ki “yok yok ben pazar insanı değilim” ama arada gitmekten de vazgeçmiyorum. Hele bahar cıvıl cıvıl gelmişse mutlaka gidiyorum taze sebze ve meyve için.

Pazar dönüşü market alışverişinden sonra evde aldım soluğu. Güneş böylesi ışıldarken, gardırobu düzenleme vakti, kışlıklarla yazlıkları kaldırıp kondurma zamanı geldi diye düşündüm ve başladım haldır haldır. Çamaşır makinesinde yıkanabilecek bütün kışlıkları yıkama programlarına göre ayırdım ve başladım yıkamaya. Her sene kaldırıp kondurma zamanında yaptığım gibi giymeyeceklerimi, giyebilecek birilerine vermek için ayırdım. Derken yazlıkları çıkardım birer birer. Aman nasıl keyifli geldi onarlı görmek. Aaa bu da vardı diye görünce sevindiğim tişörtlerim oldu. Elbiselerimi görmek çok hoşuma gitti. Püfür püfür elbise zamanları geliyor ne de olsa. Ama biraz havasız kaldıklarından dolayı kokuları pek hoşuma gitmedi. Onları da yıkamak üzere koydum banyoya. Öyle böyle derken yıkanacak bir sürü şey birikti. Hepsi yıkanacak, kurutulacak, ütülenecek ve yerlerine yerleştirilecekti. İyi de bugün tatil değil miydi? Ben bir haftadır bunun sevincini yaşamamış mıydım? Ne işim vardı evde bu saatte ve odamla banyo arasında mekik dokumalarda?

Bir ara yatağımın üzerine oturdum; izleyeceğim dvd, okuyacağım kitap, sahilde yürüyüş, bir arkadaşını kahveye davet etmek, ya da sinemaya gitmek; bunlar daha bir tatil gündemini oluşturan maddeler değil miydi?

Bunların ardından bir sağa bir sola baktım. Fırladım portmantoya ve açtım kapaklarını. Ooo dedim botlar çizmeler hala burada. Bari bunları da düzenleyeyim.

İyi de biraz önce yatağın üzerinde oturup düşünen aklı başında kadın nereye gitti? Onu bulmak lazım. Yoksa durduramıyorum kendimi.

Sonra ne mi oldu? İki makine çamaşırdan sonra çamaşırlıkta asacak yer kalmadığı için durdum. Kuruyanları düzenledim.

Bu sabah saat sekiz küsurlarda kalktım. Sucuklu yumurta, limonlu çay, kahve ve gazete keyfinden sonra, dün kaldığım yerden devam ettim. Yani banyo-oda, yazlık-kışlık off duramıyorum derken, yıkanacaklar bitti. Kurumaya çalışanlar var şu anda. Ve ben bir yandan yazıyor, bir yandan dün akşam hangi arada derede yaptığımı hatırlamadığım tatlımı kaşıklıyorum.

Hamarat mıyım?

Hayır!!!!

Dün içime biri girdi. Sanırım şu anda uyuyor.

Şaka bir yana, böyle olağan ev hallerini bazen özlüyor insan. Hem de çok özlüyor.

Sevgiler

Bubinick

2 Mayıs 2009

 
Toplam blog
: 58
: 819
Kayıt tarihi
: 19.07.07
 
 

Bir çok şeyden keyif alırım, okumaktan, okuduğum kitaplarda sevdiğim satırların altını çizmekten,..