Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '14

 
Kategori
Futbol
 

Şampiyon Fenerbahçe

Bu seneki şampiyonluk ile ilgili herkesin dilinde şu cümle var “Fenerbahçe hak ederek şampiyon oldu.” Bu söz Fenerbahçe’nin veya diğer takımların eski şampiyonluklarının hak edilmediğine yorulabileceği için iyi bir ifade değil. Sanırım asıl söylenmek istenen, Fenerbahçe’nin bu sene ligdeki en güçlü ve iyi takım olduğunun herkesçe kabul edildiği; ki bu doğru. Nitekim son yıllarda hiçbir takım bu şekilde “göstere göstere” şampiyonluk ipini göğüslememişti.

Fenerbahçe’nin on dokuzuncu şampiyonluğunun adeta bir B.Münih edası ile olmasında kendi başarısı kadar rakiplerinin de başarısızlığının payı var ancak bugün konuya Fenerbahçe penceresinden bakmak gerek. 

Futbolda başarının iki temel unsuru var: iyi kadro ve takım içi uyum. Nitekim rakipleri Galatasaray takım içi uyum, Beşiktaş ise iyi kadro kriterlerini yerine getiremezken sarı lacivertliler hem kadro kalitesi hem de örnek takım içi arkadaşlık ve uyumu ile onları birkaç boy geride bırakmayı başardı.

Aslında Fenerbahçe’nin bu sene çok geniş bir kadrosu yoktu. Hatta Yanal çoğu maça on yedi futbolcu ile çıktı. Kadroda yedek forvet yok, orta saha oyuncuları sayı olarak fazla olsa da çeşitlilik olarak çok yetersiz, stoperler ise ikinci sınıftı. Gerçekten de sezonun ikinci yarısının başında ileri üçlünün hemen hemen aynı anda sakatlanması Ersun Hoca’nın elini kolunu bağlamış, “devre arasında neden transfer yapılmadı ki?” veya “bu Salih ne zaman oynayacak?” soru-eleştirilerinin yüksek sesle dile getirilmesine neden olmuştu. Fakat bu sıkıntılı haftaları hem takımın sağlam iskeleti hem de rakiplerin bu haftaları iyi değerlendirememeleri sayesinde büyük bir sorun yaşamadan atlatan Fenerbahçe, beşinci haftada oturduğu liderlik koltuğundan sezon sonuna kadar kalkmadı.

On dokuzuncu şampiyonlukta emeği olmayan bir Fenerbahçeli futbolcu yok fakat diğerlerine kıyasla biraz daha fazla emeği olanlar var. Bu isimler bu sene bambaşka bir futbolcu ve gerçek bir yıldız performansı gösteren Caner, teknik kapasitesi yüksek olmasa da enerjisi, futbol bilgisi ve profesyonelliği ile emsalsiz olan Kuyt, tek başına üç kişilik alanı parselleyebilen ve takımın iskelet oyuncularından biri olan Mehmet Topal, gücü ve tekniği ile Fenerbahçe taraftarına “yıllardır neredeydin” dedirten Emenike, gerçek bir santrafor olan Sow, alanında rakipsiz Gökhan Gönül, kritik maçlardaki golleri ile takımına önemli katkı sağlayan Webo’dur.

Ve pek tabi  takdirin en büyüğünü, emeğin en büyüğünü ortaya koyan Ersun Yanal hak ediyor. Bir önceki yazımda Ersun Hoca ile ilgili çok şey söylemiştim fakat tek cümleyle özetlemek gerekirse Caner’in performansı da, futbolcuların iyi arkadaşlığı da, doksan artı golleri de onun başarısıdır.

Fenerbahçe bu sezonu diğer takımlardan fazla galibiyet alarak, onlardan daha fazla gol atarak, daha fazla averaja sahip olarak, hem iç sahanın hem deplasmanların en çok puan toplayanı olarak ve neticede herkesin bileğini öptüğü bir şekilde şampiyon tamamladı.

Bu sene Avrupa’ya gidemeyecek olmaları sarı lacivertliler için büyük talihsizlik fakat önümüzdeki sezon da bu seneki gibi bir başarı için Fenerbahçe’nin, rakiplerine kıyasla en büyük şansı “kaldığı yerden devam etme” fırsatı olacak; elbette kadrosunu her bölgeye en az bir iyi oyuncu ekleyerek genişletmek şartıyla.

can.nizamoglu@gmail.com   

       

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..