Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Sana aşk yasak, haddini bil

Sana aşk yasak, haddini bil
 

Yazılarım da hiçbir şekilde kurgu yapmıyorum ya da bugün ne yazsam diye düşünmüyorum. Güzel memleketim de kaleme alınacak o kadar çok konu var ki böyle bir düşünce içine girmeye gerek kalmıyor. Bir forum sitesin de iki gündür tartışılan konu üzerine “yaz kızım Ayça” dedim.

İki gündür şahit olduğum konuşmalar ve fikirler beni derinden yaraladı. Benim memleketim de böyle zihniyetlerin olduğunu görmek üzücü olduğu kadar bir “engelli” olarak da çok yaralayıcı.

Tartışılan konu; ”Engelsiz birey olarak engelli bireyle evlenir misiniz ”Kısaca engelliler ile aşk ve evlilik üzerine tartışıyor yurdumun insanı.

Dehşete düştüm.

Engelli, engelli biriyle aşk yaşasınmış, evlensinmiş.

Hadi bunu geçtim.

Yapılan araştırmalara göre engelliler daha fazla duygusal git gel’ler, çalkantılar yaşayan insanlarmış.

Engelliler’in hayatın da çok fazla tarzlara ve tercihlere yer yokmuş. Engelliler’in “aşk” dedikleri şey kendisine daha fazla yardımcı olan kişilere, yaşamını daha kolay hale getiren insanlara duydukları hismiş. Kısaca “engelli” fayda gördüğü insana duyduğu minnet duygusunu aşk sanıyormuş.

Hay Allah seni bildiği gibi yapsın emi.

Evet ben bir engelliyim ve benim bir tercih hakkım yok ama senin gibi zihniyetlerle aynı havayı solumama gibi bir tercih hakkım yok.

Engelli, engelli birine aşık olup evlenmesi gerekiyormuş.

Kabul ediyorum, engelli biriyle engelsiz bir bireyin evlilikleri kolay olmayacaktır. Zaten yürek dedğimiz şey de bu nokta da devreye girmiyor mu?

Engelli bir bireyle evlilik düşünüyorsan özveride bulunmak zorunda olduğunun bilincinde olup yola çıkacaksın. Bazı şeylerden vazgeçebilmeyi göze almak zorundasın. Alamıyorsan böyle bir işe kalkışmayacaksın haaaaa yüreğin yemiyorsa abuk sabuk da konuşmayacaksın.

Ne demek engellinin tercih hakkı yok... Bal gibi var arkadaş. Engelli bir birey de istediğine yer istediğine yol verebilir. Bu tamamiyle özgüvenle, kendine duyduğu saygıyla alakalı bir durumdur, engeliyle alakalı değil.

Engelliler uzaydan gelmedi arkadaşım. Onlar da sevebilir, onlar da tercih yapabilir onlar da cinselliklerini yaşayabilir.

Bir ayna’yı kendine çevir bakalım önce... Sen de bu toplumu oluşturan bireylerden birisin.

Senin bu önyargıların yüzünden, senin bu yüreksizliğini “engelli”ye mal etmen yüzünden engelli dediğin bireyler kendi hayatlarından vazgeçiyor. Kendi hislerini, duygularını bastırıyor.

Kolaycısın... Zoru sevmiyorsun ve ambalaja tapıyorsun.

Badana yapılmış duvar gibi olan suratlara bitiyor, peşinden koşuyorsun içinin fos olduğunu görünce 180 derece dönüyorsun sonra etiketi yapıştırıyorsun;

“abi aşklar yalan olmuş yaaaa”

Ne oldu? Ambalaj çok janjanlıydı ama ürün kötü çıktı.

Geçmiş olsun, hadi dön başa...

Engelliler’in sosyal hayatta yaşadığı sorunların yanında ciddi anlam da yaşadıkları bir diğer sorun ikili ilişkiler. Birçoğu bunu dile getirmiyor ama içlerin de bu burukluğu taşıyor. Dile getirememe sebepleri “önyargı” ve ”sınırlamalar”

Sözlerim yanlış anlaşılmasın ben gerçekleri gözardı edelim demiyorum ama onların özel hayatı olamazmış, onların duyguları yokmuş gibi davranıp sınırlamayın diyorum. Sizin bu yaklaşımlarınız onları da mecburi olarak sınırlıyor.

Engelli bireyler engelsiz bireylerden çok daha yürekli. Duygusal oldukları doğru ama bu gel git yaşayıp aşk yaşayamayacak kadar değil. Duygusallar çünkü hayatın ne olduğunu biliyorlar, kaybedilmişlikleri var.. Damdan düşenin halinden anlıyorlar çünkü damdan düşmüşler. Kısaca insani duyguları fazla olduklarından duygusallar, yaşadıklarından dolayı kafayı yedikleri için değil. Önce bir bunu algıla.

Aşk nedir?

Önce yürekte hissedilendir.

Yürekte engel olmaz. Olamaz, insan kimyasına ters zaten böyle birşey.

Olay sevebilmeme ya da sevememe meselesi değil arkadaş. Olay yürek meselesi.

Sen bir insanı fiziğine, tipine suratında ki badana’nın işçiliğine göre seviyorsan sen sevgiden bahsetme be arkadaşım.

Kabul ediyorum, engelli biri ile engelsiz birinin evliliği farklı olacaktır. Ama GERÇEKTEN İSTENİRSE OLACAKTIR üstelik özel olacaktır. Sen düşüncelerinle dahi olsa sınırlayamazsın.

Efendim, bir süre sonra gerçekler batmaya başlar evlilik bitermiş. Sağlıklı adlandırılan kişilerin evlilikleri bitmiyor değil mi? Garantili onların ki...

Sen bu yola birşeylerin bilincinde olarak yola çıkmayı kabul etmişsen ve bir süre sonra sorun edersen bunun faturasını engelli eşine değil kendi kişiliğine kes. Hem birşeylerin bilinciyle yola çık sonra da sorunlar sorun oldu de...

Biraz geniş düşünebilmeyi akıl eden biri engelli bir bireyle birlikte olmaktan gurur bile duymalı. Çünkü yaşanmışlıklar, hayata dair edinilmişlikler çok fazla. Bunlardan faydalanmak her insana nasip olmaz ama tabi bu hayata geniş açılardan bakabilenler için geçerli.

İnsan yeter ki istesin herşeyin birşekilde çözümü bulunuyor, önemli olan konuşabilmek çözüm aramaya niyetli olmak. Gerisi hikaye.

Haaaaa hep sağlıklı bireylerde mi kusur, hep sağlıklı bireyler de mi yanlış bakış açısı.

Tabiki de hayır.

"Engelli"sıfatını taşıyan herkese lafım, özgüven en önemli hazıneniz olmalı o zaman işte tercih hakkınız olur. Hayattan kopmayın. Sırf önyargılar yüzünden kendinizi sınırlamayın. Bir duruşunuz, bir çizginiz, bir tarzınız olsun. Bu duruşu eğitimle destekleyin. Gelişin. "Kader zaten bize vurmuş" deyip siz de kolayı seçmeyin.

Şunu da hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın, sözüm tüm herkese

HERŞEYİN ÇÖZÜMÜ VAR, YETER Kİ İNSAN O ÇÖZÜMÜ BULMAYI İSTESİN.

Sürç-i lisan ettiysek affola...

Sevgilerimle...
Ayça AKIN

http://www.facebook.com/aycaakin
http://www.aycaakin.com
http://twitter.com//aycakn

 
Toplam blog
: 43
: 5568
Kayıt tarihi
: 08.04.12
 
 

"HADİ CESARET" ve "YAŞAMAK ŞART" adlı kitapların yazarı olan Ayça Akın,16 Mayıs 1981 İstanbul doğ..