Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Felsefe
 

Sanal gerçekliğe rağmen hep "bir şeyler uğruna"...

Sanal gerçekliğe rağmen hep "bir şeyler uğruna"...
 

Milliyet blogdaki ismi ile "Mor ışık" , benim ona seslenişimle "Tarçın kız", yada can dostum Carolina sormuş: "Ne uğruna? " diye...

Ona yorum yazarken düşünmeye başladım bende; "gerçekten ne uğrunaydı ve hala ne uğruna... üstelik pek çok şeyi farkındayken" diye. Ve ardından bir adım daha atıp, kendime dair bu sorgulamayı biraz daha ileri götüreyim istedim ve ekledim:

Halbu ise;

* Artık neredeyse herkes ve her kavramın "sanal" olduğuna inanırken...(Burada sanallıktan kasit; "gerçek" dediğimiz kavramın kişinin kendi zihinsel imajlarından ibaret olduğu ve dolayısıyla herhan gibi bir şeyin zihinden bağımsız olarak ve belkide aslında zihin dışında var oluşunun mümkün olamayacağına dair görüştür. Detaylı bilgi için David Hume ve George Berkeley felsefesinin incelenmesini öneririm.)

Yada o "gerçek" dediğimiz şey her ne ise; onun tek ve mutlak olmadığını veya neredeyse hiç var olmadığına düşünmeye başlamışken...

Bir zamanlar "Doğru" dediğimiz şeyin; aslında kişinin değerlerine göre şekil almış değişkenlerden ibaret bir bakışaçısı projeksiyonundan ibaret oluşunu kabul etmişken...

İsteklerin; güdülerden...

Hedeflerin; var oluşa anlam katma itkisinden ibaret olduğuna varmışken...

Aşkınsa; sanal gerçeklik denen kimyasal gübrenin yardımıyla beslenip çarçabuk büyüyen, bol hormonlu ve mevsiminde yendiğinde dahi onun sezonluk oluşunu değiştirmeyen meyveden pekte farkı olmadığını yaşarken...

Yine de "Bir şeyler uğruna" olmalıydı...
Çünkü hala buna gereksinim duyulmaktaydı...
Yoksa..evet yoksa bize kalan, sadece anlamsız koskoca bir boşluk olurdu değil mi?

Belkide ne olursa olsun deyipte "o bir şeylere" kazandırmayı dilediğimiz anlam" aslında "var oluşumuz" a katmaya ihtiyaç duyduğumuz anlamın ta kendisidir...

Hani bazen bir an gelir ve tüm yaşanmışlıklara, onca zaman içerisinde kazanılmış olan tüm edinilmişliğe rağmen: Yine de çocukça bir istek ve belkide yine onlara özgü o inatla "yaşam" ın ve bu yolla belkide aslında "var oluş" umuzun anlam kazanmasına dair arkaik bir sevdaya düşeriz ya... işte aslında biz bu soruyu tam da o zamanlarda sorarız : "Ne uğruna?" ...

Ne dersiniz? Belkide artık varoluşun anlamını dışarda aramaktan vazgeçme zamanı gelmiştir.

* David Hume: İnsan zihninde olup bitenleri Newton'un deneysel yöntemini uygulayarak, yeni bir insan bilimi kurmayı ve geliştirmeyi öneren Hume, bizim yalnızca, kendi zihnimizde doğrudan ve aracısız olarak tecrübe ettiğimiz ideleri, duyum ve izlenimleri bilebileceğimizi, bilgide kendi zihnimizin ötesine geçemediğimizi ve bundan dolayı herhangi bir şeyin insan zihninden bağımsız olarak varolduğunu söyleyemeyeceğimizi belirtir. Hume, insan zihnini bilgi bakımından analiz ettiği zaman, insan zihninin tüm içeriklerinin bize duyular ve deney tarafından sağlanan malzemeye indirgenebileceğini görmüştür, bu malzeme ise algılardan başka hiçbir şey değildir

George Berkeley: Empirist felsefe akımının önemli isimlerinden olup geliştirdiği felsefi yaklaşımla materyalist yönelimli empirisitlerden farklı olarak tamamen idealaist yönelimli bir yaklaşım geliştirdi. Öyleki, Berkeley sonuç olarak maddi varlığın gerçekte varolmadığı sonucunu öne sürdü.John Locke'u, maddenin kendi başına varolduğunu düşündüğü, bu anlamdada eski soyut felsefelere inandığı gerekçesiyle eleştirdi.Berkeley bu anlamda idealizim en ünlü temsilcilerinden sayılır; ancak aynı zamanda empirist felsefe içinde de yer almaktadır. İnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine İnceleme adlı kitabında temel felsefi kavramlarını geliştirir. Berkeley'e göre, nesnelerin özü, algılanmış olmalarından ibarettir.Buna göre nesneler düşünceden başka bir şey değildirler. Algılar saf düşüncelerdir ve kendisiyle ilgili edindiğimiz düşünceler dışında madde diye bir şey yoktur.Her şeyin dayanak noktası duyumsal kesinliktir, bilginin değeri duyumsal kesinliğe dayanmasıyla anlam bulur.


Sevgi ve ışıkla
Ayna

Ocak 2008


 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..