Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat eğitimi önerileri

Sanat eğitimi önerileri
 

Mehmet Erbil Çinko Gravür


Sanat eğitiminin esas amacı kendi kendini yönetebilecek uyumlu ve bağımsız bir kişilik geliştirmektir. Nedir kendi kendini yönetmek? Bunu açalım ve irdeleyelim. Çalışırken tek başınıza olduğunuz anlarda yaptığınız işle ilgili kararlar vermeniz gerekir. İşte tam bu anlarda bilinçaltınızı kurcalayan ikircikli durum ve düşünceler oluşabilir. Bunları ayıklayıp işinize yarayanı bulup çıkarmak sizin yapacağınız, ayıklama yaparken sizin vereceğiniz kararlar çok önemlidir. Çünkü tek başınıza karar vermek özgürlüğüne sahipsiniz. Deneyimleriniz, uygulamalar sırasında yaşadığınız olumlu ve olumsuz gelişmeler bu kararlarınızda etkili olacaktır. Amacımız olumsuzlukları bırakmak, olumluları geliştirmektir. Öyleyse bu deneyler ve uygulamalar sonucu gelişen kişiliğiniz ve sanat anlayışınız karar vermenizi kolaylaştıracaktır. Anlatıldığı kadar kolay bir yöntem mi bu? Elbette ki hayır... Öyleyse alanımızda çalışan, kendini kanıtlamış eğitimci ve sanatçıları görmek ve tanımak ilk çalışmalarımız olmalıdır. Sanat tarihinde yerini bulmuş sanatçıları öğrenmek, onların çalışma ve düşüncelerinden kendimize pay çıkarmamız gerekmektedir.

Benim yaşadığım deneylerim eğitim kurumları ve atelye çalışmalarım oldukça dikkate değer noktalar içerir. Sanatla uğraşmaya yönelen arkadaşlarımın öncelikle kendi kişiliklerini unutmamalarını, bu kişiliklerini giderek öneriler doğrultusunda, kendi bilinçlerinden geçirerek seçme yaptıktan sonra uygulamalarını yeğlerim. Bu yöntem onları özgür ve özgün olma bilincine yönlendirir. Eleştiriye açık olmak, eleştiriden kendine pay çıkarmak kişiliğin gelişmesinde oldukça önemli bir yer tutar.
Çünkü sanat eğitiminin esas amaçlarından biri de, kişilerin çevresinde olup bitenleri anlamak, etkin, özgür ve eleştirilere açık olarak kavramaktır. Ayrıca bu kavrayışlar sonucu elde edilenleri, toplumun gelişmesi doğrultusunda kullanmak ve uygulamak, gerektiğinde toplum bireylerine de uygulamayı öğretmek ve kavratmaktır. Hem kendisi yaratıcı davranış biçimlerini kazanacak, hem de toplumda bu tür davranışların oluşmasına kaynaklık edecektir.

Sanat eğitimi alan sizler bu nedenle çevreye ve topluma karşı da sorumluluk duyacak ve bu sorumluluk bilinciyle kendinizi yetiştirmeye ve geliştirmeye yöneleceksiniz. Uygulamalarınız, yaratıcı ürünleriniz kültürel anlatımın ve toplumun kültürel değerlerinin bir parçası olarak yerini alacaktır. Ne denli inançlı ve de bilinçli olursanız o denli verimli ve üretici olursunuz. Her aşama sonrası güzel sanatlara yaklaşımınız ve alacağınız eğitim, sizin eleştiri bilincinizin gelişmesini de sağlayacaktır. Öyleyse her olaya, her duruma, her sanatsal sunumlara eleştirel bir bilinçle yaklaşmalısınız.
Tüm bunlar yapılırken, bireylere, çevrenizdekilere, ve de topluma zarar vermeden, onların gerçek değerlerini ortaya çıkaracak yaklaşımlar ağırlık kazanmalıdır.Bilinçli bir eğitimci, bilinçli bir sanatçı olarak; onların kendi değerlerini bizim yaratıcı gücümüzü kullanıp değerlendirmeli ve ortaya çıkarmalıyız. Bu bizlerin en büyük görevi olmalıdır. Çevrenin olumsuz katkılarını, yanlış öğrenilenleri daha fazla bozmadan alıp kaldırmak, düzeltmek, doğruları sunarak sağlıklı verilere yöneltmek amaçlarımızın başında yer almalıdır. Miçhel Angelo’nun dediği gibi “ Ben mermerden heykel yapmıyorum. Mermerin fazla yanlarını alarak içindeki heykeli çıkarıyorum.” Bence ilkemiz bu olmalı. Onlarda zaten var olan değerleri çevrenin olumsuz etkilerinden arındırıp ortaya çıkarmak ve sağlıklı gelişmelerine ortam hazırlayarak yönlendirmek yeterli olacaktır. Yönlendirme yaparken çok dikkatli olmalı, yanış vurgu ve yönlendirmelerden kaçınılmalıdır. Yoksa ters bir kavram, ters bir oluşum vurgulaması olumsuzlukların kaynağını yaratır. Giderek de “kaş yapalım derken göz çıkarırız”.

Bizler: sanatçılar ve eğitimciler olarak toplumumuza verebileceğimiz çok şey olmalı. Okuyorsak, üretiyorsak, yeni şeyler deniyorsak bunların ortaya konması, çevremizdekilere sunulması gerekir. Salt kendimiz için bazı ürünler üretiyorsak da, bu üretimden duyduğumuz tadı paylaşmalıyız, cömertçe sunmalıyız çevremizdekilere. Sanata, bilime olan katkımız bu bilinçle büyür, gelişir, toplumun yararına sunulur. Bencillik ve kendine saklamak hiçbir yarar sağlamaz. Zaten böyle bir davranış biçimi giderek sizi toplumdan uzaklaştırır. Toplum kaynaklarından beslenebilmenizi de engeller. Kaynakları kurumuş insanlar verimlilikten uzaklaşmaya daha doğrusu yinelemelere girer. Dahası kaynakları kuruyan insanlar yerinde saymaya ve giderek gerilemeye başlar. Arkasından oluşan tembellikle de silinip gider toplumdan. Öyleyse; “Ülkene ve ulusuna verebileceğin bir hizmet, yapabileceğin bir katkı var ise, ve sizler yapmıyorsanız, ya tembelsiniz, ya kendi çıkarınızı düşünüyorsunuz yani bencilsiniz, ya da korkaksınız. Kısaca kendinize güveniniz yok.
Tüm bunları düşüncenizden, kafanızdan silip atın.
Çünkü:
Büyük önder, Türkiye'mizin sanatçısı Atatürk, “Türk öğün, çalış, güven” diyerek direktifini vermiştir bizlere.
Yapmamız gereken aklımız ve bilincimizle yılmadan, güvensizliğe kapılmadan çalışmaktır. Bizlerde bu güç yeterince vardır. Yine Atatürk, “Tek bir şeye ihtiyacımız vardır. O da çalışkan olmak” diyerek salt çalışmamız gerektiğini belirtmemiş miydi?

Sizler, sanata adım atmış sizler, görev ve sorumluluğunuzun büyük olduğunu asla unutmayın. Sizlerin ilerde üstleneceği görevler, sanatta atacağınız her adım,bilin ki dikkatle izlenecektir. Başarmak hedefiniz olacak, geriye yönelmek, geride kalmak hiç aklınızdan geçmeyecektir. Toplumların geleceği ileriyi hedefleyen, yaratıcı çalışmalara odaklanan sizlere bağlıdır. Ülkelerin geleceğini sizler gibi düşünenler hazırlayacaktır. “Güzel sanatlardaki başarı, bütün devrimlerin başarısının göstergesidir, kanıtıdır. Bunda başarılı olamayan uluslara ne yazıktır. Onlar tüm başarılarına karşın uygarlık alanında yüksek insan sıfatıyla tanınmaktan daima yoksun kalacaklardır.” Yine büyük önderimize yöneldik, yine O’nun tuttuğu ışık ilkemiz oldu. Bu ışık sizler yaşadıkça, çoğaldıkça artarak sürecektir.

Sanata atılan her adımda, her yönelmede ışığımızı Atatürk’ten aldığımızı görürüz. Öncelikle yasaklamalardan, günahlardan dem vurularak ülkemiz insanındaki sanat olgusuna hep ket vurulmuştur, engel olunmuştur. İlk ışık, hem de çok güçlü bir ışık üzerimize sönmemek üzere “ATATÜRK IŞIĞI” olarak doğmuştur. “Bir millet ki resim yapmaz, heykel yapmaz ... İtiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” İşte O’nun bu sözü yolumuzu açan, yolumuzu aydınlatan ışık olmuştur, ilke olmuştur bizlere. Sizler de bu açılan ve aydınlatılan bu yolda güvenli ve verimli adımlarla yol alıyorsunuz, almaya da yıllarca devam edeceksiniz.
Üreten ve yaratan kişiler toplumların en saygın kişileri olmuşlardır. İlkel toplumlarda bile bu böyle olmuştur. Topluma yön veren, toplumu aydınlatan insanlar hep önde olmuşlar, örnek alınmışlardır. Onların söylemlerine kulak kabartılmış, onların sözleri kulaklara küpe olmuştur. Dahası hep onların eli öpülmüştür, saygı duyulmuştur. Ülkemizde de cumhuriyet döneminde sanatçılar onurlandırılmış, yüreklendirilmişlerdir. Bir gün Atatürk, sanatçılarla bir araya gelmiş, onlarla sohbet ediyordu. Sanatçılar bu ülkenin yaratıcısının, kendilerinin ve toplumumuzun genel anlayışı ve tavrı olarak elini öpmek istediler. O anda Atatürk, adeta kükreyerek, “Hayır” dedi. “Sanatçılar el öpmezler, onların eli öpülür.” demiştir. Öyleyse toplumun geleceğine hizmet edenler, toplumu yaratıcı ürünleri ile varolmalarını sağlayanlar dahası sanatçılar eli öpülesi kişilerdir. Onların varolması, çoğalması toplumun geleceğinin güvencesidir. Toplum: varlığını ve geleceğini yaratıcı ürünlere ve yapıtlara göre kanıtlar. Geleceğe ürün ve yapıt bırakmayanlar varlıklarını kanıtlayacak değerler sunamazlarsa, kanıtlayamazlarsa yerlerini nasıl belirleyeceklerdir. Bugün müzelerde sunulanlar, paha biçilemeyen o yapıtlar yaratıcı insanların ürünü ve alın teri değil midir? Malraux “Uluslar ölmemek için yaratırlar.” diyerek sanatçıların, yaratıcıların önemini günümüzde de vurgulamıştır.

Sizler, bu toplumun aydınları olacak sizler; görevinizin büyüklüğü ve yüceliği ile gurur duyunuz. Toplumu her zaman aydınlatacak kişiler olacaksınız. Sizler ışığı ilk olarak “alnınızda duyacak” yaratıcı sanatçılar olacaksınız.

Gücünüz ve de ışığınız çok olsun.

 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..