Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat mı? hangi sanat? (4) (devam ediyor)

Sanat mı? hangi sanat? (4) (devam ediyor)
 

İşte bu yaklaşım nedeniyledir ki, ortaya temel bir soru çıkmış ve ''sanatçı böyle bir durumda hangi modlarla kendisini etkileyen gerçeklikleri yorumlayıp, nasıl yansıtacaktır?'' 

Bu sorunun tartışması güzel sanatlar alanında ekspresyonizm, sembolizm, kübizm, dadaizm, fütürizm, konstrüktivizm, sürrealizm gibi bir dolu ve bir öncekine göre de oldukça sarsıcı yaklaşım ya da okulların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bütün bu yaklaşımlar, sanatçının özgürlüğünü ve otonomisini yansıtan algı ve yorum farklılıklarının bir ifadesinden ibarettir. 

Ancak ne var ki, kapitalizmin ilk evreleri geride bırakılıp, büyük sanayi devrimiyle birlikte ortaya yeni bir süreç çıkmış ve “kültürel ürünlerin metalaşması”gündeme gelmiştir. Bu metalaşma süreci ile birlikte, sanatçının yarattığı sanatsal ürünlerde aynen bir “mal”gibi pazara girmek ve o pazarda yarışmak, rekabet etme gerçeği ile karşı karşıya kalmıştır. Ve bu yarışma doğası gereği giderek sertleşen ve keskinleşen bir yarışmadır artık. 

Sanatçı artık var olabilmek için, en azından kendisini ''yeniden üretebilmek'' için bu pazarda yarışmak ve aynı zamanda da öne çıkmak zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Artık sanatçı için sadece mesele gerçekliğin algısı olmaktan da çıkmış, azgın bir rekabetin öldürücü stresi de eklenmiştir yaratıcı sürece. İşte bu noktada Schumpeter’in ünlü ''yaratıcı yıkıcılık'' çözümlemesi bir ölçüde duruma açıklık getirmekte, pazarda bu biçimde yarışmanın oyuncuları için rakiplerini yok etmeye yönelik ''yaratıcı yenilikler'' peşinde koşmaya zorlayıcı bir ortamın varlığından söz edilir olmuştur. Denebilir ki, modernist sanatın birbirini izleyen ve aynı zamanda birbirlerini kökten eleştiren okulları ve estetik anlayışları da böyle bir yaratıcı yıkıcılığın eseridir. 

İşte bu oluşum, degişim ve eskiyi yadsımaya dönük sanatsal tavır, hemen akabinde yeni ve popüler bir kavramın daha gündeme girmesine yol açmıştır: ''avant-gardé sanat''... 

Bu kavram, kendinden öncekileri yadsıyan ve onların önünde bulunmayı ifade eden kapitalist gelişme sürecinin en popülist kavramlarının başında gelir. Örnegin; Salvador Dali’nin sürrealist resimleri, kendinden önce gelen modern resim anlayışlarına göre bir avant-gardé sayılabilmekte, sanatçı görünenle değil psikanalitik gerçekle ilgilenmekte ve resmini bunun üzerine oturtmaktadır. Ve zaman kavramını da bilinçaltı zaman kavramı olarak değiştirmektedir. Şimdi sormak gerekiyor: Hangi gerçek ve hangi sanat? Serüven devam ediyor… 

Devam edecek… 

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..