Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '14

 
Kategori
Kültürler
 

Sanat ve sanatçı üzerine bazı düşünceler

Sanat ve sanatçı üzerine bazı  düşünceler
 

Zaman zaman sanat ve sanatçılar konusunda medyada veya Televizyonlarda bazı yapılan konuşmaları dinliyoruz. Ben de kimi zaman bunlardan bazılarını dinliyor ve notlarımın arasına alıyorum. Öncelikle sanatçı nedir önce bunu sözlük bağlamında açıklamada yararlı görüyorum:

Sanat: İs.Ar. Sanat: 1- Bir duygunun, tasarının veya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaracılık anlamındadır. Örneğin Selimiye Camii yüksek bir sanat eseridir.2.Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım biçimidir. 3-Bir şey yapmadan gösterilen ustalık, 4-Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü, askerlik sanatı gibi. 5-Zanaat. Sanat adamı, sanat dünyası, sanat enstitüsü, Sanat eri, sanat evi, sanat filmi, sanatsal, sanat adamı ve sanat okulu gibi…  

Sanatçı: is ve s. 1- Güzel sanatların her hangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse. Sanatkâr: Sinema, tiyatro müzik gibi alanlarda sanat eserlerini oynayan, yorumlayan uygulayan kimse demektir. ( 1 ) Şimdi sanatçı ve sanatçı sözcükleri üzerinde kısaca durduktan sonra Sanat konusunda bazı tanınmış sanatçılarımızın vermiş oldukları tanımlarına, görüş ve düşüncelerine bir bakalım:

Yılmaz KÖKSAL ( Sinema sanatçısı ), Sanatçı, kendi mesleği çerçevesinde yaptığı işle belirlenir. Yapılanın dışında varyasyonlar göstermek asıl sanatçılıktır. Sanatçılık kolay değil, emek ister, eğitim ister. Bunun tarifini yaparken( tanımını), çok dikkatli olmak gerekiyor. Bir duvarcı zanaatkârı bile 10 yılda yetişiyor. Bu işin çıraklığı, kalfalığı vardır. Ondan sonra ustalık gelir. Sanatçılık zor bir iş olduğuna göre, ince nüansı siz hesaplayınız.

Metin SEREZLİ (Tiyatro sanatçısı ):Sanat dünyası aktarabilme yeteneğidir. Kısacası bu. Buna göre, sanatçı budur. Heykeltıraş, balerin, yazar, ressam, müzisyen ve tiyatro oyuncusu da olabilir. Bunlar birer sanatçıdır. Sanatçı bu duyguları halka ulaştırabilen kişidir. Bunun, yani sanatçının kim olduğuna halk karar verir, çalışmayla renklendirilmiş, yeşertilmiş, hem kültürlü, hem de kendini yenileyen ve çağının bir adım önünde gidendir sanatçı.

Erol BÜYÜKBURÇ( Müzisyen ): En önemli etikleriniz sanat anlayışınız olmalıdır. Sanatçı sanatını ortaya koymak zorundadır. Sanat ruhları arındıran parlatan bir ışıktır. Sanat yeteneğinin, ilhamın ve özgürlüğün olduğu yerde filizlenir. Sanatkâr iyi ahlâkın en zarif öğretmenleridir. Sanat insanı aydınlıklara çıkar. Sanatçıda meşakkat yolcusudur. Sanatçılar ışığa giden yolun rehberidir.

Engin NOYAN ( Müzisyen ): Sanatçı, öncelikle tüm varlık âleminin yaratıcısı olan Cenab-ı Hakk’ın kendisini diğer insanlardan ayrıcalıklı kılmak üzere bahşettiği duyarlık ve yeteneğin kaynağını bilen ve bu ayrıcalığı şükür şuuru

Ediz HUN( Sinemacı ): Sanatçılar konusunda, bırakın buna toplum karar versin. Böyle bir ayırımı hoş görmüyorum.

Metin AKPINAR ( Tiyatrocu ): Halın içinden çıkan eğitim almış kültürlü kişidir. Zülfü Livaneli, Barış Manço, Orhan Gencebay birer sanatçıdır.

Savaş AY( Gazeteci, yazar ): Eğitimini almış ve halkın içinden gelen kendini yetiştirmiş kişilerdir. Sanatçılar içinde yaşadığı topluma saygılı olmalıdırlar. Halkın seviyesine inmekte onların şiarı olmalıdır. Halkı adam yerine koyanlar gerçek sanatçıdır. Sadri Alışık, Zeki Alasya, İzzet Altınmeşe, Belkis Akkale, Seki Müren, Ayhan Işık, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlıses gibi.  

Orhan GENCEBAY (Müzisyen):  Alnında ışığı duyan kişidir. Aşık VeyseL , Emel Sayın, Muazzez Ersoy, Neşet Ertaş,Dadaloğlu, Köroğlu, Pirsultan Abdal,Karacaoğlan ve Yunus Emre gibi kişiler de halkımız tarafından sevilen sayılan sanatçılardır. Ataol Behramoğlu, Cem Karaca,  Orhan Şaik  Gökyay, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Bedri Rahmi,  Bedri Baykam da eserleriyle  birer  sanatçıdır.

Ben bunları notlarımdan alıp sizlere aktarmaya çalışırken değerli bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Mehmet Altan’ın yine geçmiş tarihlerde kesip sakladığım “ Sanatçı” başlığı altında 13 Hazırdan 1998 tarihli Sabah gazetesinde ki köşesinde şunları yazıyor. Sayın Mehmet Altan’dan ödünç alarak adı geçen bu yazısından birkaç cümlesini almayı yararlı görüyorum.

“Yaratılıcılık olmadan “Sanat” olmaz. Yaratıcılık ise, sanatçının kendi dalına getirdiği “yeniliktir.” Biçimde, özde ya da bu ikisinin dengesinde o güne dek rastlanmamış bir fark ve yetkinlik ortaya koymaktır. Rembrandt’ın “ gölge ışık” tekniği, Van Gogh’un “Fırça vuruşu” ortaya çıktıkları güne resim sanatında bulunmayan özelliklerdir. Sanatçıların kendilerine özgü üsluplarıyla ortaya koydukları yenilik, resmin iki çok önemli yaratıcısını belirlemiştir….Biz Rönesans kültüründen geçmedik. O  nedenle  de “ güzel sanatlar” toplumu sarmadı. Yaratıcılığın özgünlüğü herkesin kabulünü gören bir mertebeye yükselemedi. Edebiyat, görsel sanatlar, müzik, mimarlık toplum menzilinin dışında kaldı. Heykeltıraşlık gibi bir yaratıcılığın hiç ağza  alınmadığı bir ortamda, sesi güzel olanlar “ sanatçı” olarak adlandırıldı….  

Sanatçılar bilgili ve görgülü kişilerdir. Ressam, müzisyen, heykeltıraş, yazar, şair tiyatrocu, sinemacı kendi kendini yetiştirmiş büyük eserler ortaya koymuş ve yaşadığı toplum içinde kendini kanıtlamış ve tanıtmış kişiler birer sanatçıdır… Sanat eserinin kalitesi ise” zaman” belirler. Bu konudaki en önemli yargıç zamandır. Birilerinin kalkıp kendilerini zamanın yerine koymaları ise anlamsızdır. Beyhudedir. Zamana dayanan bir yaptığı ister istemez evrenselleşir. Zamanı da açar, mekânı da…(3)

Sayın Mehmet Altan, sanat ve sanatçı konusunda böyle dedikten sonra bilmiyorum artık bizlere söz düşer mi?  

1-  Türkçe Sözlük Türk Dil Kurumu yayınları,8. Baskı,1988,s.1901

2-  Türkiye Gazetesi, 20 Haziran 1998,s.14

3-  Prof.Dr. Mehmet Altan, Sabah Gaz. 13 Haziran 1998

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..