Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '13

 
Kategori
Deneme
 

Sarhoş tutkular

Sarhoş tutkular
 

Nedir bu kadınların çektiği?

Tamam biliyorum beyler istisnalar da var tabii. Siz de biliyorsunuz ki istisnalar kaideye pek etki de bulunmuyor.
Kabul edin, ego sizi mahvediyor.

Egolarınızın esiri olmak size de yakışan, böyle devam edin!

Önce bir yürekle kalkıp hayatımıza girmek için çırpınışınızı izliyoruz, sonra yavaş yavaş inanmaya başlıyoruz. Ya sonrası?

Güvenmemiz mi fazla geliyor size? Korkuyor musunuz yoksa böylesi daha mı kolayınıza geliyor?

Tamam soruları bırakalım.

Canımız yanınca aldığınız hazzı merak ediyorum, yakışan bu sizlere tabii. Kötülemek değil niyetim, tecrübelerim ve dinlediklerim.

Mide önemli tabii, herkes bana tapsın istiyorsunuz. Sevilmek istiyorsunuz daima ama öyle olmuyor canım, kaybetmeye mahkum yaşayacaksın.

Pişmanlıkların elbet seni bulacak, sadece farkında değilsin. Ölüme yürüyerek gidenlerden değil de koşanlardan biri olduğunu göreceksin zamanla.

Kendi çektiğim acıyla yazmıyorum bunları! Tahammülsüzlükle yazıyorum.

Bir mesajla biten ilişki hiç yaşanmamış ilişkidir.
Kendine layık gördüğün buysa yaşa.
Bencilliklerinin esiri ol ve öyle kal.
Kazandıkların kaybettiklerinin yanında dağların üstündeki yalnız bir kuş kadar çaresiz kalacak.

Göç için hazır olan ve sürüsünü kaybeden bir kuş gibi... Yalnız ölecek... Mahkum.

Gözyaşları her zaman senin imparatorluğunun veziri olmayacak bunu önce anlayacaksın. Sen bugün hükmedebilirsin evet, yerini alacak bir veliaht her zaman var olacak.

Şimdi OLMUYOR diye haykırışlar duyabilirsin, şimdi duydukların yarınların ön elemeleri bilmiyorsun.

Umursamıyorsun, mutluluğunu her yerde paylaşıyorsun. Başarılısın, tebrikler.
Tek başarın bu olmalı, karaktersizlik.
Saygın yok karşındakine, kendine olmadığı gibi...
Bugün sen üzerken bir başkasının seni üzmesine yakınmayacaksın. Hakkın yok, yakınsan da karşına yaptıkların birer birer çıkacak.

Derseniz ki bu kız fazla dolmuş, alakası yok; gerçekler acıdır mı desem yoksa yaşanmışlıkların gerçek yüzü mü bilmiyorum.

Benim de canım çok yandı, tecrübe diyorum. Tecrübe edinmeden yaşamak istiyorum, egoların olmadığı bir dünya istiyorum. Tabii ki olmuyor, acımasız ve vefasız insanların arasında buluyorum kendimi.

Ağlamaktan korkmuyorum, gülmeye aşık bir ruhun en büyük sanatıdır bu! Yaşanmışlıkları dinliyorum, beraberce yaşıyorum dinlerken bazen. İçinde buluyorum kendimi, tarafları eşitliyorum kendimce ama hep kaybeden bir taraf mevcut.

Açık seçik yalanların esiri olan bir taraf ve bundan haz alan bir beden. Kendini asıl yalanlarına inandıran kazanan taraf.

Yalın ayak ateşin üstünde yürüyoruz bir hiç uğruna, kalbimiz bunu istiyor. "Dur!" emrini bekliyoruz beynimizden bilmiyoruz ki kalbimiz ele geçirmiş onu.

Kopuk kopuk düşüncelerden bir yol arıyoruz, göçebe bir acı ne kadar ateşinden sıyrılabilir... Nereye gitse bir parça bırakmış acısını, kıvrandırıyor.

Ölüme doğru yaklaşan birini düşünün, git gide durgunlaşan ruhunu... Gözlerinin git gide kararışını düşünün ve git gide artan sesleri. Bir piyanonun gittikçe artan sesini, notalardan sıyrılışını!

Acı böyle, birden öyle bir yakıyor ki; ölmenin tek çare olduğunu düşünüyorsun... Gülümsüyorsun, çaresizlikten; ağlamaya başlıyorsun çare ararken.

Denedim olmadı, ısınamadım, yapamadık... Bir sürü bahane.

Öncesinde aşkından ölen sendin, vaadlerin diziliyordu arka arkaya...

Önemli değil, bu da senin karakterin. Onunla kendine kimlik yaratıyorsun, tasarıların hayatına yansıyacak.

Yüzme bilmeden atladığım okyanustan çıkabilirim ölü yada diri... Su elbet vuracak karaya, yeniden yaşam bulacak ruhum bambaşka bir bedende.

Doğuşuna eşlik ettiğim güneş batarken bana yansıyarak veda ederken nefes aldığımı birden hissedeceğim.

Yani asla esiri olmayacağım bana sunduğun o hayatın, mutsuzluğumla mutlu olmana izin vermeyeceğim beni üzen her bir insan.

Korktuğumda beni saracak bir anne kucağının sıcaklığına kavuşacağım hatta, yalnızlık senin bıraktığınla olmayacak... Seslendiğim bir aile olmadığında yalnız kalacağım ki o zaman bedenim toprakla karışıp huzur bulduğunda ruhum evrenle dost olacak.

Başarılarım günbegün artarken, ahımla kavrulanların acısına üzüleceğim yine işte bu da benim karakterim.

Gülümseyerek selamlıyorum sizleri...

Sevgiyle kalın.

Pelin

 
Toplam blog
: 53
: 633
Kayıt tarihi
: 25.01.13
 
 

Eski bir romanın yırtılmış sayfasındaki cesur kadınım, özgürlüğün düşüncelerde sınırsızlık olduğu..