Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Sarılacak biri olmalı acıda da sevinçte de…

Euro 2008 Futbol Şampiyonası’nın yıldızı haline gelen Türk Milli Takımı’nın başarısı nedeniyle hem Türkiye’de yaşayanlar hem de dünyanın bir çok yerine dağılmış Türk ulusunun bireyleri olarak haklı bir şekilde gururlandık.

Ben de son maçı, yani Almanya karşısında kükreyişimizi müstakbel eşim Elif Atalay’la birlikte izledim.

Kısmet olursa iki hafta sonra evleneceğiz. İkimizin de ikinci evliliği olacak bu. Hem onun yanında olmak hem de böyle heyecanlı bir maçı birlikte izlemek şansına sahip olduğum için mutluluğum daha da arttı.

Bazen yan yana oturup, el ele tutuşarak, bazen de karşı karşıya, arada bir göz göze gelerek izledik maçı.

Milli kahramanlarımızın attığı goller bizi sevinçten yerimizden fırlatırken, oğlumuz Vedat, Colin Kazım dansı yaptı evin ortasında.

Kayınpederim Yasin Bey, arka odaya gidip namazını kılarken dualarının arasına maçı kazanma dileğini de sıkıştırdı.

Misafirimiz olan iş arkadaşı Yılmaz Bey ise göbeğini şişirerek Almanları korkutmak ister gibi oturdu, taktikler vererek izledi maçı.

Kayınvalidem Neşe Hanım hararetlenen yüreğimizi çay servisi ile serinletmeye çalışırken, baldızım Eda, kendi odasında keyfini sürdü milli mücadelenin.

Aslında komşumuzun oğlu Adem, apartman girişine plazma televizyon koyup, izleyenlerden yolunu bulmayı düşünüyordu ama finalde daha çok seyirci gelir diye bu planını ertelemişti.

Ben iki de bir, “Biz bu Almanları götürürüz” diyordum, ortaya konuşup.

İlk golümüzde nişanlım Elif uzağımdaydı, kısmetime Yılmaz Beye sarılmak düştü ama ikinci gol yaklaşırken babasıyla aynı kanepede oturan Elif’in yanına bir sandalye çekip, oturdum ve ardından gol geldi.

Elif, golün şaşkınlığını yaşayıp, Vedat odanın ortasında dans ederken, ben de müstakbel eşime sarılıp, yanaklarından öptüm.
Duygular ortaktı, sevincimiz ortaktı.

O ara kameralar yine şeref tribünlerini gösterdi. Federasyon Başkanı Hasan Doğan ilk gol sonrasında olduğu gibi yine eşi Aysel Doğan’a sarılıp, sevincini paylaştı.

Ama biz bu sahnede yine güldük. Hasan Doğan ve eşine değil tabi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e. Gül, sarılmak için Hasan Doğan’a döndü ama o sırada adam eşine sarılmış durumdaydı ve Cumhurbaşkanı sadece omzuna dokunmakla yetindi. Sevinçli ama bir o kadar da şaşkındı... Etrafında sarılacak kimse yok... Var ama ne de olsa cumhurbaşkanı. Öyle her yiğidin harcı mı gidip sarılmak cumhurbaşkanına. Başbakan Erdoğan yanında olsa sarılacak ama o da yok. Merkel de uzakta. Biz gülüyoruz. Koskoca Cumhurbaşkanı sevincini paylaşacak, sarılacak birini arıyor, bulamıyor, içinde kalıyor hevesi.

O ara Elif’ten bir yorum geldi; “Tabii!, tek gidersen öyle olur işte. El alem eşini götürmüş, sarılıyor, sen de götürseydin, sarılırdın.”

Elimi sımsıkı tutuyordu bu ara…

İkinci gol yüreğimizi şahlandırdı, içimizi kabarttı ama yediğimiz son golle burulduk. Bitiş düdüğü ise sadece suskunluktu.

Ama her şeye karşın mutluyduk.

Birkaç el silah sesi geldi dışarıdan. Yensek de, yenilsek de magandalık yapmaya kendini şartlandırmış bir kişi tetiğe basıyordu art arda… Maç sunumu bitti ama biz hala televizyona bakıyorduk, sonucu kabullenememiş olma duygusuyla….

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..