- Kategori
- Müzik
Şarkılar-Vedat Sakman ve falan filan
notalar
Müzisyenler, yaşadıklarını demlerler. Çevrelerindeki bir çok olaydan çok derin etkilenir ve duyguları emerler. Müzisyenler yürekleri cılk yara dolaşırlar. Ağlamaktan korkmazlar. Gözyaşlarının ruhu yıkayıp temizlediğine inanırlar. Ağlamazsanız ruhunuz kirli kalır.
Şimdiye kadar bloğumda yayınladığım yazılarımın hepsini daha önceden yazmıştım. Şimdi sadece kopyala ve yapıştır yapıyorum. Birikimim o kadar çok ki bu şekilde 2-3 yıl daha götürür yazdıklarım.
Ancak bu yazımı bugün yazıyorum.
Şiirler, yazılar, notalar, şarkı sözleri nasıl meydana gelir?
Yazdığımız, ürettiğimiz her şey yaşanmış değildir. Bazen bir günbatımı, bazen kolkola yürümekte zorluk çeken bir yaşlı çift, bazen duyduğumuz bir cümle, bazen gazete de gördüğümüz bir fotoğraf dan etkileniriz ya da yaşamışızdır dibine kadar.
Yeni tanıştık belkide
Ama kimbilir belkide hep vardın
Eşlik ediyordun sessiz ve sinsice belkide
Şimdi şimdi anlıyorum kurnazca ayırdın beni belkide
Liğme liğme savurdun sevdiklerimi belkide
Senin olmamı istedin ama belkide bir aşık gibi
İnatla bunca zaman kendine sakladın belkide
Bir tohum gibi serpildin filizlendin ben oldun belkide
Yatağımı bile paylaşabilmek için benimle
Yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin
Yalnızlığım kanımsın canımsın sen benim çaresizliğimsin
Yalnızlığım bugünüm yarınım sen benim hüzünlerimsin
Yalnızlığım tek bilebildiğim sen benim vazgeçilmezimsin
Vedat Sakman Mehmet Teoman’ın bu sözlerini bestelediğinde eşinden ayrılmıştır. Elinde birkaç giyecekten ve bir gitarından başka bir şey yoktur. Bodrum’da hem bir bar’da çalışmakta aynı bar’da yatıp kalkmaktadır. Bir akşam bir kerede bu şarkıyı çalıp kasete kaydeder. Sonra bir çok şarkısıyla birlikte insanlara dinlettiğinde, insanlar hep bu şarkıyı istemeye başlamışlar. Bunun nedeni sözlerle bestecinin bestesini yaparken bulunduğu ortamın notalara yansımasıdır.
Müzisyenler, yaşadıklarını demlerler. Çevrelerindeki bir çok olaydan çok derin etkilenir ve duyguları emerler. Müzisyenler yürekleri cılk yara dolaşırlar. Ağlamaktan korkmazlar. Çünkü ağlamazlarsa ruh yıkanmaz gözyaşlarıyla. Kirli kalır. Gözyaşları ruhu temizler.
Şimdi aklıma Vedat Sakman’ın bir şarkısının sözleri geldi:
Duy beni Tanrım
Lütfen dinle beni
Seninleyim
Lütfen dinle beni Tanrım
Biraz dinleneyim
Müzisyenler hangi şarkılarının çok güzel olduğunu tahmin edemezler. Onlar sürekli notalar ve sesler arasında dolaştıklarından güzel çirkini dinleyen kadar ayırt edemezler. Çok yüksekte çalışanlar bir süre sonra yüksekliğe alışırlar ya, işte öyle.
Yazmak, sevmek, yaşamak ve müzik abartıya gelmez. Her şeyi olduğu gibi ortaya koymak gerekir. Neyi abartıyorsanız o biraz sizi yanlış yönlendirir ve karşı tarafı itebilir. Herkes kendi Ego’su ile sürekli savaşmak zorundadır. Yazarken, yaşarken, üretirken. Çok büyük çok güzel bir şey yaratsanız bile mütevazilik en büyük erdemdir. Bilgelik oradan başlar. Siz kendinizi kendi gözünüzde nerede görürseniz görün önemli olan başkalarının sizi nasıl gördüğüdür. Bir sürü insanın kaprisleri müşkülpesentlikleri o zaman ortadan kalkacaktır. Gerçi yoruldu umudum bu konuda. Yine de karaladık işte.
Ben notaları yazarken o etkilendiğim ya da yaşadığım şeylerin nasıl seslere dönüştüğüne çok şaşırırım. Dikkatinizi çekerim! Etkilendiğim şeyler kelimelere değil seslere dönüşüyor. Bu çok enteresandır. İçimde o sesleri nasıl duyuyorum? Bu nasıl bir şeydir? Bunu kim yapmaktadır diye sorduğumda herkes bana “sen” diyecektir. Eğer ben isem yaptığım besteyi dinlerken bunu ben nasıl yazmışım diye niye şaşırıyorum?
Aslında ben çok şeye şaşırıyorum…
Buyurun beyefendi, hoş geldiniz demiyor artık dükkanına girdiğim esnaf.
Bakkal dan bir sigara almaya bile zorlanıyorum.
Marketteki kız müşteri çok olduğu için memnun değil, yüzü asık.
Trafik polisine bir şey sorulmuyor.
Herkes seni küçümsüyor, istemiyor.
Bu yüzden her gittiğim yerde olay çıkıyor.
Bana “agresifsin” diyorlar.
Değilim inanınki.
İnsanlar bildiğim insanlar değil.
Neyse… Ben ne yazacaktım..? Neler yazdım. Hep böyle oluyor. Dağıtıyorum. Dağınığım. Dağıldım. Beynim yerinde durmuyor… Şimdi okuyacağım.
Birde şu başlık işi var. Ben şimdi bu yazıma ne başlık koyacağım?
Kendinize iyi bakın.