Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Sat kanalı, böl oyları..

Sat kanalı, böl oyları..
 

Tuncay Özkan'ın bir dönem mitinglerde bir iki defa açıkca söylese de sürekli ima yoluyla ''Sağcılar MHP'ye, solcular CHP'ye oy versin'' mesajı vermesi AKP karşıtı oyların neden bölündüğüne dair bir bilgi veriyordu bize.

Aynı Tuncay Özkan, bir zamanlar pazar günleri kahvaltı ederken keyifle izlediğimiz ''Politika Durağı'' programında, Hulki Cevizoğlu'nun seçimdeki adaylığını eleştiren Cüneyt Arcayürek'le tartışmış ve programı yayından kaldırmıştı.

Arcayürek kısaca Cevizoğlu'nun adaylığının temelde CHP'nin oylarını böleceğini söylüyordu. Bu durum ikili arasında sert söylemlere yol açmıştı.

Daha o zamanlar bile bir koltuk hırsı olduğu görülüyordu. Sözlere gelince CHP destekçiliği yapılıyordu ancak görünenlere bakarsak içten içe de bu partiyle bir rekabet isteği varmış meğer.

***

Dünkü yazıda Paris'e gittiğini söylediğimiz Özkan, gitmemiş. Ya da öğrenildiğini görünce planını iptal etti.

Adana'nın Banaz ilçesinin Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği bir toplantıya katıldı. Burada ilk başta doğal olarak kanalı neden sattığını kendince açıkladı ve yine yeni kanalın geleceğini müjdeledi.

Müjdeler bitmiyordu. Yeni bir parti kuracağını da söylüyordu. Üstelik bir de otobüs yaptırmış, il il ilçe ilçe gezecekmiş bu otobüsle.

Gerekli miydi? Avrupa'yla kıyaslandığında bile bir parti enflasyonu belli olan Türkiye'de yeni bir partiye gerek var mıydı?

Kötünün iyisi desek de bir CHP var önümüzde. İyidir, kötüdür demek yerine savunduğu değerlere bakarsak kaç kişi diye saydığı kitleye yakın.

O halde oyları bu partiye yönlendirmek varken, bölmek de neyin nesi?

Üstelik CHP'nin Kanaltürk'e yaptığı yardımlar resmi olarak kanıtlansın ya da kanıtlanması bilinen bir şeydi.

Tuncay Özkan belli ki ulusalcı kitlenin tek hakimi olmak istiyor ama bu mümkün mü?

***

Görülüyor ki Cumhuriyet'çi kitleye en büyük zarar yine kendini ulusalcı, Kemalist, vatansever olarak niteleyenlerden geliyor.

Onlar kendi aralarında didişe dursun meydanı boş bulanlar da istedikleri gibi at koşturuyorlar.

Daha bu sabah televizyonda kanalları gezerken Başkent Üniversitesi'nin kurduğu sayılı Atatürk'çü kanallardan Kanal B'de bir panel gözüme çarptı.

Çok sevdiğim yazar Bekir Çoşkun'un da içinde bulunduğu panelistler şu soruyu tartışıyorlar:

''Ne Yapmalı?''

AKP iktidarından beri bu konuda çok panele katıldım. Yetmedi, Cumhuriyet Miting'lerine gittim. Ankara'ya, İzmir'e...

Sonuç değişmedi. O kadar paneller, seminerler, toplantılar yapılıyor. Mitingler artık bıkkınlık verecek kadar çoğaldı ama hepsinde söylenen aynı:

Örgütlenelim, toplanalım, birleşelim, yürüyün ahali...

Kulağa çok hoş geliyor bunlar fakat oralarda konuşulanlarla kalıyor.

***

Panellerde konuşmacılar çok umutlu konuşsa da biraz eylemde bulunmanın zamanı geldi de geçiyor.

Belki biraz eyleme geçilseydi bugün bunları değil de daha başka konuları konuşuyor olurduk.

Eylemleri kısıtlayanlar da geri devrimciler değil bizzat içimizdeki devrimciler çıkıyor.

Buyrun en somut örnek. Tuncay Özkan parti kuracağını söylüyor. Bu ne demektir?

Oyları bölmek değil midir? Bölünen oylardan kime hayır gelmiş ki ona gelecek?

Cem Uzan bile tüm servetini ve kanal desteğini kullanarak 3 ayda %9 civarında oy almıştır. Seçimlerden sonra çıktığı bir televizyon programında biraz hayal kırıklığıyla iktidar olmayı beklediklerini söyledi.

Şimdi Tuncay Özkan elinde kaldığını söylediği 1.5 milyon dolarla, kurucağı partiyle seçim kazanabilir mi? Üstelik kendisine güvenin bu kadar köreldiği bir dönemde..

Türkiye'nin geldiği bu son nokta içimizi karartmaktan başka bir işe yaramıyor..

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..