Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Dünya
 

Savaş Düşlerimi Çaldı

Savaş Düşlerimi Çaldı
 

Konak Kültür Merkezi’ nde duvarda asılı bir tiyatro afişi gördüm. Afişte, küçük bir kız çocuğu var. Yere tebeşirle seksek oyunu çizmiş ve oynuyor. Buraya kadar tamam. Tamam olmayan tarafı, çocuğun bacağının biri yok!

Afişin ismi de oldukça çarpıcı, ‘ Savaş Düşlerimi Çaldı ‘

Bu bir tiyatro oyunuymuş. Ama işin içine savaş girince oyun olmaktan çıkıyor. Kızın yüzünde ki ifadeyi görmenizi isterdim. Savaşı bütün çıplaklığıyla yansıtıyordu. Yüzünde, derin bir acı vardı. Gözlerine buruk bir ifade ve korku yerleşmişti.

Bir müzik grubuyla yaptığım röportajda gençlere savaş hakkındaki fikirlerini sormuştum onlar da, ‘ savaş aptalların oyunu ‘ demişlerdi. Müziğinizde savaşı kullanacak mısınız diye sorduğumda da, ‘ müziğimizi savaşla kirletmeyeceğiz, savaşı müziğimiz içine almayarak onu protesto ediyoruz ‘ demişlerdi.

Savaş hakkında çok şey yazılıp çok şey söylenebilir. Eskiden insanlar toprak sahibi olmak için savaşıyorlarmış. Yurt edinmek için. Artık kimsenin böyle bir derdi yok. Buna rağmen kana doymuyoruz.

Bir insanın ortalama ömrü en iyi ihtimal bir asır. Gözümüzü başka hayatlara dikip onların yaşam haklarına tecavüz ediyoruz. Asker sivil kadın erkek çocuk genç yaşlı demeden.

Bazen de öldürmekten beter ediyoruz. İnsanlık suçu işliyoruz. Her fırsatta İnsan Hakları konusunda nutuk atan dünya devleri bu savaşları bilgisayar oyunu oynayıp seyredercesine öylece seyrediyorlar hatta bu suçun baş kahramanları oluyorlar.

Bunu da bir oyun edasıyla şevkle ve huşû içinde yapıyorlar. Savaş mazeretleri de kaba tabirle affınıza sığınarak, ‘ köpeğe versen yemez ‘ türden...

Biz de ülke olarak ezelî, Avrupa Birliği’ ne girmek için kendimizi paralayıp duruyoruz. İşte buraya yazıyorum, bizi AB ’ ye hiçbir zaman almayacaklar. Şahsen benim ille de girelim diye bir fantazim hiç yok. AB’ ye girmenin ülke olarak bize birşey kazandırmayacağını hatta bazı haklarımızdan feragat etmemiz gereken negatif bir durum olarak her fırsatta karşımıza çıkacağına da adım gibi eminim.

Savaşlarda en çok siviller zarar görüyor. Savaş o kadar acımasız ki hedef önce siviller. Birçok masum insan sakat kalıyor, ölüyor. Zavallı insanlar hayatları boyunca ( tabi ölmemeyi becerebilirlerse ) savaşın çirkin ve acı izlerini vücutlarında ve yüreklerinde taşıyorlar.

Tüm bunları izlerken insan olduğum için utanıyorum...

Nedir bu içimizde bitip tükenmeyen öfke, neden bu kadar canavarlaşmışız, Esirlere olmayacak işkenceler yapılıyor, bebekler, çocuklar katlediliyor. Sonra da o savaşları bütün o çirkinlikleri vahşilikleri, ‘ gora ‘ lılar yapıyormuş gibi, savaşta zarar gören insanlara yardım ediyor gibi yap.

Bu işte bir yanlışlık var, bir riyakarlık var. Sanki kedinin fareyle oyunu gibi...

Bu iğrenç savaşlar olmasa kimse zarar görmeyecek, kimse aç kalmayacak, kimsenin acil kana ihtiyacı olmayacak, kimse sakat kalmayacak.

Bu nasıl bir vahşettir ki önce adamların üzerinden yağmur gibi bombaları at, hatta hızını alama olayı daha da korkunç hale getir ve biyolojik silahları sakladığın yerden çıkar, insanlar üzerinde dene…

Sonra da, ‘ vah vah, tüh tüh ‘ deyip yardım elini uzatıp melek kılığına gir!

Gölge Etme Başka İhsan İstemem Senden…

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..