Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Seviyorum Aşığım

Seviyorum Aşığım
 

‘Seviyorum aşığım, onun adı geçince (kalbini gösterip) şuramda bir şeyler oluyor, camı açıp seviyorum diye bağırmak istiyorum, herkes duysun onu sevdiğimi ‘ diyordu adam...

Bu kadar çok sevdiği kadından bir çocuğu olmuş ve sevdiği kadından boşanmış. Kızıyla birlikte yaşıyor. Boşanma sebepleri de oldukça hüzünlü. Bana Türk filmlerini hatırlattı...

Kız zengin bir ailenin kızı, erkek doğulu ve kıza göre daha halktan birisi…

Başladı anlatmaya…

‘ Kaynanam beni hiç sevmedi. Kızını zengin bir adamla evlendirmek istedi, ama kızı beni sevdi ve evlendik. Evlendikten sonra da elini üstümüzden hiç çekmedi. Kızının daha iyilerine layık olduğunu düşündüğü için, evde ne var ne yok hepsini kapının önüne attı. Bana da yerine yenilerini ve daha iyilerini koymak düştü. Kızın kafasına sürekli bir şeyler sokuyor kıza baskı yapıyordu. Karım ne yapacağını şaşırmıştı. Bir tarafta ben, diğer tarafta annesi…

Karımın giydiği kıyafetler de sıradan olmayacaktı. Çarşı pazar işi olmamalıydı. Hepsi de marka olacaktı…

Evliliğimi kaynanam bitirdi. Karım çaresiz kaldı ve annesini tercih etti. Biz severken ayrıldık. Gece başımı yastığa koyduğumda onun kokusunu özlüyorum. Her gece ağlıyorum. ‘ …

Hayatımda ilk defa gerçek duygularını bu kadar samimi itiraf eden bir erkek gördüm ve şaşkınlıkla dinledim. Eski karısından bahsederken gözleri parlıyordu. Böyle şeyler filmlerde olur sanıyordum, yanılmışım…

Aşk böyle bir şey olmalı, ayrılsan da ömrü bitmiyormuş…

Bir yıldan sonra yeniden bir araya gelmeyi teklif etmiş eski karısı…

-Ya kaynanan... dedim,  'Evimizi kurar anneme öyle haber veririz‘ diyormuş karısı..

-Annesi ya onay vermezse... dedim, ‘O zaman her şartta benimle olmayı kabul edecek‘ dedi…

‘Denenmişi denemek akıllıca mı‘ dedim, ‘Çok seviyorum, aşığım‘ dedi…

Bu durumda söylenecek fazla bir şey yoktu...

Boşandıktan sonra karısı ne zaman paraya ihtiyacı olsa eski eşini arar yardım istermiş, adam da eski karısının bütün maddi ihtiyaçlarını karşılarmış…

Burada biraz aklım karıştı...

Ortada bir kullanılma durumu var gibi görünüyordu, ama adam parayı pulu düşünecek halde değildi. Tek isteği karısıyla tekrar bir araya gelip pembe panjurlu evlerinde minik kızlarıyla mutlu mesut yaşamaktı. Adam aradan geçen zamana rağmen içindeki sevgiyi, aşkı nasıl bu kadar taze tutmuştu hayret! Kendi içinde yaşattığı aşk çok büyüktü…

İster istemez düşündüm, adam gerçekten karısına mı aşıktı yoksa aşka mı aşık?

Bunun cevabını onun da bildiğini zannetmiyorum…

Bu kadar derin bir aşk yaşayıp sonunda ayrılmış olmaları beni kızdırmıştı…

‘Madem birbirinizi bu kadar çok seviyordunuz, neden aşkınıza sahip çıkmadınız, neden karın seni değil de annesini tercih etti!‘

‘Peki ya sen, onu böyle severken neden bitmesine izin verdin‘ diye sorduğumda fark ettim ki, aradan geçen zamana rağmen oda hala bu soruların cevaplarını bulabilmiş değil. Aklı oldukça karışıktı.

Bir taraftan bitmeyen büyük aşk, diğer taraftan belirsizlikler, diğer taraftan karısıyla tekrar birleşirse eskiden yaşadığı sorunları tekrar yaşar mıydı?

Bütün bunları kara kara düşünüyordu…

Net olarak ne düşündüğünü merak etmiştim…

-Karın seni, senin onu sevdiğin kadar seviyor mu?

-Bilmiyorum…

-Seviyordur herhalde…

-Seviyordur bilmem…

-Ya ne bileyim benim kadar sevmiyor galiba…

Umarım bütün hayal ettikleri gerçek olur. İnanıyorum ki sevdiği kadar sevildiğinde dünyanın en mutlu erkeği ve dünyanın en mutlu babası olacak…

Umarım...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..