Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '16

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Savunan Kazandı

Dün akşam Fenerbahçe’nin ilk on birini  kimin yaptığını bilemiyorum ama bunu Vitor Pereira’nın yaptığına inanmak zor. Zira orta alanda Diego ile takımın hücum gücünü artırarak, son haftalarda formsuz olan Nani’nin yerine Alper’i monte ederek ve tekrar gereksiz bir Fernandao macerasına girmeyip Van Persi’ye görev vererek Portekizli teknik adam Fenerbahçe’deki kariyeri boyunca bir maçta en doğru kadroyu sahaya sürmüş oldu.

Maça 1-0 önde başlamak -ki bu golden önce faul olup olmadığı muhtemelen çok tartışılacak ve bence de faul yoktu fakat gol olmasının nedeni faulden ziyade Beşiktaş savunmasının Volkan’ı unutmasıydı- Fenerbahçe gibi çok zor gol bulan bir takım için büyük bir avantajdı. Zira Fenerbahçe savunmacı, Beşiktaş ise hücumcu bir takım ve bu nedenle Fenerbahçe atmayı, Beşiktaş ise yememeyi diğeri kadar iyi yapamıyor. Maçın özeti; 1-0’dan sonra Fenerbahçe en iyi yaptığı savunma işini yapma ve maçı bu şekilde kazanma fırsatını elde edince bu fırsatı geri çevirmedi.  

Beşiktaş’ın Fenerbahçe’den daha iyi top yapacağını kestirmek zor değildi ve özellikle ikinci yarı bu özellik kendini iyiden iyiye hissettirdi. Nitekim Fenerbahçe’nin sağlam orta alanı, Beşiktaş’ın Oğuzhan veya Sosa merkezli ataklarını çoğu kez başlamadan sonlandırsa da bu atakların tümünü engelleyemedi ve bu dakikalarda da ortaya ya Volkan çıktı ya da son vuruşlardaki etkisizlik.

Sonuç olarak dün akşam atandan ziyade savunan kazandı. Olası bir Beşiktaş galibiyetinde ligin rengi enikonu belli olacakken bugün itibariyle koşulların eşitlendiğini söylemek mümkün. Çünkü Beşiktaş’ın ilave bir maçı daha olsa da moral avantajı da sarı lacivertlilere geçti.

Şenol Güneş

Sezon başında Şenol Güneş’in Biliç’in yerine getirilmesini bir yere kadar anlayabildim ama bu işin nedeni olarak Biliç’in final kazanamamasının gösterilmesini hiç anlamamıştım; hâlâ da anlayamıyorum. Anlayamadığım Biliç’in gönderilmesi değil, onun yerine “final kazanamama” mazeretiyle Güneş’in getirilmesi. Çünkü Güneş’in final karnesi de hiç parlak değil.

Dünkü karşılaşmada Beşiktaş’ın kadrosu idealdi fakat Şenol Hoca’nın ikinci yarıda Töre ve Kuarezma’yı aynı anda oynatma riskine erken girmesi erken oldu. Bu hamle takımına iki kanattan da etkili atak geliştirme fırsatı sunarken takım savunmasını olumsuz etkiledi, nitekim Fenerbahçe’nin ikinci golü Töre ve Bek’in kanadından geldi.

Mustafa Denizli

Denizli’nin dünkü maçla bir ilgisi yok ama onun en kısa süren Galatasaray macerası ile ilgili söylenecek çok şey var. Bugün Denizli için üzülebiliriz fakat benim Denizli’ye karşı hissettiğim üzüntüden ziyade kızgınlık. Zira Galatasaray’ın maddi ve manevi durumu ortadayken oraya büyük umutlarla gelme işini değil Denizli, ancak kariyerinin daha ilk yıllarında olan ve yönetimlerin anlattığı masallara inanan biri yapabilirdi. Bunun yanı sıra olaylı Trabzonspor maçından sonra normal bir maç yorumu yapan ve pozisyonlar ile ilgili “görmedim” diyebilen Denizli’nin babacan, centilmen ve bilge kişiliği benim için o anda yerle bir oldu. Ondan hakem eleştirisi yapmasını beklemezdim ama en azından “bu maçta futbol konuşmak çok zor, biz de böyle olsun istemezdik” diyebilse kamuoyundaki algısı çok daha yukarılara taşınırdı. Fakat o, yine kariyerinin daha başında olan ve sonraki yılları için endişe duyan bir teknik direktör gibi davranmayı seçerek saygınlığını azaltmayı tercih etti.

Hani herkes Türk Futbolu’nu kurtarmaya çalışıyor ya, o iş nasıl olur tam olarak bilmiyorum ama bu işin Denizli gibi Türk Futbolu’nun en önemli üç adamından birinin, konuşurken halen kendi takımını, kendi renklerini ve kendisini toplam futbolun ve objektifliğin önüne koyması ile olmayacağı kesin.

can.nizamoglu@gmail.com    

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..