Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '19

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Şazimentleri Rahat Bırakın.

Hikâye der ki;

Sadece üç günlük ömrü olan kelebek bir gün bir papatyaya gönlünü vermiş. Bir gün, iki gün derken kelebek ancak papatyaya üçüncü günü sevdiğini söyleyebilmiş. Papatya ise tam ben de diyecekken kelebeğin ömrü bitivermiş.

Papatya da “Ona sevdiğimi neden daha önce söylemedim ki” diye çok üzülmüş ve üzüntüsünden yapraklarını dökmeye başlamış, Nesimi’nin “Didelerim nemli kan ağlar gözüm” nidaları eşliğinde...

Ve her yaprak döktüğünde “seni seviyorum” diye mırıldanabilmiş ancak. Bir gün nihai son gelip papatyanın da kapısını çalmış.

Sonrasında ne mi olmuş?

Papatyanın pişmanlığından bihaber, o gün bugündür her sevip de söyleyemeyen, cesaret bulabilmek adına papatyaya sorar olmuş “Seviyor mu? Sevmiyor mu?” diye. Üstelik papatyanın yapraklarını da kopararak…

Dünya kurulalı beri papatya nesline böyle bir zulmü reva görmekte ancak biz insanoğlu nesline yakışmış olsa gerek!

Tıpkı günümüzde sırf çocukları istedi diye henüz yeni doğmuş iken alınıp, birkaç ay bakıldıktan sonra sokağa bırakılan kedi köpek yavrularına yapıldığı gibi…

Üstelik o yavrular gözlerini açtıkları o ev ortamında fıtratlarıyla oynanıyor. Sokak ortamında karınlarını doyurma, kendileri koruma vb. alışkanlıkları gelişmedikleri için sokağa bırakıldıkları zaman tâbiri yerindeyse sudan çıkmış balığa dönüyorlar.

Üstelik tüm bunlar sırf bir çocuğun egosunu tatmin etmek adına yapılıyor. Neymiş efendim çocuk hayvan sevgisiyle büyüyecekmiş. Anne baba olarak siz o çocuğa yeteri kadar sorumluluk bilinci ve sevgi verdiniz mi ki? O çocuk sorumluluğuna bıraktığınız o yavruya hakkıyla bakabilsin ve de  sevebilsin?

Yakın geçmişte böyle bir yavru gördüm. Yaşları yaşları on üç on beş aralığında üç çocuk, oyun oynadıkları zannıyla hayvana resmen işkence yapıyorlardı. Tabii müdahale ettim. Neler yaşandı, neler konuşuldu kısmına hiç girmeyeceğim. Yavruyu alıp bir hayvan sever esnaf arkadaşıma götürmüştüm.

Geçenlerde arkadaşıma yine uğradığımda gördüm ve çok mutlu oldum. Boynuna isimliği takılmış, aşıları tamamlanmış, koltuğa kıvrılmış. Keyfine diyecek yoktu Şaziment hanımın…

İyi de sokağa bırakılan her kedi, köpek yavrusu Şaziment’le aynı şansa sahip olamıyor ki! Bak(a)mayacağınız hayvanı sahiplenmeyin ya da sahipleniyorsanız birkaç ay sonra sokağa terk etmeyin…

Oluru da budur zaten…

 

Bütün hüzünleri notalara dizmişler adına da "Vals" demişler.

Evgeny Grinko’dan bir tık ötenizde Valse :))

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..