Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

Schuster ve M.Denizli

Bernd Schuster ülkemize büyük umutlarla getirilip daha sonra dağ fare doğurdu atasözünün hayata geçmesini sağlayan sayısız teknik adamdan sadece biri. Tıpkı Rijkaard, Tigana, Hagi, Aragones, Del Bosque ve diğerlerinin yaptığı gibi.

İlk bakışta futbolun içinden gelmiş ve tecrübeleri yerli teknik direktörlerimizle kıyaslanamayacak kadar fazla olan bu futbol adamlarının ülkemizde neden başarılı olamadığını anlayabilmek çok kolay görünmüyor fakat bu isimlerin ortak özelliklerini, yaklaşımlarını ve futbolcuları ile ilişkililerini mercek altına aldığımızda ortaya çok net bir görüntü çıkıyor: kötü iletişim.

Sadece ülkemizde değil dünyanın hiçbir yerinde takımı ile iyi bir iletişime sahip olmayan, onların güvenini kazanamayan, gerektiği takdirde onları sadece kendisi için oynamaya ikna edemeyen bir teknik direktörün başarılı olması mümkün değil. Zira her ne kadar biz bu mesleği “teknik direktörlük” diyerek sanki sadece teknik ve taktiksel işlerden sorumlu olmak gibi adlandırsak da işin en az taktiksel boyutu kadar önemli yönleri motivasyon, moral, güven ve benzeri soyut kavramlarda gizli.

Mourinho’yu Mourinho yapan unsur, çalıştırdığı her takımda başarılı bir taktiksel plan uygulamasının yanı sıra arabasıyla giderken durup eski öğrencisi Materazzi’ye sarılması ve hıçkıra hıçkıra ağlamasıdır. Aynı şekilde Arsene Wenger’in başarısında aslan payı öğrencileri ile iyi bir iletişim kurabilmek için tam beş yabancı dil öğrenmesine ve yemek mönülerinden stadyum dizaynına kadar mümkün olan her alanda takımına katkıda bulunmak istemesine ait.

Aynı doğrultuda ülkemizdeki düşmesine kesin gözüyle bakılan takımların yeni bir teknik adamla harikalar yaratmaları da bu kişilerin sihirbaz değil sadece takımları ile iyi bir iletişim yakalamayı başaran kimseler olmasından kaynaklanıyor.

Sonuçta Süper Lig’de hiçbir teknik direktör takımını bugüne kadar keşfedilmemiş bir diziliş ile sürmüyor veya dünyada ilk defa uygulanan antrenman programlarına göre çalıştırmıyor. Hal böyle olunca da her ne kadar elindeki futbolcu kalitesi düşük olsa da takım içinde kuvvetli bir iletişim oluşmasını sağlayan, yeri geldiğinde futbolcularına sadece baba değil aynı zamanda ağabey veya arkadaş olabilen; kısaca takımına güvenen ve takımının da kendisine güvenmesini sağlayan teknik direktörler başarılı oluyor. Buna en güzel örnek Schuster’in takımla ilişkisini kestiği İ.Üzülmez için bir önceki teknik direktör olan M.Denizli’nin canlı yayında gözyaşı dökmesiydi.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..