Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Seçim sonuçlarını bir de ben yorumlayım dedim

Seçim sonuçlarını bir de ben yorumlayım dedim
 

Selam sevgili okurlar...

22 Temmuz seçimlerinde ne olup bittiğini anlamak için bence seçimin öncesine bakmak gerekiyor. Tarafların söylemlerine belki de Türkiye'yi ve Türkiye'deki siyaseti anlamak için söylemlerden öteye insanların söylemedikleri dillendirmedikleri şeyleri anlamak ve bunları dillendirmek gerekir diye düşünüyorum. Yani kafaların içindekileri anlamamız şart.

Bekir Coşkun 2 gün önce köşesinde " Abdullah Gül benim Cumhurbaşkanım değil " dedi. İlk bakışta bazılarına garip gelebilir. Belki sert gelebilir. Unutmayın ki birileri de bu ülkede " Müslüman Cumhurbaşkanı istiyoruz " dedi. [Sanki Cumhurbaşkanı olmak için Müslüman olmak şartmış gibi; yani insanın aklına gelmiyo değil laik Türkiye'de Türk Vatandaşı olan bir Hristiyan hiç bir şekilde Cumhurbaşkanı olamaz demek ki veya bu hiç bir şekilde düşünülemez demek ki, bunu da bu ülkede demokrat geçinen herkeze hatırlatmak isterim.]

Peki Bekir Coşkun'u ve diğerlerini bu söylemlere iten şeyler neydi. Öncelikle demek ki uzun bir süredir siyaset iki kutuplu bu yüzden Bekir Coşkun ben dahil pek çok kişinin katıldığı birşeyi daha yazdı geçen gün "Yıllardır iktidarların adı değişse de Türkiye'deki iktidar olan zihniyetin adı aynı" diye. Evet bu yorumun haklılık payı çok yüksek; öyle olmasa geçmişte Anavatan da Dogruyol da siyaset yapan pek çok kişi bu kadar rahatlıkla Akp saflarında yer almaz. (Gerçi burası Türkiye herşey olabilir dediğinizi duyar gibiyim.) Veya tam tersi geçmişte Refah ve Fazilet partisinde siyaset yapanlar biz merkeze geçtik deyip değiştiklerini söylemezler. Bu iki kutup ise Türkiye'de adı ne olursa olsun Anap, Dyp, Akp yani merkez sağ dediğimiz kutup, diğer kutup ise Chp ve siyaset 50 yıldır bu 2 kutup arasında yapılmakta aradaki askeri dönemler de dahil.

Bu iki kutup yıllardır siyaset yaparken bazan açık bazen gizli olarak birbirlerini birşeylerle suçluyorlar. Peki bu suçlamalar neler öncelikle tarihi süreçten başlayalım. Gerçi hiçbir zaman belki bu suçlamalar bu kadar açık söylenmedi ama kafalardaki düşünceleri şekillendiren düşünceler ve suçlamalar kısaca şöyle. Öncelikle merkez sağ ve muhafazakar kesim türkiyede Tek Parti dönemini ve CHPyi halkı ezmekle halkın dini duygularını bastırmakla açık söylersek dinsizlikle suçladı hep gizliden gizliye (Dindar Cumhurbaşkanı isteriz talebinin altında yatan şey de bu) Neden peki Chp bununla suçlandı? Çünki CHP Hilafeti kaldıran Parti, Saltanatı kaldıran Parti, batılı yaşam tarzını getiren parti eğitimi batılı anlamda değiştiren parti. Peki bunun karşısında yer alan guruplar neler yaptılar? Cemaat örğütlenmesi yaparak veya toplumda varolan bu ceaatlerle işbirliği yaparak iktidarı ele geçirmek.

Aslında bu ilişkiler artık çok karmaşık ve çetrefilli hale gelmiştir. Başlangıçta sırf siyasi çıkar rant ve iktidarı ele geçirme aracı olarak yaklaşılan bu cemaatler ve guruplarla zaman içinde gittikçe siyasetin bu cemaatlerin eline geçmesi ve siyasi gurup ve partilerin cemaatleşmesi olgusunu dogurmuştur. Bu durum devletin her kademesinde göze çarpar hale gelmiştir.

Aslında bu iki gurubun uyuşamaması ve siyasi kavganın temelinde yatan şey her iki kesininde laiklik anlayışların da en güzel şekilde kendini gösteriyor. Bunu daha iyi anlayabilmek için dünyadaki laiklik uygulamalarını iyi anlamamız gerekmektedir. Laiklik konuşunda 1. kıta avrupasının sahip oldugu yaklaşım Fransanın başını çektiği ve bizim Cumhuriyetimizinde benimsediği bir yakaşım nedir bu yaklaşım peki? Kısaca özetlenebilir. "DİNDEN ÖZGÜRLÜK" Tabi özgürlük sadece devleti kapsayan bi özgürlük bu sistemde bireyler istedikleri dinin mensubu olabilirler; fakat bunu kamusal alana taşıyamazlar. Yani devlet işlerini ilgilendiren konularda bir kişi müslüman veya hıristiyan olabilir. Fakat devlet dairesindeki işlerini yaparken buna göre hareket edemez. Örneğin bir hemşire sağlık hizmeti verirken o işin gerektirdiği kılık kıyafeti giymeli ve ona göre hareket etmelidir. Mesela günah oldugunu ve dinen yasak oldugunu belirterek sadece bayan hastalara bakmak gibi bir tercihi olamaz veya hastalara alkol içeren, uyuşturu içeren ilaçları bunlar müslümanlığa veya hıristiyanlığa aykırıdır diyerek vermemezlik edemez. Bundaki temel şey ise, kıta avrupası hıristiyanlık ve kilise baskısıyla, bizim ülkemiz ise din elden gidiyor veya dine uygun mu gibi tartışmalarla [ki günümüzde halen daha sürmektedir bu tartışmalar] pek çok yararlı yeniliğe direnildiğini görmüş ve pek çok olumsuzluk yaşamıştır.

Bu konudaki 2.uygulama ise Amerika'daki uygulamalardır. Ordaki anlayış ise şöyle özetlenebilir. "DİNE ÖZGÜRLÜK" çünkü amerikanın kuruluşunda pek çok milleten, pek çok farklı guruptan ve cemaaten dinden insan yer almıştı. Bunların temel istegi ise kendi dinlerini rahatça yaşamaktı. Devlet ise bu guruplar ve cemaatlere toplumsal huzur ve barışın gerçekleşmesi adına karışmıyor ve hepsine yasalar çerçevesinde eşit mesafede buluyordu. Türkiye'de devletin laiklik anlayışını benimsemeyen bütün guruplar, buna benzer talaplerde bulunmakta bunu birer demokratik talep olarak görmekteler. Fakat gerek devlet, gerekse ordu bu talepleri devletin temel kuruluş ilkelerine ters saymakta; bu gurupların bu isteklerini demokratik değil, kendi çıkarları için istediklerini düşünmekte bu dengenin bozulmasını tehlikeli bulmaktadır. Eğer bu denge bozulursa bir dini gurup veya cemaatin gurupları baskı altına alacağı ve toplumsal dengenin bozulacağı endişesini taşımaktadır.

İşte 22 temmuz seçimlerinde ülke bütün bunları oylamıştır. [Halkımız pek farkında olmasa da] yani artık Türkiye bildiğimiz yaşıya geldiğimiz Türkiye olmayacaktır. Seçimden ve yakında gerçekleşicek olan Cumhurbaşkanlıgı seçiminden sonra artık Cumhuriyetin adı kim ne derse desin farklı bir Cumhuriyet olacaktır. 2. Cumhuriyetçiler pek sevinmesinler bu Cumhuriyet öyle onların sandıkları gibi bir Cumhuriyet olmayacak, bunu da hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

 
Toplam blog
: 8
: 1468
Kayıt tarihi
: 17.08.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Ege Üniversitesi Felsefe mezunuyum. Bir dersanede rehber öğretmen olarak ç..