Seçim yapmak

Ülkemizde zaman zaman seçimler yapılır bu günlarde yine erken seçim den söz edenler oluyor, bu zamana kadar yapıkta ne oldu? Bana göre iyi oldu, bu son  seçimlerin ardından hemen hemen her gün yazılı ve görsel basında seçim sonuçları ile ilgili bir dizi yorumlar yapılmakta, seçmen iradesi yorumlanmakta olduğunu okuduk ve duyduk, herkes kendine göre sonuçlar çıkarmaktadır.

 

Bende bir çok seçim görmüş biri olarak kendi mantığıma göre bu seçim sonuçlarını yorumlamak istedim. Yani kendime göre bir sonuç çıkarmaya kafa yordum. Öncelikle yeni kuşak ve yeni seçmen hayatlarında ilk defa koalisyon kelimesini duydular, anlamını dahi bilmediği bu kelimenin ülkesinin şu an baş gündem maddesi olmasından dolayı ne anlama geldiğini ve önemini öğrenmiş oldular. Yine aynı kuşak gerilim, kutuplaşma üzerinden yapılan siyaseti öğrendiler. Yine aynı kuşak gerilim ve kutuplaşma üzerinden yapılan siyasetin sonucunu millet tepkisini öğrenmiş oldular ve böylece tepki kültürünü öğrendi, önemini kavradı. Bu sonuçlardan hareket ederek uzlaşma kültürünün gerekliliğini öğrenip, eksikliğinin neden olabilecek olası sonuçlarına kafa yordular.

 

Peki, siyasiler ne öğrendi dersiniz? Seçim öncesi meydanlarda bol keseden atmanın bir bedeli olacağını öğrendiler, gerilim üzerinden siyaset yapmanın seçim sonunda kendilerinin manevra alanlarını daralttığını elini kolunu bağladığını öğrendiler. Halkın can alıcı sorunlarına çare bulunsa da güven duyulmazsa oy verilmeyeceğini öğrendiler. Çok hafife aldıkları olayların toplumda karşılığı olmadığında halkın itibar etmeyeceğini öğrendiler. Amiyane tabirle çantada keklik gördükleri seçmenin oyunun kendilerine karşıda kullanabileceklerini öğrendiler. Sokağın sesine kulak verilmesi gerektiğini öğrendiler. Milletin değerleriyle oynamanın bir bedeli olacağını öğrendiler.

 

Bizim kuşak ne öğrendi? Öyle, laiklik, Atatürk ve demokrasi bağırmakla, kanunlarla korunmakla yaşatılamayacağını, gelişime, değişime, günün koşullarına uygun yaşam biçimi ve düşüncesi içinde hareket edilmesi gerektiğini öğrendiler. İnsanların kılık kıyafetiyle, yaşam tarzıyla şeriatın gelmeyeceğini, Sorunları yok sayılmakla ötelemekle, üstünü örtmekle, çözülemeyeceğini, bir kesimin yok sayılamayacağını öğrendiler. Ötekileştirmenin bir bedeli olduğunu öğrendiler. Öğrenilmiş çaresizliğin, ezber bozan bir çıkış yolu olabileceğini öğrendiler.

 

Seçimlerde onca ölçüsüz ve orantısız güç kullanımına rağmen seçmen iradesinin ortaya konması her şeyden önce milletimize en azından özgüven kazandırırdı. Âdeta toplumun her kesiminde elektrik boşalması oldu. Seçimlerde sandıkların güvenliğini üstlenen sivil toplum kuruluşlarının varlığı, seçimlerdeki gayreti, demokrasi adına umut vericiydi. İç ve dış güçlerin etkisi sözü ise çok manidardı çünkü ben kendimi bildim bileli bu söz edilir, Türkiye’de yabancı gizli servisler cirit atıyor denirdi. Hatta 12 Eylül öncesinde sol fraksiyonların bazılarının bu istihbarat servislerinin güdümünde olduğu hep söylenirdi. Demezler mi böyle güçler her daim olur, bize düşen görev bu güçlerin etkisini yok etmektir. Demokrasiyi güçlendirmenin, yaşatmanın, sorunların üstesinden gelmenin, ülkeyi iç ve dış tehditlerden korumanın yolu eğitimden geçtiği gerçeği unutulmamalıdır. Bunun yolu da bilinçli seçmen yetiştirmektir, buda eğitime önem vermekle olur. Sonuç da işin sonu yine gitti eğitime dayandı. Bu gün yetiştirmediğin ve işine gelen bilinçsiz seçmenin başkaları tarafından sana karşı kullanılacağının bilinmesi gerekir.

 

Toplumun ortak değerlerinin güçlendirilmesi, toplumumuzu oluşturan halk katmanlarının ortak paydada buluşturulması ve bu dinamiklerle oynanmaması, ülkemizin yaşayacağı iç ve dış müdahalelere karşı dirençli olmasını sağlayacaktır, yaşayacağı sorunlardan çıkış yolu bu dinamiklerin güçlenmesiyle daha kolay olacaktır. Ne diyor? Mark Twain, Ülkeye sadakat, her zaman; hükümete sadakat, hak ettiği zaman.

 

 Ayhan ŞİMŞEK/Eğitim yöneticisi