Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Sedir Adası

Sedir Adası
 

Sedir Adası'ndan bir görüntü


Akyaka’dan tekne turuna çıktık. Gökova körfezinde çok güzel koylar var. Aynı turu 2004 yılında da yapmıştık. Çok güzel koylar var dedim ya; kendinizi cennette sandıracak güzellikler içinde yüzersiniz. Bu cennet ülkemizin değerini bilelim diye yeniden düşünmeye başlarsınız. Bir koydan diğerine geçerken, her koyda yolcular denizin mavisiyle, yeşiliyle turkuaz hatta lacivert rengiyle hasret gideriyorlar, kucaklaşıyorlar.


Sıra Sedir Adası’na geldiğinde girişlerin 10 TL olduğu, müze kartı ve 65 yaş üzeri olanlardan ücret alınmadığı açıklandı teknede.


Bu durumda insanlardan bir kısmı iskelede oyalanmakla yetindi. Bir kısmı ücretini ödeyerek adaya girdiler. Kimileri hemen sahile indiler, girdiler suya. Cleopatra Koyu’nda denize girmeden olmaz. Onlar da öyle yaptılar. Belki Kleopatra’dan dökülen güzellikler onlara da bulaşmıştır. Her neyse ada iyi korunuyor. Bin yılda oluştuğu söylenen kumlara ayak basmak yasak. Güzel. Giriş-çıkışlar ahşap yollarla denetim altına alınmış. Şezlonglar ve gölgelikler, tuvalet ve soyunma kabinleri, duşlar ücretsiz. Oldukça güzel.


Ancak dikkatimi çeken bir nokta oldu. Kumlar, o 2004’lerde gördüğüm altın sarısı rengini yitirmiş gibi. Kanımca bu kumlar üzerinde bazen denizde ıslanan ayaklarla gezmelidir insanlar. Kumlar ayaklar bastıkça birbirine sürtünerek eski sarılığını ve parlaklığını kazanmalıdır. Şimdilerde üzeri toz tutmuş, kararmış bir durumda. Denetimli bir giriş-çıkış yapılmasına fırsat verilirse kumlar eski altın sarısı rengine ve parlaklığına yeniden kavuşur düşüncesi oluştu bende. Herhalde bunun bir bilimsel açıklaması olmalıdır kanısındayım.


Adaya gidenlerin kimileri anfitiyatroyu ve diğer kalıntıları gezdikten sonra denize girmeyi yeğlediler. İyi de yaptılar. İnsanlarımızın çoğu bunu yapmıyor, gezmiyor, incelemiyor, dünlerden kalan kültürel değerleri önemsemiyor. Varsa yoksa da tek dertleri denize girmek.


Ben önceden gezdiğim için sadece denizle ve kıyıyı incelemekle yetindim. İlk gelişimde de sadece gezmiş, denize girmeye fırsat bulamamıştım.


Burada önemli olan ücretli giriş. 10 TL çok gibi. Ülkemiz insanı bu tür ücretler nedeniyle buralara giriş yapamıyorlar ya da ücretlerin fazlalığı nedeniyle bu tür gezi ve etkinliklere katılamıyorlar. Aile 6-7 kişi ise düşünün.


Bunun kolay bir yolu bulunmalı. Örneğin, ucuz müze kartı gibi, ya da yarı ücretle giriş yapma fırsatı verilmeli. Belki bu nedenle antik kentleri ve kalıntılarını gezenler çoğalır, çoğalırda mutlu oluruz. Hem de insanlarımızı, tarihi yerleri gezmiyorlar diye suçlamaktan vazgeçeriz. Ne dersiniz?


Önceki gezilerimden bir anımı anımsıyorum. Olay Demre Antik Kentinde geçti.


Bu anım nedeniyle tuvaletlerin Sedir Adası’nda ücretsiz oluşu güzel. Neden mi? Açıklayayım.


Bir yıl Demre’de bir gezi sırasında rastladım olaya. Herkes bilet alıp girmiş gezilecek yerleri gezmişler. Kapıya yakın bir yerde tuvaletler var. Turistlerden biri koşarak oraya yaklaştı. Çok şıkıştığı belliydi. Tam o sırada karşısına bir kadın dikildi. Kadın yaşlı mı, yaşlı. Yaşlı olduğu kadar da inatçı. Adam sağa kayar, keser önünü, sola kayar yine izin vermez. “Many, many” der durur. Adam kaçırdı kaçıracak. Parayı çıkışta alsa olmaz sanki. Görevlilere anlattım. Hoş bir şey olmadığını söyledim o zaman… Aldırmadılar. Gülümseyip geçtiler. Burada bürokrasiyi bunlar böyle anlıyor, hizmetin en iyisinin bu olduğunu sanıyorlar. Hala orada bu sistem nasıl işliyor bilemiyorum.


Yıllar sonra eleştirdiğim durumun düzeldiğini görmek turizmimiz adına sevindirdi beni. Bir de ücretler konusuna el atılsa daha da sevineceğiz diye düşünüyorum.


Hep birlikte daha nice sevineceğimiz turizm kolaylıklarına kavuşmak dileğiyle.


Mehmet ERBİL

14.07.2011

www.mehmet-erbil.tr.gg

 
Toplam blog
: 63
: 729
Kayıt tarihi
: 29.09.11
 
 

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi-Yüksek Lisans Resim-19 kişisel Resim Sergisi Yazı..