Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Şehitleri unuttuk ya yine; aşk olsun!

Pek deneyimli bir köşe yazarı olsaydım şimdi ne yazmam gerektiğini bilirdim.

Bilmiyorum!

Tarih ile aram pek sıkı-fıkı olsaydı gündemi tarihsel açıdan ele alır, bakın işte: Tarih tekerrürden ibarettir derdim.

Diyemiyorum!

Askeri bilgim olsaydı o uçağın ıskartaya çıkarılmak üzere olan bir uçak olup-olmadığını bilirdim; bilmem kaç yapımıdır, efendime söyleyeyim, zaten savunma donanımı yoktur, falan derdim.

Fikrim yok!

Uluslararası ticareti pek iyi bilirim de, uluslararası siyasi hukuk söz konusu oldu mu; sus-pus olurum.

Ahkam kesmenin anlamı yok!

******

Günden düşürülen uçağımız, deneyimli bir köşe yazarı olsaydım ikircikte kalmazdım: Zira, bir tarafım başka konularda yaz diyor!

Bir tarafım şahsi fikrini yaz gündeme oturan konu hakkında diyor…

Doğru-düzgün bilmediğin bir konuda yazsan-yazsan ancak pek şahsi görüşünü, hissiyatını yazarsın, bunun yerine iç sesim “fazla ciddiye alma!” diyor…

Deneyimli olsaydım iç sesimi mi dinlemeliyim, dış sesimi mi diye debelenip durmazdım!

Bilirdim…

******

“Bildiğin yol en kısa yoldur” denir; bildiğim yol içinden geldiği gibi yaz diyor…

Eeee, öyle yapalım…

Öncelikli merakım şu: Düşürülen uçağın pilotu ve yardımcı pilotuna ne oldu?

Tam olarak ne şehit oldular dendi ne de yaşıyorlar; acayip bir durum değil mi?

(İnsanda garip bir duygu uyandırıyor; sanki yaşıyorlarmış gibi bir izlenim ver resmi demeçlerde. Yani, öyle denmiyor da, satır aralarından anlaşılan bu. Ya da önemsenmiyor mu?)

Sevgili “Esad” “Esed” olduğundan bu yana kuşkulanıp duruyorduk zaten, bir bahane miydi yoksa?

Vallaha, en çok kafamı karıştıran başbakanın diğer parti başkanlarıyla toplantı yapma çağrısı!

Hangi toplumsal alanda alınacak bir kararda ortak bir katılım talep etti ki?

Altı-üstü bir referandum için bile tüm işlerini bir kenara bırakıp parti başkanlığı yapıp, aynı zamanda “Başbakan” sıfatını kullanarak partiye karşı olan gençleri “Başbakana hakaret” suçundan içeri attırmakla kalmayıp, cezai hüküm giymelerine sebep oldu!

Şimdi, ne 4+4+4 için fikir birliğine varmadığı, ne de bir fikrine asla sıcak bakmadığı diğer parti liderlerini “Ortak karar” almak için toplamasının bir samimiyeti olabilir mi?

Vallaha, ben hiç sanmıyorum!

******

Bu arada sandığım bir şeyler de var: Mesela, gündemdeki Genelkurmay’a hesap sorma meselesi bir anda kesildi; son sekiz şehit de haber niteliğini yitirdi!...

Gülen’e davetiye de…

Lakin, uzun bir süre T.C. ordusuna yönelik süper bir karalama kampanyası vardı ya, hani, içeri tıkıldıkça tıkıldılar, sonra hükümetin istediği kişi geçti başa, karalama kampanyalarının ardı ve arkası kesilemedi, hali hazırda içeriye atılacak kişiler vardı.

İşlem tamamlandı, daha atılacaklar da var, muhtemelen, lakin bu kampanyadan zarar gören pek sevgili biri var!

Halk ordunun üstüne gittikçe gidiyor!

Ordunun artık aklanma zamanı gelmişti; sevilen ve takdir edilen kişi ve kişiler bu kampanyadan dolayı zarar görmemeliydi…

Pat diye bir uçağımız düşürüldü!

Pilot ve yardımcısından söz edilmiyor; ne ölü, ne diri!

Şehit haberleri de güncelliğini yitirdi; kimin hatasıydı, nasıl bir yol izlenmeliydi, Kandil vurulmalı mıydı, falan…

******

Bu arada, sanki acayip düzgün bir ekonomimiz varmış, acayip düzgün bir sosyal yaşantımız, efendime söyleyeyim, öyle barış içinde yaşarmışız gibi etrafımıza akıl vermeye kalkıştık ya; şimdi bir çok ülkenin bize akıl vermesine kızanlar varsa… Oooo, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına da yapmayacaksın! Bu kadar basit!...

******

Amerika Suriye’ye gıcık, hoş gıcık olmadığı ülke yok ya, o başka, bizde de insan pek çok ve ucuz, Atatürk gibi ileriyi gören bir lider de yok, bir mizansen: Suriye Türk uçağını düşürdü!

“Nato”dan görüşme talep ettik.

Vallaha bu işlerden anlamam, iç sesim diyor ki: Nato üstü kapalı yanıt verecek, lakin üstü kapalı yanıtın bir-iki cümlesi ile başbakan üstüne düşen vazifeyi yerine getirmek isteyecek!

Lakin, beklenen üçüncü dünya savaşı olmayacak, zira: Başkanlık sistemi gerçekleşmeden bu işe kalkışılmayacak!

******

Şimdilik işler lokum: Bir taş ile kaç kuş vurulur!

Türk ordusu aklanıyor, şekerim, içeri tıkılanlar önemli değil!

Şehitler de unutuldu, çok şükür!

PKK karakolları basıyor ama medyada doğru-düzgün yer bulmuyor; oh ne ala!

******

Bir vatandaş olarak insanın yaşadığı ülkede bu kadar güvensiz, bu kadar inançsız olması, bu kadar senaryo üretmek durumunda kalması çok ağır bir travma!

Denileni ibadet gibi kabul edenlerin yanında bir türlü inanası gelmeyen ve elde olmadan habire saman altından hangi sular yürütülüyor diye tetikte olmaya çalışanlar var!

Bir toplum, sağlıklı bir toplum, ne ibadet gibi inanır söylenene, ne de ille de bir bit yeniği arar her durumdan; bunlar yaşanıyorsa, zaten, sağlıklı bir toplumdan da söz edilemez!

******

Sağlıksız toplumlar da sağlıksız seçimler yaparlar zaten!

Eeee, sağlıksız toplum isteyenlerin de amacı da budur zaten!

Düşünme şekerim, senin yerine düşünen bir hükümet var!

Sorgulama; şişşttt, yasak!

Doğur, bakarız! (Sanki doğmuş ve yetişmiş olan hastalara bakılıyormuş gibi… Sağlıklıları geçtim!)

******

Sahi, bir görüş alınsa halktan: Savaşa girmek ister misiniz?

İsteriz diyenlere bir soru daha: Neden?

Vatan, millet aşkına diyenler varsa: Ayol, vatan parsel parsel satıldı, millet desen açlıktan gıkı çıkmıyor, az biraz gıkı çıkacak olanlar korkuyor!

Bunlara göz yumup da, bilmem kaç yapımı uçağımız uluslararası sularda vuruldu derken aynı zamanda hava sahasını da ihlal etmiş olabilir ama böyle olmamalıydı diyen yetkililer varken…

******

Havalar çok sıcak, deli gibi su içiyoruz, yine de kanamıyoruz!

Ya sokaklarda dolaşan hayvancıklar?

Bir kap su, bu kadar basit!

Bir kap su o kadar aziz!...

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..