Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '10

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Şekerimin üst kurulu

Şekerimin üst kurulu
 

Kısaca...


Şeker Kurulu'nu tanıyalım:
Bu kurulda:

Sanayi Bakanlığı'ndan bir temsilci.
Tarım Bakanlığı'ndan bir temsilci.
Dış Ticaret'ten bir temsilcisi.
Nişasta Bazlı Şeker Üreticileri'nden bir temsilci.
Özel Şeker Fabrikaları'ndan bir temsici.
Pankobirlik'den bir temsilcisi.
Toplamda 7... ("Şeker Sancısı" başlıklı yazımda da belirtmiştim)

Şimdi sıkmadan germeden son iki temsilciyi birer cümleyle tanımaya çalışalım:

Şeker Fabrikaları'nın temsilcisi; Konya Şeker Fabrikası Genel Müdür Vekili.
Pankobirlik'in temsilcisi; Konya Şeker Fabrikası'nın yönetim kurulu başkanı.
Aynı zamanda:
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürü.
Aynı zamanda:
En çok şeker fabrikasına sahip şirket temsilcisi.
Ve de...
Aynı zamanda:
Şeker Kurulu Başkanı...

- Ne yapmak lazım?
Temsilci" deyip geçmemek lazım.
- Ne yapmak lazım?
Oturup değil, oturmadan düşünmek lazım...
- Neyi düşünmek lazım?
Şeker Kurulu'nun tarafsızlığını düşünmek lazım...

Şimdi bir konu belirleyelim ve onun etrafında kısa bir tur atalım:
Konumuz "kota" olsun.

Yalnız bir şartım var.

Şeker Kurulu için:
"Burada alınan kararlarda yanlı olunmaması mümkün değildir" demeyelim.
"Sektör temsilcileri olarak adlandırılan bu kurul üyesi kuruluşlar, piyasada birbirinin rakibi konumundadırlar" da demeyelim.
Hatta:
"Kamu gücünü kullanarak kendileri ile ilgili karar mekanizmalarını çalıştırabilirler mi?" diye de bir soru da aklımıza gelmesin.

Peki, o zaman kuracağımız cümlelerde ne diyelim, neyi öğrenmeye çalışalım?

Mesela:
"Kapasite raporunda Adapazarı Şeker Fabrikası’nın yıllık 99.000 ton şeker üretebileceği kabul edildi mi?" diye soralım, "Evet" cevabını alalım...

"Şeker Kurulu, bu fabrikanın kota miktarını bir önceki yıla göre % 48 oranında azaltıp 31 bin ton’a düşürdü mü?" diye soralım, "Evet" cevabını alalım...

"Adapazarı Şeker Fabrikası'na: Şeker Kanunun 3. maddesinde belirtildiği gibi ilk kez üretime geçecek fabrika olarak değerlendirilip 2006 yılını deneme, 2007 yılında nominal kapasitesi olan 99.000 tonun % 85’ini ve 2008 yılında ise nominal kapasitesinin tamamının verilmesi gerekmez miydi?" diyelim, "Evet" cevabını alalım...

"Bir fabrikanın ekonomik olarak varlığını sürdürebilmesi için nominal kapasinin % 45-50'sinin altına düşmemesi gerekmez mi?" diye soralım, "Evet" cevabını alalım...

"Deprem sonrası ilk üretim yılı (2006/07), yani ilk deneme kampanyasında 22.000 ton kota verip, pancar ekimi bittikten sonra kotayı 31.000 ton’a çıkarmanın mantığı izah edilebilir mi?" diye soralım, "Hayır" cevabını alalım...

"Kota hesaplamalarında sürekli üst sınırdan bahsediyor, uygulamalar hep üst sınır üzerinden yapılıyor. Bu işlerin bir de alt sınırının olması gerektiği acaba biliniyor mu?" diye soralım, "Hayır" cevabını alalım...

"Konya ve Kayseri Şeker Fabrikaları Türkiye'de de, Adapazarı Şeker Fabrikası başka bir ülkede mi?" diye de soralım, cevabını bekleyelim...

Kısaca:
99.000 tonluk bir fabrikanın kapasitesini yaklaşık %70 atıl duruma düşüreceksin, üreticiyi de, çalışanı da topyekün mağdur edeceksin?
Sonra adın "Şeker Kurulu" olacak...

Kim ne derse desin…

 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..