Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Sen de nerden çıktın

Sen de nerden çıktın
 

Bilirsiniz "nifak tohumu ekmek" diye bir deyim vardır. İşte, komşu bir ülkeden ihraç edilen o tohumun son 15-20 yıldır bakımı yapıla yapıla filizlendi, serpildi, dallandı budaklandı ve kara çalı gibi 85 yıldır hoşgörü ve dokunulmazlık ortamında yaşayan halkın arasına girmeyi başardı. Mahalleyi karıştırması ve kavram kargaşası yaratması için de özellikle kara bulut rengi yerine allı güllü renklere bezenip "türban" olarak önümüze, "bireylerin özgürlüğü" olarakta Anayasa'mıza konulmak isteniyor şimdi!

Anayasa değişikliği kapsamında gündeme gelen türbanın, "mahalleli baskısı" yaratacağını dile getirenler hiç de haksız sayılmazlar. Zira, son günlerde Türkiye'de hiç yaşanmamış ve yaşanması da ihtimal dahilinde olmayan hadiselerin olduğu gözlenmektedir.

Clup 29'a gidip"mescit" soran eski bir vekil mi dersiniz, şehirler arası yolda otobüsü durdurup"namaz molası" isteyen densizi mi, iftardan önce bakkaldan ekmek alan vatandaşa"sizin köye oruç gelmedi mi" diyen kifayetsizi mi, ezan saatini Başbakan'ın geliş saatine göre değiştiren"işgüzar imamları" mı ve hatta "kapanmadan" devletten ihale alamazsınız diyen AKP'li vekili mi sayayım size...

Bu yaşananlar da gösteriyor ki; gelecekte olabilecek "mahalleli baskısından" önce bazı işgüzarlar bunun provasına başlamışlar bile.

Hiç bir önceliği yokken türbanı öne sürüp gerilim yaratmanın mantığını anlamakta mümkün değil tabi. Anayasal bir düzenleme yapılacaksa şayet; muhalefet partileri, Sivil Toplum Örgütleri, Üniversiteler, Özel sektör ve diğer demokratik kurumların konsesüsü sağlanmalıdır.

"Herkes işine baksın" demek yerine, herkes ne diyor ona bakılmalıdır. Üniversiteler"Türban liselere kadar iner" diyor; aydınlar"Mahalleli baskısı artar" diyor; muhalefet"kuşku ve korku hortlar" diyor ama bir umursamazlık havası var iktidar erkinin. Bunları hiç olmayacak şeylermiş gibi hafifsemek Türkiye'ye pahalıya patlayabilir.

On sene öncesine kadar Türkiye'de "harem-selamlık" diye bir şey yoktu, şimdi var. Eskişehir'de Üniversiteli kızlara karakolda yapıldığı gibi, oruç tutanların yaptıkları mübah, darp'a maruz kalan kızların şikayeti hava-civa sayılmazdı, şimdi " ne var oruç tutan sinirli olur" deyip olay savsaklanıyor. Denize giren kadınlar ufaktan ufaktan taşlanarak taciz edilecek, giyimi kuşamı kendisine benzemeyenler belki de bir güzel benzetilecek...Bunları da hiç olmayacak şeylermiş gibi hafifsemek Türkiye'ye pahalıya patlayabilir.

Ben 50 yıldır ne köyümde ne köylümde "türban" denilen bir takı görmedim! Ta ki; 1980'li yılların başından itibaren benim iyi niyetli ve saf kardeşlerime "başörtüsü" diye yutturulana dek. Tıpkı"fes" gibi örf ve adetlerimizden olmayıp tamamıyle "ihraç ürünü" olan "türban" bir siyasal simgedir. Batı'lıların dinimize kuşku ile bakmasına ve kendi insanımızın bir birinden uzaklaşmasında epey katkıda bulunmuştur. Ne kadar övünse azdır!

Mahallelerin"homojen" olup olmadığına bakmaksızın ve siyasilerin kendi çıkarları için bir birimizi üzmeden, kırmadan gelin onların bu oyununa gelmeyelim. Bir çeki odun, bir poşet kumanya uğruna geleceğimize ipotek koydurmayalım. Mahalleliyi ve mahallemizi siyasilerin kapsamı alanından uzak tutalım...

 
Toplam blog
: 156
: 5679
Kayıt tarihi
: 05.11.06
 
 

Söz konusu Atatürk ve Laik Cumhuriyet ise; asla tarafsız olamam! Ben; İş ve özel hayatımda Cumhur..