Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Sen de sorarak sevişenlerden misin?

Sen de sorarak sevişenlerden misin?
 

Sevişirken soru sorabilmek, gerçek ve uyumlu bir çift olmanın, vazgeçilmezlerindendir bence.


Evet, evet... Sana soruyorum; güzel arkadaşım... Sen de sorarak sevişenlerden misin? Sevişirken soru somayı bilir misin? Buna cesaret edebilir misin? Kendi zevklerini, komplekslerini, korkularını bi yana atıp, sevişirken sadece sevdiğine odaklanabilir misin?

Sen söylemedikçe, seni bilemem ama... Ben, sevişirken, soru da sorarım, espiri de yaparım. " Neden? " dersen, çünkü seks yapmak ya da sevişmek, Allah'ın emri olan, robotik bir faliyet değil ki. Herşeyden, herkesten önce insanız; insan... İnsanım ben... İnsansın sen... Çünkü insanız biz... Sevişmek, yerine getirmek zorunda olduğumuz askeri bir görev değil... Bunu böyle bil...

Sevişmek, en az kendin kadar, karşındakine de zevk aldırabilmek... Sevişmek, aynı yere bile olsa, her dokunduğunda, sevdiğine hafiften bir ürperti, çokça haz, biraz heyecan, bolca adrenalin verebilmek...

Sevişmek, soru sorabilmek... Sevişmek, göz göze gelebilmek... Sevişmek, bedenin rahatlayıp, orgazm olduktan sonra, sırtını dönmeden sevgiline, sımsıkı sarılarak ruh ikizine; keyif ve huzur denizinde yüzerken bedenleriniz; sakince uyuyabilmektir bence. 

Bazen de, huzur içinde uyuyan can sevgiliyi, en tatlı uykusundan hınzırca, yaramaz bir çocuk gibi uyandırıp, usul usul okşamak, bazen, en hunhar biçimde silkelemek ve sarsmak; bazen ruhunu, bazen bedenini; sevgilinin, sevdiğinin... Ve abanabilmek bedenine sabahlara kadar... Üzerine üzerine abanabilmek; abanabildiğin kadar hem de...

Bazen... Ruhunu ruhuna saklamaktır belki de; hakkıyla sevişebilmek, sevmenin, sevişmenin hakkını verebilmek... Bilmem ki, sen ne dersin bu işe?

Ama bence en önemlisi soru sorabilmektir. Korkmadan ve çekinmeden... Mesela:

- Nasıl? Böyle iyi mi?

- Nasıl öpmemi istersin seni?

- Şu güzeller güzeli boynuna, bir saat izi çıkarsam!... Hem de kocaman ve yusyuvarlak!.. Sabaha kadar döver misin beni!...

- Bak! Bak! Bak! Omzuna kelebek konmuş!...

- O kelebek değil salak! Ben...

- Biliyorum işte!... Sen!... Omzuna sen konmuş!... Fena mı?

- Yaa-aaa!... Makara mı yapıyosun benle!... Ben o; şekercim; ben... Etimdeki, tenimdeki koskoca, siyahla kahverengi arası et beni o... Aynen senin gözlerinin rengi gibi!... Karıştırma şimdi ben'leri!...

- Kıııız!... Konuşmaktan sevişmeyi unuttuk yine haaaa! Yoksa sen... Yoruldun da... Yine ayakta mı uyutuyorsun beni!... Seni gidi zilli; seniii!

- Ama aşk olsun!

- Aç koynunu kuş konsun!... Ya da, ben konayım, ben saklanayım, o güzel, o yayla gibi koynuna; dağlar kadar yüce gönlüne... Bir beni değil, tüm evreni içine alabilecek o koca, koskoca yüreğine... Olma mı? Güzelim benim!...

Nasııııl? Soru sormak, yarıyor muymuş bari bir işe!

İster soru sor, ister güzel sözler fısılda kulağına, her dokunuşunla, ulaşmaya çalış; sevdiğinin yüreğine; ruhunun en derin yerlerine...

Ama ne olursa olsun; sormayı unutma; n'ooolur!... Hiçbir şey soramadıysan, bugüne kadar; ilk soruyu, hadi, bugün sor bari!... Çünkü sordukça, açılır yürekler... Çünkü ancak, sorarak ezberleyebilir  sevenlerin ruhları... Soru sorabiliyorsan... Hala bir umut var demektir. Susmuşsan; hem de bir tek soru bile sormadan, soramadan... Kara haber yakındır; ha bugün, ha yarın... Haberin olsun. Ve Sana, büyük geçmiş olsun canım!...

Mutlu olmak istiyorsan, soru sor. Sor ki, bilmediğin bir şey kalmasın. Sor ki, yüreğin aydınlansın...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..