Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Sen ne yazarmışsın be abi!

Sen ne yazarmışsın be abi!
 

Buraya kadar mı…
Blog akıntıya kürek çekmek gibi bir duyguya kapılmama neden oldu şu son dönemde. Boşuna değil elim klavyeye istemeyerek uzanıyor. Yazacak onca konu var ama doğrusu okunma oranları, gazete haberlerine yapılan yorumlardaki sığlık, bırakın sadece gazete haberlerini “köşe yazarı” olarak kaleminden kan damlayanları gördükçe içim daralıyor.

İnsan kendine özgü bakış açısı geliştirememişse genel ortalamanın içerisinde nötrleşir kuşkusuz. Çağımız bilgi çağı , sanal alemde her şey bir tık kadar yakınımızda fakat at gözlüğü takıp ortalamaya sığınınca bi bakıma kendini daha iyi hissediyor sayın yorumcu. Ve hey hat, gündüz insan ama rumuzu kotarıp yorumları yazmaya başlayınca kurt adam oluyor; yazının içeriği pek önemli değil kusuyor öfkesini… Bedava terapi yapıp kurtuluyor!

Okuyucu, yorumcu kurt adamlığını bir yere kadar anlayabilirim ancak köşe-yazar takımı “ Seyretme, etme, gitme, yeme, i.eme!” demiyor mu yirmi birinci yüzyılda, onların adına ben çağımdan utanıyorum. Ve ilkelliğine Atatürk üzerinden devam etmiyor mu pes diyorum artık. Sen ne yazarmışsın be abi demeli!

Memlekette yobaz sadece fesli, sarıklı, şalvarlı değil artık; yobazın “çağdaş” görünümlü olanı daha tehlikeli. Tıpkı “insan görünümlü kene” de olduğu gibi …

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=112776

Çağdaş görünümlü yobaz gazete köşelerini kapmış, kalemi elinde sanırsın iki tarafı kesen kılıç sallıyor; kimi yaralar, keser umurunda değil.Atatürkçü sözde ama Atatürk aydınlanmasından bi haber. Bağımsızlık, özgür düşünce lugatında geçmiyor, vazgeçtim dip not olarak bile yer yok kendi gibi düşünmeyene kitabında!

Yobazın her türlüsü çağdaş görünümlüsü de tehlikelidir, sığlığını saklamak için daha keskin düşünceler ileri sürüp arkasına saklanır.Kitleleri etkiler, yönlendirir; tarih böyleleri ile doludur. Aslında karanlık bekçileridir bu modern görünümlü yobazlar. Her tür farklı düşünceye cepheden karşı çıkarlar. Ezberleri kendi dar ufukları ile sınırlı olduğundan egolarını şişirmek için sanal aynalarda kendilerinin yarattığı ekoyu dinlemekten büyük haz alırlar.

Ve vasat yani ortalama iktidar zamanlarında keskin söylemlerinden ötürü daha bir rağbet görürler. Bu rağbete ortalamanın genel bir desteği de eklenince günümüzün Enver paşası olmalarının önünde engel yoktur. Varsın okuyucuyu Sarıkamış’ın ayazında telef etsinler ne gam, egolar şişiyor gerisi “kimliğimi yitirdim hükümsüzdür” ilanı kadar etkisizdir sekiz sütunluk gazetede…

Blog diye başladık değil mi yazıya. Nereden nereye iki tane kıytırık yazının reyting silip götürdüğü bu mahallede sadece yazmak nereye kadar anlaşılmadıktan sonra.

Zemali soyununca tavan yapan tıklar, hamaset yapan yobazlıkta da yol alabiliyor biraz ve bu, bu elimi kolumu bağlıyor. Prangalanmış kürek mahkumu kesiliyor kalem; susuyor haksızlığa, susarak isyan ediyor işten atılan gazeteciler, işçiler krizin suçlusu gibi, edepsizliğin tavan yaptığı ; yobazlığın kol gezdiği zamanlardan geçiyor malum zaman.

Buraya kadar değil elbet; insanın rakımı yükselsin zirvelere kar yağmadan önce, sözcükler söylemler akla tecavüz etmesin yeter ki; klavyeler ilelebet şarkılarını söyler alkışları özleyerek bir gün hasret bitsin, biter diye…

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..