Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sen sen gibi ol

Sen sen gibi ol
 

Sen berrak bir "su ol"; su ol da, ister dere ol, ister okyanus...

İçin dışın gibi olsun; temiz ve duru, şefaf ama derin. Suyun berak olsun ve de serin.

“Sen, sen gibi ol”. Bırak yıkanmak isteyen herkez gelsin, senin kıyılarına. Arınmak isteyen,bıraksın kendini bu suya.

İçmek isteyen içsin ve doysun kana kana sana.

Kıyılarda oynamak isteyen de, oralarda kalsın. Bırak dileyen senden dilediği kadarını alsın.

"Kıyılardayken bakılınca, yoktur bir dereyle okyanusun farkı” deme onlara... bırak engine varmayı dileyen, zaten buna layık olandır, istemeyen de kıyılardan tad alsın, onlar da orada kalsın...

Sen "deniz feneri ol" ; fırtına da olduğu kadar, güneşli ve durgun havalarda da orada ol.

Güven veren, şartlara bağlı olmaksızın bekleyen ol: Sadık ol. Fırtınalı ve karanlık gecelerin dostu ol.

Sen karagün dostu ol da, bırak iyi günlerde de seni bilen dileyen sana ulaşsın.

Ancak, sen dileyene de, dilemeyen de ışık ol, aydınlatmayı sürdür.Koşulsuzca paylaş ışığını, veren el ol.

Şartsız ve beklentin olmaksızın yap görev bildiğini. “Sen, sen gibi Ol” da bırak İhtiyacı olan, dileyen dilediği zaman erişsin sana. İstemeyen ise, süzülüp gitsin...

Sen "gül ol" ; kokunu saç dört bir yana. kimin alacağını hesap etmeden yay rahiyanı. Kime ulaşır diye endişe etme.

Sen aşkı taşı kalplere. Renklerinde ki, büyüyü ser gözler önüne. Dokunuşunda ki, o pürüssüz temasla hazı öğret, sana dokunan tenlere. Arzuyu anlat onlara. Mest olmayı tatsınlar seninle... Sen hesapsızca göster sendekini. Çünkü sen Gül’sün.
"Sen, sen gibi Ol”. Sen gibi kal olduğun yerde, kendi bahçende...

Kaygılanma, sana daha yakın olmayı dileyen, daha yakından koklamak isteyen yanaşır, sana dokunmak isteyen dikenlerine rağmen uzanır...

Sen "Güneş ol" ; kışın da ışığını yayamaya devam et. Isıtamasan da bedenleri, ruhlara yay sıcağını. Umut ol kuşat.

Birden parlayıp da ardından göz açıp kapayana dek sönen bir kıvılcım olma sen. Sen doğarken ısısız,terk edilmiş ve yanlızlık kokan vadilerden de geç, en tercih edilen, o sulak topraklarada ulaş.Ve eşit şekilde aydınlat.

Senden beklenmesede, talep dilmese de her sabah doğ, yeni güne ve yeniden kaygısızca.

Karanlıklara kaçmak isteyenler senin umudunu kıramasın. Sen parlarken dahi, asık olan yüzler, senin amacını kaybetmene neden olmasın. Pencerelerden içerilere kaçanlar, seni yıldırmasın.

Sen Güneş ol ve doğ her sabah, yeniden kayıtsız şartısz, koşulsuz ve beklentisizce...

Isıt, bereket ol, yaşam ol. En ufak karanlık köşe kalmayıncaya değin sal ışığını Dünya’ya.

“Sen, sen gibi ol".Bil ki, zaten ancak ışığı arayan ve onu kendi özünde de görüp tanımış olan yüzünü Güneş' e dönebilir.

Ve unutma belki şimdi yada hemen olmasa da bir gün. İşte sen "gelecekte ki bir gün" için dahi olsa; orada hazır ol.

Bunun için orada kal...

Sen "Kutup yıldızı ol" ; günler geçse de, mevsimler dönse de; sen yolundan dönme. Kararlı ve sabit bir rehber ol.

O Yol’ da olan, yolunu arayan seni uzakta da olsa, gelip bulacaktır inan. Kutup Yıldızı hep aynı yerdedir değil mi?

Arayanın başını göğe kaldırması yeterlidir. Sen hep aynı yerde ol ki, zamanı geldiğinde, seni arayan nerede bulacağını bilsin. “Sen sen gibi ol”, bırak sana ulaşmak isteyen başını kaldırıp bakması gereken yeri kendi bulsun.

Zamanını kendi belirlesin. Seninse sadece; değişmezlerin ve dönüşmezlerin olsun.
Sen hep doğru yönde ol ki, hep de doğru yolu gösterebil. Ve seni bulmak isteyenler sana yöneldiğinde erişebilsin...

Sen "Kar tanesi ol";karakış da tüm çirkinlikleri kapat, çocuklara neşe ol. Pürüzlere ve çıkıntılara örtü ol.

Sade ol, ama basit değil. Temiz ol ve kıristal gibi kal. Üzerine değen hiç bir şeyin, seni değiştirmeyeceğini, lekeleyemeceğini ve kirletemeyeceğini içtenlkikle bil. Özünü bozamayacağından emin ol.

Yalın ol, sıradan görün, ama bakmasını bilen için özel olacağını da bil.

Her bir zerren birbirinden parlak ve değişken iken, dışarıdan alelade bir bakışla seni süzene göre; sıradan renksiz ufak bir zerre ol. “Sen, sen gibi ol” Sen "kar beyazı" olarak kalda, bırak “beyaz bir renk değil” desinler...

Sen "buse ol" ; ya bir bebeğe dokun minik bir buse ol, masum, küçük ve sıcak..
Yada bir bebeğin dudaklarından ak ve git bir annenin tenine ulaş. Islak, hesapsız ve yaşam fışkıran bir dokunuşla ol da taşır kalpleri. İhtiyaç kalmasın bir diğerine. İstenmesin sonrasında başka bir dokunuş daha...

Yada bir "aşk busesi ol" ; yak dokunduğun her zerreyi. Tüm kuytu köşelere yaz sadece senin adını. Acıt dokunuşunla. Haz ve ıstırabı beraberce tatır buna hazır olanlara. Hayaller de ki ol sen, o en fazla arzulanan. Tenler de ki ateş ol sen,
yakması içinyalvarılan...

Yada bir "veda busesi ol" sen iyisi mi; düş kor alevler gibi avuç içlerine. Bir yolculuk öncesinde mesela, bir ayrılık akşamına misafir ol. O son satırların, son kelimesi sen ol . Sen son bir dokunuş ol ve uzan sevgiline. Bırak ilkler başkalarının olsun, sen son ol... Son ol bir an da sonsuza kadar haps olmak bahasına. Böylelikle bir ömürboyu hatırlanacak olan da sen ol hatıralarda. Sen son ol elvadalar da da olsa.

"Ne olursa sen sen gibi ol ve öyle kal"

Sevgi ve ışıkla,
Ayna

06/05/06

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..