Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '11

 
Kategori
Kitap
 

Serenad

Serenad
 

Tarihi bilgilerimiz ne kadar sağlıklı olursa içinde bulunduğumuz çağı o kadar doğru çözümleyebiliriz


Buram buram Antalya sıcağında, yazı yazmak da, kitap okumak da; diğer aktivitelere olduğu gibi insanın "yapsam mı acaba" diye adeta bütün hücreleri uyuşmuş bir şekilde, uzaktan baktığı uğraşılardan...Ancak yaşamı devam ettirmek için,çok gerekli olanları yapabiliyor insan, en azından kendi adıma böyle... Serenad'ı bitirdikten sonra henüz yeni bir kitaba başlayamadım ama etkisi hala sürüyor...

Zülfü Livanelli'nin diğer kitapları gibi, bu eseri de, yeni ufuklar açıyor, tarihi konular da dahil olmak üzere, bilgi dağarcığımıza yenilerini ekliyor... Öncelikle önyargılarla birbirine bakan insanların, toplumların ne denli yanlışlara düştüklerini, aslolanın"insan" olduğu gerçeğini tarihten örneklerle görebiliyoruz. Yahudi ile Siyonizmi, Kürt'le, Kürdistan'ı aynı kefeye koymamak gerektiğini ,roman kahramanları bir kez daha hatırlatıyor okuyucuya.

Öğrendiklerim içinde en çok ilgimi çeken , İkinci Dünya Savaşı sırasında, "Mavi Alay" diye bilinen, Kırım Türkleri'nden oluşan askerlerin ve onların yakınlarının başına gelen facia... Stalin döneminde, Kırım Türkleri, sınırlarına dayanan Hitler'in ordusuna karşı ,Rus askerleri ile savaşıyor. Savaş esnasında Almanlar , bu alayı kendi taraflarına çekmeye ikna ediyor.Bir süre sonra Almanlar yenilgiye uğrayıp çekiliyorlar. Ruslar da doğal olarak yakaladıkları "Mavi Alay" asker ve yakınlarını kurşuna diziyorlar.Kalan askerler ve yakınları kaçıyorlar,İtalya'da ,İngitere'de kamplarda kalıyorlar fakat bir müddet sonra trene bindirilip Rusya'ya iade etmek üzere gönderiliyorlar. İçindekilerin kaçmamaları için kompartımanların üzerine tahtalar çakıyorlar. Tren Türkiye topraklarından geçerken, içindekiler bir ümitle serbest bırakılmalarını, ya da Filistin'e gönderilmelerini bekliyorlar. Kitapta belirtilmiyor ama o tarihte, İnönü hükümeti var iktidarda. Artık bilemiyoruz ,İnönü'nün ne kadar bu durumda etkili olduğunu ya da, ne kadar böyle bir karara zorunlu olduğunu .O günün uluslararası ilişkileri, gizli anlaşmalar neleri gerektiriyordu, işin o kısmını tarihçiler biliyordur mutlaka... İzin çıkmıyor, tren Rusya'ya doğru yol alıyor. Kızılçakçak diye bilinen Rus sınırına yakın bir göle gelindiğinde, çoğu asker ve yakını , kendini sulara bırakıyor, kalanlar da Rusya'ya ya gelir gelmez kurşuna diziliyorlar...Bu hazin öykü gibi niceleri var kitapta. Tarih boyu, İktidarda bulunan veya Dünya siyasetine yön veren bir avuç insanın kişisel hırsları ve Hitler gibi hastalıklı beyinleri yüzünden, şu veya bu millete,ırka ait olarak doğmaktan başka suçu olmayan bir sürü insan ziyan olup gitmiş, çoğu çocuk veya genç...

Yazar, bir kadının yaşantısını,kadına özgü ruh halini, kadının özel hallerini başarıyla yansıtmış.Gözlem yeteneğinin önemi tartışılmaz bir romanda.Fakat bunu, romanın kahramanı ve anlatıcısı olan Maya'da, nasıl bu denli başarıyla gerçekleştirmiş yazar, şaşırmamak elde değil...Maya, Türkiye gibi, önyargıların,erkek egemenliğinin ; içinde bulunduğumuz çağda bile hükmünü sürdürmekte olduğu bir ülkede, bir kadının kendini kanıtlayabileceğini,ayakları üzerinde durmak değil , koşabileceğini kanıtlıyor. Maya gibi gerçek örnekleri okuyor ve duyuyoruz az da olsa...

Bir de bir çay seven olarak , ilgimi çeken bir çay demleme usûlünü aktarmak istiyorum.Bizler genelde, su kaynayınca demleme yaparız , ben çayı demlikte yıkadıktan sonra oturturum demliği, su koymak için olan çaydanlığın alt kısmına. Suyun kaynama noktasına geldiği ama henüz kaynamadığı bir anda çayı demliyor roman kahramanı . Babaanne veya anneannesinden öğrendiği şekilde...(Bazı ayrıntılarda hata olabilir,kızım kitabı okumak için götürmüş, şu anda yanımda yok , bakamıyorum; kitabı okuyanlar ve okuyacak olanlar için...)

Sadece, krematoryum denilen ölülerin yakıldığı yerin anlatıldığı bölüm biraz itici geldi aynı zamanda "nasıl böyle bir karar verebilir insan" diye düşündürdü beni bir hayli. Belki de inançlarıma çok aykırı bir uygulama olduğu içindir bilemiyorum.Yine de, bir kültürü tanımış olmaktan da, bir kazanç elde ettiğimi düşünüyorum.

Mutlaka okuyun,çok seveceksiniz, verdiğiniz parayı da çok hak ediyor...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..