Seslerin ve Renklerin Ülkesi: Brezilya

Doğayla barışık, yerinde öğrenen, dünyaya entegre ve kendine güvenen bireyler yetiştirmeyi hedefleyen Doğa Koleji’nin öğrencileri, CERN, Nepal & Hindistan ve Kenya’dan sonra şimdi de Amazonlar’ı keşfe çıktılar.
Doğa Koleji’nin genç kâşifleri bu seyahatte, on binlerce yıl öncesinin yaşam biçimiyle hayatını sürdüren kabilelerle tanıştılar, dünyanın en büyük nehrini gördüler, dünyanın akciğerleri sayılan Amazon ormanlarını inceleme fırsatı buldular. Bu heyecan dolu kültür ve doğal yaşam gezisine katılan genç kâşifler, yükselen trendiyle Latin Amerika’nın en büyük ekonomilerinden biri haline gelen Brezilya’yı da daha yakından tanıdılar.

14 saat süren uçuşumuzdan sonra 22 Şubat Saopaulo Marriot Oteldeyiz. Saatleri 4 saat geri alıyoruz. Hava sıcak Şubat ayı ve karlı bir ülkeden sıcaklığın 36 derece olduğu bir ülkeye geçiş.

Gece saat 22.00 otele giriyoruz sabah kahvaltımızı yapıyor Manus'a geciyoruz 4 saatlik yolculuktan sonra ucagin camlarinin islandigini fark ediyorum yagmur yağıyor yağmurluklari cikariyoruz valizlerden saatleri 2 saat daha geri aliyoruz ve yolculuk basliyor.

Rionegro nehrindeyiz otelde ögle yemegimizi yiyoruz :(( lezzet yok bizim agiz tadimiz degil makarnalar guzel görünüyor herkes makakrnaya yükleniyor.

Sinekler vücudumuza değmeye başladı artik. Sinek blekligi sart fisfislar ise yaramaz hava sicak nem var. Sinek bilekliklerimi çıkartıp takıyorum hemen. Tekneyle nehri geciyoruz. Teknenin burnunda oturup nehrin metal görüntüsü üzerinde akip gidiyoruz.

Suyun dibi gorunmuyor koyu kahverengi bir renk. Biraz ürkütücü gözüküyor.

Nehrin etrafi orman agaclarin kokleri. Zayif ama yesilin her tonunu gorebilirsiniz

Sabirla bekliyoruz 2 saat suruyor yolumuz.

Ariau Tower .... Otelimiz

Müthiş bir otel, nehrin ustune kurulmus, ahsap bir yapı. Yıllarca her bir parça eklenmişte yapılmış gibi. Odalara iskele seklinde kurulmus ahşap köprülerden yuruyerek geciyoruz.

Her odanın kapisı farkli bir resiml genellikle Amazonlarda yaşayan hayvanlar ve bitkilerden esinlenilmiş.

Otel nehrin üstüne kurulu demiştim nehrin içinde Timsah ve Pirana yaşadığını öğrenince tek kisi kalmaya korkup 2 kisi bir odaya geciyoruz. Yerlesip yemekten sonra kanolarla gecenin karanliginda timsah avina cikiyoruz. Yerel rehber uzun bir arayistan sonra birden o karanlik nehre atliyor ve 90 cm boyunda yavru bir timsah yakalıyor ve bize timsah hakkında genel bilgiler verdikten sonra geri bırakıyor.

Odalarımıza geri dönüyoruz ve nereye geldiğimizin o an farkına varıyoruz. Gecenin ürkütücü karanlığı ve farklı hayvanların sesleriyle uykuya dalıyoruz.

Kuşları Görmeye Gidiyoruz

Sabah 5.5 Bubin Gölundeyiz farklı kus türlerini gormek icin, birara rehberimiz yukarı bakmamızı söylüyor agacin tepesinde tembel maymunla karsilasiyoruz aşağı inmeye çalışıyor eğer inmesini beklersek sanırım akşamı bulabilir o kadar tembel..

Seslerini bilmedigimiz hayvan sesleri ile golun derin sessizliginde ilerliyoruz herkes merak icinde fotograf makinalari surekli calisiyor bu doga harikasini yakalamak icin. Muhteşem görüntüler yakalıyoruz.

Rionegro nehrinin en derin bolumundeyiz kıyıya yaklaşıyoruz Köye uğruyoruz yerli halkla konuşuyor yaşantılarını öğrenmeye çalışıyoruz. Suları olduğu için kendi sebzelerini ve meyvelerini yetiştirebiliyorlar. Manyok en fazla gecim kaynağı, bir çeşit ceviz tattırılıyor. Adı Brezilya cevizi cok lezzetli ama kirmak cok zor. El sanatı ile uğraşıyorlar renkli takılar, mutfak ürünleri yapıyorlar. Rengarenk evleri ozel boyanmis, halkı neşeli, halinden memnun ve mutlular.

Kavucuk agacini goruyoruz kavucuktan ayakkabi, tabak gibi urunler uretmisler. Futbol sevgilerinin nerden geldiği belli oluyor. Bulunan her bahçede bir kale var.

Dönüş yolculuğunda birden bire bardaktan boşalırcasına yağan yağmur altında buluyoruz kendimizi yağmurluk niye lazım ve ısrarla isteniyor belli oluyor. Sırılsıklam ıslanıyoruz. Önce Fotoğraf makinalarını korumaya alıyorum sonra kendimi.

Öğleden sonra ki programımızda bulunan Pirana avı ve Nehirde yüzmeyi yarına bırakıyor. Güzel yağmurda otelin keyfini çıkarıyoruz.maymunlarla birlikte kahve içiyor, tatlılarımızı yiyoruz. Bu arada otelde bir şey yiyip içerken dikkat etrafınızı maymunlar sarabilir yediğinizi elinizden alabilir ama korkmanıza gerek yok zararsızlar.

Ertesi sabah erkenden kalkıyor pirana avına çıkıyor pirana yerine kedibalığı yakalıyor ve bırakıyoruz. Beklenen an geliyor Amazon ormanlarının derinliklerinde yürüyüş, bengay, sıtma, difteri gibi ilaçların bitkilerini tanıdıktan sonra Rionegro Nehrinin plajına gidiyoruz. Yolda bu ürkütücü nehre nasıl gireceğimi düşünüyorum henüz parmağımın ucunu değdirmediği suda nasıl yüzeceğim.

Bu arada Nehrin renginin ağaçların ve bitkilerin köklerinin suyun içinde olması nehrin bu kahverengi olmasını sağlıyor. Bunu öğrenince biraz daha rahatlıyorum. Plaja yaklaşıyoruz bembeyaz bir kum suyun rengi altında kum olduğu için kırmızıya dönük. Kanodan iinmek için suyu girmek zorundayız ayaklarımı değdiriyorum ve su inanılmaz sıcak ılık bir çaya girmiş gibiyim ve bütün arkadaşlara bakıyorum herkese nehirde ve aklımdan geçiriyorum bir daha bu şansı nasıl yakalarım Amazonlara gittim ama Amazon Nehrine girmeden geldim dememek için hemen karar verip giriyorum. Müthiş bir duygu. Birden yine hiç farkında olmadan yağmur yağmaya başlıyor bu sefer teleşlanmıyorum zaten sudayız ve keyfini çıkarıyoruz. Amazon yağmuru yağıyor ve nehirde yüzüyorsunuz muhteşem. Yağmur hızlanıyor nehirde dalga başlıyor rehberimiz çıkmamızı istiyor.

Kanomuz su alıyor plajda 2 saat mahsur kalıyoruz otelden yeni kanolar geliyor ve dalga olduğu için bizi otele 3 kano 3 gurup halinde götürüyorlar. Bu gece son gecemiz maceralı bir günü geride bırakıp ertesi gün Manaus da buluyoruz kendimizi;

Karmaşık yapısı, daha once görmediğim büyüklükte Balık ve Muz pazarı, ilginç tipte pazarcılar, Paris mimarisinden esinlenerek yapılmış opera binası ve garsonların durmaksızın getirdiği lezzetli etleri yediğimiz restoran

Ve Rio.. 4 saatlik uçak yolculuğundan sonra saat 21.00 da otele geliyoruz. Rio sahilinde tüm gurup gece yürüşüne çıkıyoruz ama umduğumuzu bulamıyoruz Rio karnavalı yeni bittiği için her yer sessiz ve cansız.

Ertesi sabah okyanusta yüzmenin heycanıyla uyuyorum sabahın 06.00 sında buz gibi suyla ayılıyorum. Müthiş bir manzara,upuzun bir sahil, şehirin her yerinden görünen İsa heykeli heycan veriyor. Şehri keşfetmek için yola koyuluyoruz. Tramvayla çıktığımız Corcavado Tepesi'nden okyanus ve dağların arasına kurulmuş şehiri izliyoruz. Görkemli İsa heykelinin altında saatlerce fotoğraf çekiyoruz. Rehberimiz karşıda bulunan yüksek bir tepeyi gösteriyor ve birazdan oraya gideceğimizi söylüyor.

Sugor Loaf..

Ardından Copacapana önünden şehirin merkezine bir yol buluyoruz o meşhur terliklerden ve enerjisi yüksek taşlardan alıyorum. Uçağa binmeye 2 saatimiz kaldı rehbere soruyorum burda kaç türk yaşıyor; toplamda 14 diyor biri ben diğeri patronum.

Brezilya tarihinde hiç savaş görmemiş bir ülke.

Rahat ve ferah içinde yaşıyorlar. Çalışmayı değil rahat yaşamayı seviyorlar.

Amerika siyaseti ile aynı şekilde yönetiliyor.

Ülkeye vize sadece Amerikan vatandaşlarına var. 11 Eylül'de Amerika tüm ülkelere vize koyunca Brezilya karar alıyor ve Amerikan halkına vize koyuyor.

Petrol üretimi var ama ülkede ki tüm arabalar etonol ile çalışıyor.

Dışardan ihracata izin verilmiyor gelip yerinde üretim yapılması ve istihdam sağlanması isteniyor.

Kavuçuk üretimi ile uzun yıllar gelir sağlanmış fakat “sentetik kauvuçuk” üretimi başlayınca önemini yitirmiş.

Sarıhumma aşısı olmanızda fayda var ama Afrika kadar tehlikeli değil.

Amazon Yolculuğuna Çıkarken Yanınıza Almanız Gerekenler

• Yağmurluk (Uzun)

• Şapka

• Su Geçirmeyen Trekking Ayakkabısı (Boğazlı)