Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sevgilerimi Yolluyorum

Sevgilerimi Yolluyorum
 

Sevgilerimi yolluyorum size

Eskiden sevgililer, dostlar birbirlerine mektup yollarlar, içine sevgi sözcükleri yazarlar, selam gönderirlerdi. Hele uzaklara giden, gurbete gönderilen sevgilerin mektupları hasretle beklenir, tekrar tekrar okunup koyunda saklanılırdı. Şu mani o duyguyu, özlemi dile getiriyor: “Mektup yazdım acele/ Al eline hecele/ Mektup benim vekilimdir/ Koy koynuna gecele”...Mektup bir türlü gelmek bilmeyince, “Kara tren gelmez m’ola/ Düdüğünü çalmaz m’ola/ Gurbet ele yâr yolladım/ Mektubunu yazmaz m’ola” diye dert yanılırdı.

Göndermek, yollamak hakkında birkaç örnek verelim.

Ahmet Arif bir şiirinde, “Görüşmecim yeşil soğan göndermiş/ Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” diyerek belirtiyor sevincini, bahar özlemini.

Bir türküde sevgili, ” Duvara mıh çakarım/ Sen sallan ben bakarım/ Mendilin kirlendikçe/ Sen gönder ben yıkarım” diye haber yoluyor sevdiğine.

Başka bir türküde soru soruluyor:” Kızılcıklar oldu mu/ Selelere doldu mu/ Gönderdiğim çoraplar/ Ayağına oldu mu?” Bir şarkıda da, “Sallasana sallasana mendilini/ Akşam oldu/ Göndersene sevdiğimi” deniliyor.

Bir adam alacağını bir türlü alamamış, borçluyu insafa getirmek için mektup yazmış, zarfın içine de karısıyla çocuklarının eski püskü giysilerle çekilmiş fotoğrafını koymuş, altına “Borcumu bunun için istiyorum” yazmış. Bir süre sonra borçludan bir mektup gelmiş. Zarfın içinde şık giyimli güzel bir kadının fotoğrafı varmış, altında da şöyle bir yazı varmış: “Ben de

Bunun için ödeyemiyorum.”

İki kişi kavga etmişler. Kavgacılardan biri çekmiş evine gelmiş. Öbürü hıncını alamayıp kapıyı çalmış, açan olmamış. Bir kartona kocaman harflerle “eşek” yazıp kapıya iliştirmiş. Bir süre sonra kendisine mektup gelmiş o kişiden. İçinde şöyle bir yazı varmış: “Sevgili dostum, geçenlerde beni aramış bulamamışsın. Kapıdaki kartvizitinden gelenin sen olduğunu anladım.” Allah bizi böyle mektuplardan korusun.

Fatih Sultan Mehmet, kendisine yılanlı çıyanlı bir mektup yollayan Uzun Hasan’a, içinde mücevher olan bir mektupla karşılık vermiş. Niye böyle yaptığını soranlara şöyle demiş:” Herkes, kendisinde olanı gönderir.”

Siz de sevgilinize, dostunuza gönlünüzden kopardığınız sevgi çiçeklerinden yollayın. Hiçbir çiçek, hiçbir hediye bu kadar güzel olamaz çünkü. Sevgilinize en son ne zaman mektup yolladınız, bir düşünün bakalım. Yoksa hiç yollamadınız da telefon mesajlarını yeterli mi gördünüz? Çok yazık! Hemen şimdi güzel bir resim yapın, kâğıda ellerinizi çizin, böylece mektubunuzu tutan ellerine elleriniz değmiş olur. Sigara içiyorsanız, mektubun bir ucunu onunla yakın da ne kadar yanıp tutuştuğunuzu gösterin sevgilinize. İçinizden geldiği gibi bir şeyler yazın, şiir, kartpostal ekleyin, sevgilinize yollayın. Postacı kapıyı çalınca sevgiliniz heyecanla postacıya baksın, dudak bükerek, içinde ne var acaba, kim göndermiş diye zarfı yırtarcasına açsın, tatlı bir gülümseyişle mektubunuzu bir çırpıda okusun.

Arada sırada sevgilinize böyle sürprizler yapın. Hadi üşenmeyin Okur- yazar olduğunuzu kanıtlayın. Mektubunuzun altına, “Kestane kebap/ Acele cevap/ sen de mektup yaz/ İşle sevap” ya da “Sepet sepet yumurta/ Sakın beni unutma/ Unutursan küserim/ Mektubumu keserim” yazabilirsiniz. “Mektubumu keserim” yerine “Kavun karpuz keserim” yazarsanız sevgiliniz ister istemez güler. Unutmayın ki, sevgililer gülmeyi, güldürülmeyi severler. Bu davranışınızı çocukça bulur diye çekinmeyin, arada sırada içinizdeki çocuğu konuşturmayı, gül bahçesinde dolaştırmayı ihmal etmeyin.

Al eline kalemi/ Yaz içinden geleni/ Kimse ayıplayamaz/ Yâri candan seveni.

Erhan Tığlı

erhantigli@mynet.com

 
Toplam blog
: 776
: 600
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli gazete ve dergilerde çıkmaktadır. 20 kita..