Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sevgili Taka/ İki şiş, bir yumak!

Sevgili Taka/ İki şiş, bir yumak!
 

komik.net


Kışın geldiğini elbette soğuk havadan anlayabiliriz.

Tezgahta kendini gösteren balıklar ile yeşil yeşil sıralanan mandalinalar geldiğinde anlıyorsunuz kış geldiğini…

Ama bu yıl balıklar pahalı be! Niye böyle oldu?

Köşe başlarında dönüldüğünde sizi karşılayan kestane kokusuna ne demeli?

****

Hükümet ile Sendikalar açıklama yapmış.

Düdüklü tencere de yemek pişireceğiz, dışar da yemek yemeyeceğiz, planlı bütçe uygulayacağız falan filan.

Krizde etkilenmemenin yolları ve önlemlerini yine vatandaşa yüklediler.

Pes, pes!!!!!!!!

****


Bu yıl elma bol köyde. dedim ki, bu yıl elma sirkesini biz yapalım. “Tamam dedi annem. Ve gerçekten sirke yapmış. Konuşuyoruz ev kalabalık. Anneme sordum nasıl yaptın diye… İşte şunu şunu kattım. Haşladım, süzdüm suyuna elma koydum, bir de nazarlanmasın diye “odun koru” attım içine diyince, ben koptum. Yani resmen köz atmış içine…

***

İki şiş bir çile ip! Dün gazeteleri okurken, hem insanı dinlendirirmiş, hem kan basıncını düşürürmüş. Bu günlerde bundan daha iyi ne olabilir ki? Korkmayın blog’da sormayacağım nasıl yaka kol kesileceğini… Bugün öğleyin gidip iki şiş bir çile ip alıp başıma kazak öreceğim.

Hangi renk revaçta?

***

Bu Ülke asla ve asla adam olmayacak. Nah şuraya yazıyorum derken masanın üzerini tükürükle yazmadım. Bir kitapçım vardı. Yarı fiyatına her türlü romanı, kitabı alıyordum. Hoş çocuktu ayriyeten. Tıpkı Mustafa Erdoğan gibi sakalı bilem vardı. Ha, ne diyordum. Geçenlerde gördüm ki, kapanmış. Yerine 3YTL’ye 5 YTL’ye çamaşırcı açılmış iyi mi? Tüh dedim gitti %50. Neyse ben de gider, diğer kitapçıdan alırım. Dün, hem yürüyüş hem kitap alma bahanesiyle çarşıya çıktım. O da nesi? O kitapçının yerinde de yeller esiyor. Hatta işçiler çalışıyordu. Bir başka seçenek daha var oraya bari gideyim. Gittim yani ne yalan söyleyeyim “Gülen kitaplarının” bol bol ifşa edilip satıldığı, bunu yanında ders, teknoloji ağırlıklı bir yer.

Hadi birkaç kitap, bir cd aldım. Kasaya ücretini ödeyip, kahve içmek için sevdiğim bir mekan var oraya kapağı attım. Bakalım kimler kimlerle geçecek. CD incelerken “Perakende satış fiyatı 5 YTL’dir” yazıyordu, alış fişine baktım “7 YTL” Kendimi kandırılmış, duygularımla istismar edilmiş, yolunmuş, çıplak bırakılmış, tütsülenmiş kaz gibi hissettim. Vallahi billahi. Kahveyi zar zor bitirip, ha bu arada arkadaşım olmaya çabalayan ama asla olamayan %500 yalancı, düzenbaz bir arkadaşımı bu kez zayıf çelimsiz bir kızla gezerken gördüm. Daha önce akrabalardan bir kızı kendine aşık ettirmiş, evlenmişlerdi. Her ne kadar foyasını bilsem de sesimi çıkaramıyordum. “Kendini 4 yıllık fakülte mezunu, sabancı şirketlerinde çalışmış, İlaç sektöründe görev almış, full aksesuarlı biri” olarak tanıtmıştı. Ne desem boştu, bana kimse inanmayacaktı, öyle gözleri boyanmıştı ki, “bir damla gerçek damlatsaydım”, beni boğazlayabilirler, “Kıskanç, çekemez yaftası” yapıştırırlardı. Susmuştum ve bunlar, 3-5 ay geçmeden kız hamileyken ayrıldılar. Gerçekler meydana çıkmış, kız babasının evine dönmüştü. İşte o it, bugün bir başka kurbanıyla geziyordu. Ben gülüyordum. Bir Clark Gable edasıyla gülerek kahve paramı ödeyip, Kitapçıya döndüm. (esasa dön yıldız)

Fiş ve cd tezgahın üstüne koyup “Bana 5 ytl’lik, cd 7 ytl’ye ödediniz. Bu nasıl bir satış politikasıdır?” diye, dik dik tezgahtarman’e sordum. O da, “hanımefendi bize geliş fiyatı önceden buydu, ama şimdi bu fiyata satıyoruz” diye, kendini ve yanlı işverenini haklı çıkarmaya çalıyordu. “Öylemi, o zaman sizin bu satış politikanızı etik bulmuyorum lütfen, mallarını geri alıp, paramı iade edin” “Gerekçeniz bu mu yani*” “Evet ya da hayır, istemiyorum sizden bir şey almayı, hakkımı kullanıyorum ve iade ediyorum hepsi bu” Tezgahtarboy işlemleri yaparken bir yandan da söylenmeye başlandı “Ama hanımefendi, sizde cd açmışsınız, ne malum kopyalayıp getirmediğiniz, bu bir suçtur hem” “LÜTFEN, BENİM HAKKIMA KARŞI, KARŞI SALDIRIYA GEÇMEYİNİZ” diyerek paramı alıp çıktım oh be!!!! (öz türkçe'mi dediniz o ney?)

***

Kitapçılar kapanırken; her şey 6 YTL giyim dükkanları ile mağazalar, arı kovanı gibiydi. Kahroluyorum be, kahroluyorum!!

***

Geçen yıl belden aşağı giyecek yoktu vitrinlerde.

Bu yıl da belden yukarı bişey yok ay!!

Bayılcam be!

Her yer salaş, her yer uzun hırka, tunik, cepli, cepsiz, düz, buruşuk.

Vur diyince öldürüyoruz yahu.

Moda'nında, giyiminde...

***

Sevgili Taka’m

Blog kategorisinde yemek sorduğum için kendimi affedemiyorum.

Nasıl olmuşta ben bu hatayı yapmıştım.

Keşke, bunu yapacağıma ona, buna sataşsaydım.

Ben bir mankafayım.

Hatta, 50, 100, 150, 200. bloğum şerefine bir yazı döşeyip kendimi cinderella olarak görseydim.

Yetmedi, hiç işim yokken istatistik yapıp, tık, tık kapsaydım.

Evet ben bir aptalım sevgili taka’m.

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..