Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '08

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Sevgililer gününüzü kutlarım

Sevgililer gününüzü kutlarım
 

KAİNATIN SEVGİLİLERE SUNDUĞU GÜL ..


BAHÇEMDEKİ ÇİÇEKLERİM HİÇ SOLMADI;

Zaman ve İnsan arasındaki ilişkilerde “an“ı yakalamak bir meziyet ise de, bazı zamanlar da bir başka etkileniyor insan. Nasıl ki bilhassa kadınlarımız periyodik olarak ayın evrelerinde ona göre hal değiştirebiliyorlarsa... Önümüzde 14.Şubat “Sevgililer günü”olarak belirlenmiş. Bunun mucidini ve tarihçesini başkalarına bırakayım. Başka bir pencereden bakmak istiyorum.

Sevgililer gününü belki tüm dünya bu yıl bir başka kutlayacak. Belki yiten sevgililerinin ardından, şehitliklere koşacaklar. Ben ise kalbime gömdüklerimi hiç tedirgin etmeyeceğim. Hatta ziyaret bile etmeyeceğim sadece anmak ve bir türkü söylemek gelecek içimden;”HİÇ AYRILMADIK SENİNLE”…Ve bir söz geçmişten kalan;

“<ı>KİM YAZDIYSA YALNIZ KALMANIN ADINI;AYRILIKTIR DİYE;

<ı>YALAN YAZMIŞTIR”..

Duygularımı böylece kendi akışına bırakacağım sessiz sedasız.Gözlerimi gökyüzüne çevireceğim, Adem –Alem ilişkisi içerisinde… Sevgililer gününden birkaç gün sonrasını düşünüyorum. Bu sabah neden gün geç ağardı diye düşünürken , güneşin tutulduğunu öğrendim Takvime bakıyorum; 9 şubat Cemre düşeceği yazıyor.Bu kelimeyi sözcüğü anlam olarak çok severim. Hatta bir bebeğim olursa adını koymak istemiştim.

“CEMRE” Kelime anlamı olarak kor halindeki ateş demek ama fonksiyonu müjdelemek oluyor.Dirilişi, hayatın nedenini, ve yaratanı düşündüren, üç kardeş .üç hal ki tek olandan seyreden bir vasıf..Cemre üç farklı halde düşer denir.Aslında düşen bir şey olmasa da doğayı etkiler.Bunları biliriz.halk arasında toprağa , suya, havaya düştü denir ya..

Bilimsel olarak yaklaşırsak zaman ve mekandan yola çıkarak, bir yıl içinde öyle anlar vardır ki bunları dikkate almak gerekir.Biraz mistik olayım dedim ;malum ya 14 şubat ama beni 19 şubat ilgilendiriyor.Çünkü doğa sanki sevgililer gününü tasdikliyor.Arada beş günlük bir ara var.Cemre 7 gün arayla peşpeşe düşermiş.Eh diyorum 7 sayısını bilirim .Dünyanın da 7 günde yaratıldığı yazar kutsal kitaplarda.Bilim Tarihi ne ilgi duyanlar bilir.Tüm din adamları eskiden aynı zamanda iyi bir tıp , astronomi fizik vb gibi bilimlerde de otoriteydiler.Tutup bir yılı 365:2=182, 5 buluyorum .Kalan 5 oluyor ya 14+5=19..Bu tarihte Cemre düşüyor.

Matematik , fizik gibi pozitif bilimlerle metafiziği arkadaş etmeyi başardığım için seviniyorum.Aklıma Sn .Çelakıl geliyor.O da her şeyi ölçer biçer ille de bir neden sonuç ilişkisi bulurdu rakamlarla…Neden pozitif bilimle metafizik arkadaş olmasın ki .Kimse nedense bir dalda iki kirazı kabul etmiyor, bir koldan beş parmak çıktığını göre göre.Bilimde hep zıt kutuplar birbirini çeker ya oysa..Bölünen yılın bir yarı kısmına “Kasım”günleri , diğer yarıya da “Hızır” günleri deniyor.Yılın kış devresi 8 Kasımda başlıyor.6 Mayısta da “HIDRELLEZ”ile yaz dönemi ki; işte bu günler Hızır günleri oluyor.Şimdi doğayla paralellik gösteren insanoğlu bu dönemlerde coşkulu , enerjik , heyecan dolu oluyor.Diyorum ki sevgililer gününü de doğa tasdikliyor.

Benim ilgimi çeken günlerden bir bölümü de Erbain denilen günler.Bu günler soğuklara rastladığı için, tam inzivaya çekilip , tefekkür zamanı gibi geliyor.Bu zorlu dönemi Hamsin ile finallere girerken, tatile giren ve hazza kavuşan sevgi dolu günlerle bağdaştırıyorum sevgililer gününü.Hep yeniden tomurcuklanan ağaçları , ısınan toprağı , bahar ılımlılığıyla bir birine kavuşan , kutlayan sevgilileri düşlüyorum.İşte bu yüzden soldurmadım bahçemde çiçeklerimi, onları gözyaşlarımla da olsa suladım…

Kendimce bir bağ kurup , matematiksel formülleri sanki bir şey icat etmişim de tübitak a takılmış gibi çözmeye çalışıyorum..

“Aman canım ne var bunda? Abarttın yine..Bahar gelince toprak ısınır.Mevsimler dünyanın güneş etrafında dönmesiyle meydana gelir.Güneş ısıtır tabi ki toprağı ..

.Daha dün, bir gezegenin yüzeyindeki şekle takılmıştım.ben de o gezegeni inceleyim derken karşıma gül şeklinde göktaşı ya da gezegen resmi çıktı.Bir ayeti anımsatıyordu altındaki yazı, ve Enam suresinde , Gökyüzünün kırmızı bir gül gibi kızarıp açılıp dürüldüğü gibi ifadeleri ni düşündüm.Bir sıcaklık düşüyordu toprağa .Ama bu güneşten gelmiyordu.Cemre yi araştırdım.Cemre düştüğünde aslında Hava ısınıyormuş gibi görünse de Güneş ışınları ve ısısıyla bu havanın ilgisi yok.Düşünün YAKMAYAN GÜNEŞ i.Hayretler içinde kalıp sonra duruluyorum.. o ateş topu o sıcaklıkla bizi kavurmazmıydı İşte zaman , mekan , boyut, mesafe hepsini yaratana şükrediyorum.

Bir oyuna takılmıştım.Adı Mario, onu köprüden alevler ve ateş topları içinden geçireceğim diye uykusuz kalırdım. Sabah ta da rüyamda Mario yu sanki Sırat köprüsünden kurtararak uyanırdım..Cemre topraktan önce yüreğime düştü böylece..Sevgililer gününü düşünürken..ardındaki sıcak günlere takıldım.Ve Güneşin ışınlarının yansımaları ve aslolan ile gölge , isim ile sıfat arasındaki vasfolunanın yine kendinden kendine olduğunu keşfedip , Sevgililer gününde , kainattaki her zerrenin dahi bir gönül ehli olarak birbirini ahenkle kucakladığı gibi, herkesi sevgiyle kucaklıyorum…

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..