Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '13

 
Kategori
Deneme
 

Sevgisizliğin Kökeni

Sevgisizliğin Kökeni
 

İnsanın haklarının çiğnenmesi, aşağılık duygusu ve bunun kamçıladığı öfkeyle beraber insanı gizlenmiş tepkileriyle yeni davranışlar edinmesine sebep olur.

Başkalarınca önemsiz olan, benimsenip önemsenmeyen kendi fikrini önemleştirmek ve benimsetmek için kendi iç hazırlıklarına yönelerek, kendisinin de istekleri olabileceğini dikkate alarak mücaddeleye girişebileceğine kendini inandırır. Ve ilk iş olarak da suskunluk olan tacını kaldırıp atar.

Efendi ve efendilerinin dediklerinden kesinlikle dışarı çıkamayan, bir köle gibi bağlılığını sürdüren, ancak kendi gerçeğinin farkına vararak, önceki değerlerin karşısına dikilerek, yeni edinilmiş bilinciyle kendisi olması gerekenle özleştirir. Önceleri herşeye boyun büken ve hiç sesini çıkarmayan, iç itirazlarını saklı tutan, mecburi sabırda kalan insan başı dik duruşunu vazgeçilmez diye kabüllenip çoğu emir ve buyruklara karşı çıkmaya başlar.

Emir kulu, efendisinin rencide edici davranışlarına başkaldırmasıyla, köleci hizmetkârlığını da reddederek yaratılışın veya varoluşun hakkaniyetini de hesaba katarak, eşitliği denkleştirmeğe hazırlanır. Başlarda sabırlı bir itaat şimdilerde inatçı bir kişilikle, kendisindeki eksiklilkleri de azaltarak, kendi dağınık parçalarını da toplayarak yeni sağlam ve güçlü, kararlı bir bütünlük oluşturur. Sevgi ve saygının içinde kendine de yer açarak, hak edilmiş yaşam içinde kendine de bir değer biçer. Ancak kendisine hükmeden baskı kurucusuyla başını derde sokup kötü bir kayıpla karşılaşabileceğini de kabüllenir. Ancak o kutsal özgürlüğü için gerekirse canını vermeyi de göze alır. Yıkılmaktansa ayakta gezer bir ölü olmayı yeğler.

Kendi kendisinin yükseltisine sığınıp ya varsın ya da yoksun çelişkisinden çıkıp kendi öz karanlığından da sıyrılarak, kendi bencilliğinin ötesinde yeni nesillerin de sevgi-saygıda, hak ve adalette, özgürlükte ve her türlü insan ilişkilerinde kendilerine yer edinmesinin yolunu açar.

Ancak haksızlığa uğramışlığıyla insan özlemini çektiği tüm değerleri kendinde toplayamadı. Yine de tek başına kalmayarak arka çıkanları ve destek verenleriyle çoğalıp evrensel iyiliğin şemsiyesi altında toplanabilmeyi gerçekleştirdi.

Sonuç olarak: Başkaldırı zayıf kaldığı için değerleri koruyup yaygınlaştıramadı. Güçsüzlüğü güce, itilmişliği ve yalnızlığı topluma taşıyamadı ve kendini kabül ettiremedi. İnsan, çokluğuyla az olana yenildi.

Tüm ezilmişlerin, yokluğa düşmüşlerin, geleceği ellerinden alınmışların, hayatı karartılmışların, baskı altında yaşayanların, özgürlüğü yaşayamayanların ve haksızlıklar içinde kıvrananların bu kötülük dolu çağdan sevginin karşı gelinmez gücüyle çıkmalarını diliyorum.
     

 
Toplam blog
: 73
: 526
Kayıt tarihi
: 21.08.12
 
 

1979 Yabancı diller yüksek okulu almanca bölümü mezunuyum. 2 Yıl tercümanlık yaptım. 28 yıl da öğ..