Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '07

 
Kategori
Blog
 

Seyirlik idamın düşündürdükleri

Seyirlik idamın düşündürdükleri
 

"Soru; Düşünce ve ifade özgürlüğü savunucusu musun?

Cevap; Evet,

Soru; Her düşünce ifade edilebilir ve toplumla paylaşılabilir mi?

Cevap; Elbette, ifade edilmeyen ve beynin içerisinde hapis kalan fikrin bir önemi yoktur ki. Zaten bir fikir ne kadar aykırı, radikal ve yıkıcı olsa da toplumla ve gerçek hayatla yüz yüze geldikçe aşınır ve törpülenir. Bu da ister istemez fikrin evrimleşmesine yol açar.

Soru; Her türlü fikir, etik sorun, şiddet, insan hakkı ihlali vb. anlamlar içerse de eyleme dönüşmediği müddetçe ifade edilebilir mi?

Cevap; Evet, kesinlikle

Soru; Peki fikir, her istediği yer de, kendisine yer edinebilir mi?

Cevap; Elbette ki hayır. Bir yayın organı, her fikre yer açmakla yükümlü değildir. Her yayın organının kendine ait bir yayın politikası vardır ve bu çizgi doğrultusunda yayın yapma hakkı vardır. Eğer fikir ifade edilmek isteniyorsa, kendisine ait yayın araçlarını da üretmek durumundadır ve bu da bir haktır. “

Evet, yukarıda ki, söyleşiyi kendi kendime gerçekleştirdim. Kendim sordum, kendim yanıtladım. Bazen ihtiyaç duyuyorum böyle şeyleri. Aklı devreye sokmak istediğim zaman, beynimi her türlü zaman ve olaydan soyutlayarak evrensel cevaplar üretmeye çalışırım.

Bu yolu tercih etmediğim zamanlarda, kimi zamanlar evrensel akıldan sapıp, hırsıma, öfkeme günlük politikanın girdabına kapılarak yanlış yollara saptığımda olmuyor değil.

Beni bu, kendi kendime söyleşiye iten sebep ise, Milliyet Günlük’te rastladığım kimi yazılar oldu. Açıkçası Milliyet Gazetesine ait herhangi bir platformda yer almasına sıcak bakmadığım bazı fikirler oldukça canımı sıkmıştı. Bunları tek bir örnekle ele almak istiyorum. Arkadaşımızın bir tanesi, idam cezasının yeniden uygulanmasını talep ederken, sıraladığı gerekçelerden birisi ise, idam cezasının gelir getirici bir uygulama olabileceği yönündeki düşüncesi idi. Bu yazı üzerine kendi kendimle yine bir söyleşiye başladım;

“ Soru; İdamın, gelir getirici bir uygulama olduğu ifadesi bir fikir midir?

Cevap; Aslen bana göre idamı bu şekilde gelir getirici bir görsellik olarak uygulamak, insan haklarına aykırı ve onur kırıcı bir durumdur. Ancak elbette ki söz konusu olan uygulama değil fikirdir. İnsan beyninin derinliklerinden süzülerek gelen bir önerme (Gerçi ben yine de bunun bir fikir değil, doğada bolca rastlanan içgüdüsel bir istem olduğu kanaatinde olsam da evrensel akılın kurallarına uymak zorundayım) fikir olarak kabul edilir. Bu nedenle bu önermeyi de fikir olarak kabul etmek zorundayız.

Soru; Peki bu fikir, Milliyet Gazetesine ait bir sanal platformda yer edinebilir mi?

Cevap; Milliyet Gazetesi tarafından bu platform büyük bir ihtimalle, kişisel fikirlerin her türlü fikir özgürlüğünün güvencesi altında yayınlanması amacıyla organize edilmiştir. Eğer söz konusu yazı, yayın etiğine, genel ahlak kurallarına ve hakarete yer vermiyorsa yayınlanabilir. Bu yazının bu tip kuralları ihlal ettiğini söyleyemeyiz.

Soru; Ancak ben yazının, milliyet gazetesinin yayın politikasına uygun olmadığı kanaatindeyim. Bende böyle bir kanaat oluşturma yetkisini de, Milliyet Gazetesi’nin okuru olmaktan ve yayın politikasını benimsemekten alıyorum. Ben idamın bu gazetede hukuki, politik ve güvenlik gerekçelerle savunulabileceğini (hiç istemesem de) düşünüyorum. Ancak idamı bir meta durumuna getirmeyi öneren bir fikir için uygun bir zemin olmadığını düşünüyorum. Bu konuda ne gibi bir önlem alınabilir?

Cevap; Bu konuda görevin, Milliyet Gazetesinin söz konusu platformunun yöneticilerinden çok, okurlarına sorumluluk düştüğünü ve bu tip fikirleri yenilgiye uğratacak ve mahkûm edecek tepkiyi göstermeleri gerekmektedir. Bu tepkide elbette ki aynı zeminin daha aktif ve doğru fikirlerle kullanılması ile olur. “

Evet, yapmış olduğum söyleşiden çıkan sonuç bu. Yine ilk anda aklıma gelen şeylerden dönüş yaşadım. Oysa ki, söz konusu yazıyı ilk okuduğumda çok daha sert bir tepki göstermiştim. Gerçi fikri hala ve kesinlikle benimsemiyorum. Ancak, Voltaire’nin ünlü deyişi bir kez daha devreye girmiş oldu.

O zaman yapmam gereken ilk iş, idamın neden uygulanmaması gerektiği hakkında, hadi uygulandı diyelim, görsel ve gelir getirici bir etkinlik olmasının insanlık dışı bir uygulama olacağı yönünde bir yazı yazmak olacak.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..