Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '08

 
Kategori
Deneme
 

Sıcakla soğuk arası

Sıcakla soğuk arası
 

Arada donan bilgisayarı her yenilememde ölen insanların sayısı değişiyor.


Sıcaklar bastırınca Afrika çöllerinde yaşayan insanların kavurucu sıcaklarla nasıl mücadele ettiklerini; soğuklar artış gösterince Kutuplar’da buzdan sığınaklarda hayat süren insanların nasıl kendilerini soğuktan koruduklarını kendi kendimize sorup dururuz.

Sıcakla soğuk arasında bahar aylarındaysa kendimizi dalında yeni açmaya başlayan çiçek filizlerine bırakarak ne sıcakları düşünür ne soğukları, içerisinde bulunduğumuz günleri doyasıya yaşayabilme ve ondan mutluluk kapabilme telaşına düşeriz.

Pazartesi günlerinden nefret eder çalışan insanlar. Sabah erkenden kalkma, otobüse dolmuşa sıka basa binme ve işe yetişme telaşı ömürden ömür alır.

Cuma günleri daha tatlı gelir. Hafta sonunda gün boyu uyuma, hatta yataktan çıkmama hayalleri kurulur tramvaylarda, duraklarda.

Pazar gününü kendi odamda geçiriyor olmamdan mı, yoksa çıkmak isteyip de dışarıya çıkamamamdan mıdır ne(!)

Beni böyle bir yazı yazmaya sevkeden saikleri tam olarak açıklayamasam da içerisinde bulunduğum durum bu satırları yazmamda etkili oldu.

Bilgisayarın başına oturmuş bir taraftan karşımdaki pencereden dışarıda pürtelaş insanları seyre dalarken zaman zaman bazı topraklarda ölen insanların sayısının artış gösterip göstermediğini internetten takip etmeye gayret gösteriyorum.

Arada donan bilgisayarı her yenilememde ölen insanların sayısı değişiyor.

Çatışmaların ortasında hissediyorum kendimi biranda. Ölenle ölüp, yaralananın acılarını duyar gibi...

Baharda dalında filizlenen çiçeklerin açmasıyla hayatının baharında can veren gençleri geçiriyorum aklımdan.

“Şimdi yemyeşil çimlere uzanmak vardı boylu boyunca”diye hayal kurarken vatan için şehit olup gidenleri getiriyorum aklıma.

Bize yakın olan, bizden olan bu bölgelerdeki insanların yaşamı ile kendi yaşamımızı kıyaslıyorum.

Bir taraftan bulunduğumuz duruma şükrediyor, bir taraftan bulunamadığımız yörelerdeki insanlara el uzatamamanın acısını duyuyorum.

“ Ünlü kişileri son yolculuğuna uğurlamak için akın eden yüzlerce diğer ünlünün sadakatını görürken, bu kadar insanın neden bir değil yüzlerce ölüme duyarlı olamadıklarını”hayıflanıyorum.

Ne din, ne iman, ne şuur, ne vicdan...

Ölenin bizden ya da başkasından olması mı acaba insanları ortak noktadan uzaklaştırıyor?

İlginç olduğu kadar anlam veremediğim bir durum.

Su gibi akıp giden aylar birbirini kovalarken su gibi akıtılan kanların hangi ocakları yaktığını bilemezsiniz.

Ateş düştüğü yeri ya da bölgeyi yakmaya devam ederken, bahar aylarında yeşeren çiçeklerle yokolup giden hayatları gözünüzün önüne getirin.

Sıcakla soğuk, kanla gözyaşı arasında,

Bu ne ilk, ne de son bahar.

Ne Pazartesi sendromu

Ne Cuma sevinci

Ne baharın gülen yüzü

Ne arada donan bilgisayarım.

Yaşayanlara, yaşananlara donup kalmamak elde mi?

 
Toplam blog
: 78
: 658
Kayıt tarihi
: 05.07.08
 
 

İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten sonra, değişik yayınlarda editöryal çalışmalara başladım ve ..