Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '11

 
Kategori
Siyaset
 

Şiddetin nedeni 'aldatılmışlık' duygusu ve dahası...

Şiddetin nedeni 'aldatılmışlık' duygusu ve dahası...
 

Ankara Kumrular


Türkiye’nin ayağına pranga olan Kürt sorununda yaşanan gelişmeler BDP’nin TBMM’ye dönme kararından sonra iyimserliğin yeniden filizlenmesine neden oldu.

Son dönemde artan PKK şiddeti sivil, asker polis, doğmamış çocukları hedef gözetmeksizin katlederken çözüm ya da barıştan söz etmenin olanaksızlığı siyasi aktörler tarafından derin tahlillere girişmeden görülebiliyor.

AKP iktidarı dolayısıyla Erdoğan’ın özel temsilcisi MİT Müsteşarı Hakan Fidan aracılığı ile yürüttüğü görüşmelerin imza aşamasına kadar geldiğine dair haberleri medyada okuduk.

Hükümet kanadından basına yansıyan MİT PKK görüşmelere dair yalanlama gelmedi. Başbakan son günlerde “Müzakere ederiz, terörle de mücadele ederiz” diye özetlenebilecek görüşünü paylaştı.

Toplumun barışa, huzura olan gereksinimi, MİT PKK görüşmelerine olan tepkisizliği aslında sorunun çözümüne yönelik siyasi iklimin oluştuğuna dair beklentileri yükseltiyor.

Görüşmeler basına yansıdıktan sonra,  BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın dediği gibi: “Kıyamet kopmadı”.

Türkiye neredeyse otuz yıldır süren şiddetin çözümü için, Erdoğan tarafından atılan adımı bir biçimde destekledi.

Toplumda şiddetin bitirilmesine böyle bir destek varken şiddetin neden tırmandığı sorusu soruluyor.

Yanıt MİT PKK görüşmelerinde gelinen aşamada gizli.

Erdoğan’ın sürdürülen müzakereler sonunda gelinen noktada  “imza atmaktan imtina ettiği”ne dair haberler kamuoyu ile paylaşıldı. Malum yandaş medyada “Devlet görüşür ama terör örgütünü muhatap alıp imza atmaz.” diye  yapılan değerlendirmelere bakınca zımnende olsa iktidarın imza hariç görüşmelerde PKK ile hayli yol aldığını gösteriyor.

Müzakerelerden yansıyan bilgilere göre son aşamada “PKK lideri Öcalan’ın ev hapsi” ne kadar yol alınmış. Şiddetin yeniden tırmanmasında varılan mutabakatın iktidar tarafından tanınmadığına dair PKK tarafında oluşan kanı büyük rol oynuyor. Kürtler adına yasal ve yasadışı alanlarda politika yapanlarda “aldatılma psikolojisi” egemen. Görüşme/müzakerelerden bir şey elde edemediği duygusuna kapılan örgüt yeniden Türkiye’yi şiddete mahkûm etmek için her yolu deniyor. Hedef gözetmeksizin ortalığı kan gölüne çevirerek bildiği şeyi yapıyor.

Türkiye’nin geldiği aşamada şiddete tahammülü kalmadığı ortada.  Giderek bir arada yaşama iradesini zayıflatan şiddet ortamının yok edilmesi için ortaya konan her çaba ülkenin birliğine ve bütünlüğüne yapılabilecek en büyük hizmettir.

Kürtlerin duygusal olarak yaşadığı kopuşun yanında Türklerin’de sabır taşının çatlayabileceği noktalara varan şiddetin bir ana önce durması için siyasi aktörler tarihsel sorumluluklarının bir an önce farkına varmaları gerekiyor.

Dün BDP Eş başkanı S.Demirtaş yaptığı açıklamada sürecin bu noktaya gelmesini değerlendirirken: “Bizim içimizde bir muhataplık sorunu yoktur. Ama karşımızda verdiği sözü tutabilen, tutarlı tek bir muhatap görmek istiyoruz.” BDP Lideri’nin bu sözlerini “Sayın Başbakan ne demek istediğimi anlar” diyerek bağlıyordu.

İşlerin bu noktaya gelmesindeki şifreleri anlamak için ben izninizle 12 Eylül referandumu ve genel seçimlere kısaca bakmak istiyorum. Özellikle 12 Eylül referandumunda Kürt siyasi aktörlerinin dolayısıyla PKK’nın  “Boykot” tavrı anımsandığında demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. Ve tabi seçimlerde de.

Şimdi iyice anlıyoruz ,  MİT PKK görüşmelerindeki “müzakere süreci” Kürtler adına politika yapan aktörlerin referandum ve seçim süreçlerinde aldıkları tutumda belirleyici olmuş.

EVET %57.9 HAYIR %42.1

Yani Demirtaş diyor ki “Referandumda  aldığımız  “boykot” tavrı olmasaydı tablo böyle gelişmezdi. Evet çıkmazdı”. Şimdi bu bilgiye birde genel seçimlerde BDP’nin, “Bağımsız adaylara verilen oyların dışında AKP’ye attığı desteği”  ekleyin şiddetin yükseltilmesinin nedenleri ortaya çıkar.

Evet, yukarıda söylemiştim.

Kürt cenahında “aldatılmışlık” duygusu egemen.

Şiddet bu nedenle tırmanıyor, tırmandırılıyor.

Ve bu nedenledir ki Başbakan Erdoğan “Terörle müzakere de ederiz, mücadelede” diye açıklama yapıyor. Tabi bir taraftan da dinsel referanslar ile PKK’ya tavır almaya çağırıyor Kürtleri.

Gelinen noktada Türkiye’nin önünde zorlu bir sınav var. İktidar, uygulayacağı politikaları sekteye uğratacak “yapıları” oyundan attı. Eli rahat, halk tepkisiz . Eh bu ortamda Kürtlere ya diz çöktürmeyi deneyecek ya da “müzakere”lerde varılan mutabakatları bir bir yerine getirecek.İlk yol adeta olanaksız. İkinci yolda toplumun /Türkiye’nin hazmetme katsayısı belirleyici olacak.

BDP’nin TBMM’ye dönme kararından sonra tünelin sonunda  “Öcalan’ın ev hapsi” ve  “KCK, Ergenekon, Balyoz vb.” davalardan tutukluları da kapsayacak “Genel af” görünüyor öngörüsünde bulunmak için kâhin olmaya gerek yok.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..