Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

Silahlı Kuvvetler’de ‘tasfiye’ söz konusu değil

Silahlı Kuvvetler’de ‘tasfiye’ söz konusu değil
 

TSK'nde tasfiye söz konusu değil.


En azından, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesi için, bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Öte yandan, Hava Kuvvetleri’nde de bir yıldır tutuklu bulunan Orgeneral Bilgin Balanlı’nın emekliye sevk edilmediğine bakarak, orada da bir “tasfiye”den söz edilemeyeceğini düşünüyorum.

Hemen her gazetede, en az bir köşeci, son Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarının, TSK’nde bir tasfiye olduğunu söylüyor.

Bilir-bilmez, işkembe-i kübradan!

Terfilere ve uzatmalara baktığım vakit, ben, TSK’nde bir “tasfiye” falan görmüyorum.

“Rütbe bekleme süreleri dolan 55 general ve amiral" emekli edilmiş. Orduda, zaten her sene bu kadar general-amiral emekliye sevk edilmiyor muydu?

Ediliyordu!

Bu yıl emekli edilenlerin çoğu tutuklular arasından olmuş.

Tutuklular içinde terfi etmeye lâyık olanlar bulunabileceğini kabul ediyorum. Onlar açısından bir haksızlık var olabilir.

Fakat emekli edilenlerin tamamı, rütbelerinde en az 4 yıllık bekleme süresini dolduran general-amiraller. Görev süresi dolmadan kimsenin emekli edilmesi söz konusu değil.

Yani bu komutanlar tutuklu olmasalardı da, rütbe bekleme süreleri dolduğundan zaten çoğu emekli edileceklerdi.

x   x   x

LİYAKAT DURUMU

Hepsini tanımam mümkün değil ama terfi edenler ve bekleme süresi uzatılanlar arasında tanıdığım subaylara bakınca, ziyadesiyle lâyık olanların terfi ettiğini gördüm.

Bu gördüklerimden şu sonucu çıkarmak bile mümkün: Terfilere, büyük ölçüde Silahlı Kuvvetler’in kendi iç mekanizmaları karar vermiş. Siyasetin etkisi fazla olmamış.

Demek ki, hükümet kanadı, TSK üst yönetimine güvenmeye başlamış. İktidar-TSK arasında bir “ahenk” sağlanmış.

Normali de budur.

Başta, devre arkadaşlarım olmak üzere, bir üst rütbeye yükselen general ve amiralleri tebrik eder, sağlık ve başarılar dilerim.

x   x   x

GAZETECİ TÜRKÇEYİ DOĞRU KULLANMALI

Biz, yazardan ve gazeteciden sayılmıyoruz!

Ama görüyorum ki, Türkçeyi, pek çok “yazar”, gazeteci” ve “televizyoncu”dan daha iyi biliyorum.

YAŞ toplantısı dolayısıyla TV ve gazeteler günlerdir “terfi” ve “temdit”ten bahseder oldular: Şu komutan “terfi alacak”, bu komutan “temdit alacak”! Bu “alacak” terimi kulağımı tırmaladı. Doğrusu, “edecek” olması lâzım diye düşünürken, koroyo, Hürriyet’ten Sedat Ergin‘in de katılmış olduğunu gördüm. Ergin'in, 5 Ağustos tarihli yazısında, “Terfi alan komutanların” şeklinde bir ifadesi var. Bu kadar meşhur bir yazar da “terfi almak”‘tan bahsettiğine  göre, acaba ben mi yanlış biliyorum diye şüpheye düştüm! İmlâ kılavuzuna müracaat ettim.

Hayır!

Her iki kavramın kullanılışı da beni teyit ediyor:

Terfi etmek

Temdit etmek

Doğru kullanım bu, ilân olunur!

x   x   x

ACİZANE Mİ, NAÇİZANE Mİ?

Aciz, düşkün demek...

Naçiz, değersiz demek...

Bu vaziyette, bir konuda tavsiyede bulunurken, alçak gönüllülük göstermek istersek;

“Bu kitabı okumanızı, acizane tavsiye ederim” mi doğru olur, yoksa,

“Bu kitabı okumanızı, naçizane tavsiye ederim” mi?

Bence “naçizane” daha doğru olur.

Eğer yanlışsa, yetkili dil bilginlerinin beni düzeltmesini beklerim.

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..