Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Baykal'ın masum mutaassıpları

Baykal'ın masum mutaassıpları
 

Baykal, masum mutaassıp kara çarşaflılara parti rozeti takarak onları şereflendiriyor.


Deniz Baykal'ın kara çarşaflı masum mutaassıpları, CHP çatısı altında.

Önce CHP lideri Deniz Baykal'ın, "Kara Çarşaf Açılım Programı"ndan sonra yaptığı bazı açıklamalara bakalım.

Baykal ne diyor?

"O çarşaflılar diğerlerinden farklı. "Mutaassıplıkları" kendine. "Masumane" bir şekilde örtünmüşler."

Önce bu cümleyi irdeleyelim. Cümlede, önemli iki sözcük var; biri "masumane" diğeri "mutaassıplık". Bu sözcüklerin anlamına bir bir bakalım:

Masum : (Arapça bir sözcük); "suçsuz, günahsız, temiz, saf" anlamına geliyor.

Masumane : (Arapça + Farsça-ane); "masum bir biçimde" anlamında.

Bu sözcüklerde bir şey yok; kendileri gibi anlamları da masum. Ama Deniz Baykal, bu insanların masumluklarını nereden anladı acaba? Trafik polislerinin, alkollü sürücüleri belirlemek için kullandıklar "alkolmetre" gibi, elinde bir "masummetre" cihazı mı var? O cihazı, çarşafa sürünce "Ha! Bu, masum bir kara çarşaflı!" işareti mi veriyor acaba?

Şimdi, cümledeki diğer sözcüğe bakalım.

Mutaassıp: Türk Dil Kurumu'nun yayını olan Türkçe Sözlük'teki anlamı, "bağnaz". Bu sözcüğün, aynı sözkükteki genişletilmiş anlamı da şöyle:

"Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışa karşı olan, onu kabul etmeyen"

Mutaassıp sözcüğüne bir de, bir Milliyet Yayını olan Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi'nden bakalım. Şu açıklamayı görüyoruz:

"Dinsel inançlara ve geleneklere bağnazlık ölçüsünde bağlı, bu konuda hoşgörüsüz davranan kimse ve topluluk"

Bu tanımda yer alan "bağnaz" sözcüğünün anlamı ise "tutucu, yobaz"dır. "Tutucu ve yobaz" sözcüklerinin açılımına da girersek iş iyice sarpa saracak.

CHP lideri Deniz Baykal'ın, cümlesini irdelediğimizde ne anlıyoruz?

Meğerse Deniz Baykal, CHP'nin kapılarını, kendinin de söylediği gibi "bağnaz, tutucu ve yobazlara" açmış ve onların, Atatürk'ün partisinin çatısı altında toplanmasına izin vermiştir. Acaba, Atatürk sağ olsaydı buna izin verir miydi?

Bunları, ben söylemiyorum. Bunları, Deniz Baykal'ın kendisi söylemiş olmuyor mu?

Deniz Baykal'ın, medyaya aktarılan diğer bir sözü de, "...Biz Türkiye partisiyiz. Vatandaşlar arasında ayrım yapamayız".

Aynı Baykal, bu sözünün arkasında da, "...Üniversitede türban, çarşaf isterlerse o zaman 'orada dur' deriz." diyor. Hoppala! Bu ne oluyor şimdi? "Bu ne parhiz, bu ne lahana turşusu" deyimi, burada "cuk" diye oturmuyor mu? Bu sözün içeriğinde "ayrımcılık" yok mu?

Baykal'ın bu sözlerinden iki anlam çıkıyor.

Biri, "vatandaşlar arasında ayrım yapmayız" diyor, ama "yapıyor".

İkincisi, türbanla üniversiteye girmek isteyenleri "vatandaş"tan saymıyor.

Şimdi bana, "Ne yani, siz türbanlıların ve kara çarşaflıların üniversiteye girmesinde bir mahzur yok mu, demeye getiriyorsunuz?" diye bir soru sorabilirsiniz.

Hemen yanıt vereyim. Bu sorunun, benim için bir anlamı yok; çünkü ben, genelde hiçbir bayanın başını örtmesinden yana değilim. Çok üzgünüm ama, ben, "Ezmanın tagayyürü ile ahkamın tagayyürü = Zamanın değişmesinde hükümlerin de değişeceği inkar olunamaz" şeklindeki bir düşünceye sahibim. Bu yasalar için de olabilir, Kuran'ın "tamamlanmamış, yani bitmemiş emirleri" (İnanç ve ibadete dışı olanların dışındaki "Nas=doğma"lar, tamamlanmış emirlerdir) için de olabilir. Benim düşüncem böyle.

Diyanet İşleri Başkanlığı, din adamlarından oluşan bir kurul toplasa ve bu kurul, "Zamanın değişmesiyle kuralların da değişeceğini belirtip, kadınların artık, 'dinsel nedenlerle' örtünmesine gerek yoktur'" şeklinde bir açıklama yapsa, Türkiye'nin en büyük "dinsel-siyasal" sorunlarından bir, kökünden çözülmüş olur.

Ara Not: Tamamen dini esaslara dayatılan ve 1877'de yürürlüğe konmuş Mecelle de, bu doğrultuda hazırlanmış bir yasadır. Yukarıdaki cümle de, bu yasanın "genel kurallar" bölümünde yer almıştır. Amaç, değişen toplum gereksinimlerine yanıt verebilecek değişiklikler yapmaktır. (1)

Sonuç: Deniz Baykal, aceleye gelmiş bir girişimde bulundu. Şimdi, zevahiri kurtarmak için yaptığı açıklamalarda çelişkiye düşüyor. Bazı CHP'lilerin, Baykal'ın girişimini desteklemedikleri açık. Kendine sadık partili arkadaşları da, Baykal'ın arkasında olduklarını ifade ederken kıvrım kıvrım kıvrılıyorlar. Bakalım Deniz Baykal, bu işin altından nasıl kalkacak?

cdenizkent

(1) Cahit Tanyol, Atatürk ve Halkçılık, 1981, s.160

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..