Silivri'den Ankara aktarmalı Bingöl yolculuğu

Futbol severler;

Takım arkadaşınızın penaltı yaptı diyelim. Hakemse kalede birinin durmasına izin vermiyor. Yani kaleyi savunamıyorsunuz bile! Nasıl hissedersiniz?

Veya öğrenciler;

Öğretmeniniz vermediği ödevi ister de, yapmadınız diye sizi azarlar hani. Siz "Hocam ödev vermediniz ki." demeye yeltenseniz bile daha çok köpürür, bağırır çağırır. Nasıl hissedersiniz?

Veya sen;

Kendini yetkili ama yetkisini istismar ettiğini düşündüğün merciler tarafından ağır ithamlar altında bulsan ama savunma hakkın olmasa? Ne hissederdin?

Sence Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ne hissediyor? Ya Doğu Perinçek?

Mustafa Balbay, 6 Mart 2009'dan beri tutuklu. 571 gündür hücrede, ki 467 gün önce milletvekili seçilmişti kendisi. Tuncay Özkan'sa 23 Eylül 2008'den beri Silivri Cezaevi'nde. O da Mustafa Balbay'la aynı gün hücreye kondu. Mustafa Balbay yaklaşık 1300 gündür, Tuncay Özkan'sa yaklaşık 1300 gün artı 1 yıldır tam olarak neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Başka görüşteki insanlar çok daha ağır davalardan somut kanıt olmasına rağmen beraat ederken onlar hala bu iftiradan kurtulmayı, kurtarılmayı bekliyor. Yargı bağımsız olduğundan onları savunabilecek kimse yok: sadece avukatları ve kendileri. Ancak artık bu da olanaksız. İkisine de tam 16 celse duruşmadan men cezası geldi! Balbay'ın "Suç, delil, her şey anlamını yitirdi." açıklamasından da anlaşılacağı gibi Balbay ve Özkan yargısız infaz yapıldığını düşünüyorlardı. Bu nedenle de Oktay Yıldırım, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın önderliğinde salonu terk etme eylemi yapıldı. Mahkeme heyetiyse bunu "duruşmayı güvenliğini tehlikeye sokmak" olarak niteledi ve üçünün de 16 celse duruşma boyunca mahkemeden men edilmesine karar verdi. Ayrıca Doğu Perinçek'in de 11 Eylül 2012'de Mutlu Arıkan'ın savunması alınırken sözleri ve davranışlarıyla disiplin bozucu hareketlerini devam ettirdiği gerekçesiyle son savunmasına kadar duruşmalardan men edilmesine karar verildi. Yasal olabilir ama kesinlikle mantık dışı. Öyle cezalar ki, sizi suçlayan kişilerin artık size sembolik bir savunma hakkı bile tanımayacak insafsızlığa ulaştığını düşündürüyor.

***

Yargı böyle güven verici olay ve kararlara imza atarken Bekir Bozdağ da bir açıklama yaptı. "Müslümanların Masumiyeti" filminden yola çıkılarak TCK'ya "nefret" suçu eklemek için çalışmalara başladıklarını duyurdu. Hazırlanan yasa çerçevesinde "kutsal değerlere hakaret" kavramının üstünde durulacağını söyledi. Bu filmi ve yapımcılarını biz cezalandıramayacağız. Yani ya Türkiye'de bu filmin bir benzeri çekiliyor ve bizim haberimiz yok, ya da içeriği saptırılabilecek ve göreceli olacak bir kanun daha ekleniyor. Eğer ikinci durum geçerliyse, vay halimize, ileride daha çok insan haksız yere hapis yatar. Sonuçta hakaret kişiye inanca göre değişen bir şey. Eğer doğru uygulanırsa fikir ve inançlara saygı gösterilmesi bağlamında umut verici bir çalışma ancak güven duymak çok güç. Umarım bu çerçevede daha çok can yanmaz.

***

Bir yanda bunlar olurken bir yanda da Doğu karıştı. Tablo PKK'nın iyice güçlendiğini gösterir nitelikte. Tunceli Ovacık Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun dün adliye lojmanındaki konutuna girerken PKK'lı bir terörist tarafından başından vuruldu. Yaşam savaşını bugün kaybetti. Hakkari'den her gün şehit haberi geldiği yetmezmiş gibi geçen cumartesi şehit olan bir Mehmetçik de kaybedildi. Allah'tan bugün bulundu da sonunda ailesi ve ruhu rahat edecek. Bingöl'de 3 gün içinde 2 saldırı yapıldı ve tam 17 şehit verildi. Bir askerimizinse duran kalbi sonradan çalıştırıldı. (Boşuna dememiş Atatürk "Beni Türk hekimlerine emanet edin." diye.) Sınırdaki illerde, özellikle Hatay'da yarattıkları sorun yetmiyordu, bir de bu saldırıların liderinin Suriyeli olduğu ortaya çıktı. Biz hala Suriyelilere kendi muhtaçlarımızdan daha iyi davranalım, hala onları okşayalım, hala Özgür Suriye Ordusu'na her türlü yardımı yapalım, hala topraklarımızı onların askerlerine açalım. Kesinlikle bir tehlike yok ortada.