Şimdi CHP zamanıdır

Deniz Baykal’ın 17 yıllık Genel Başkanlığı sona erdi. Keşke bu şekilde değil de kurultay yoluyla sona erseydi. Ama olmadı. Yapılacak bir şey yok. Olana değil, olacaklara bakmak gerek.

Bundan sonra CHP’de neler olacak?

Genel başkanı ve yönetimi değişen CHP demokratik anlamda da değişebilecek mi?

Örneğin CHP Antidemokratik tüzüğünü değiştirebilecek mi? Parti içi demokrasiyi işletebilecek mi? Lider egemenliğine son verebilecek mi? Hantal görünümünden kurtulabilecek mi? Bunlar içsel sorular, gelelim dışarıya;

CHP yıllar sonra Kemal Kılıçdaroğlu ile yakaladığı coşkuyu meydanlara taşıyabilecek mi? Bu coşkuyu sandığa yansıtabilecek mi? Halkın beklentilerini karşılayabilecek mi?

Tüm bu sorulara cevabın “evet” olacağını düşünüyorum.

Ümitliyim!

Başbakan da dâhil olmak üzere kim ne derse desin CHP’de tarihî bir kırılma noktası meydana gelmiştir. Herkes bunu kabul etmelidir.

Kemal Kılıçdaroğlu “Manşetle” değil, halkın isteğiyle geldi…

Tam zamanında ve gerektiği anda geldi!

Ne demiştik? Her şerde bir hayır vardır…

Deniz Baykal’a kurulan tuzak ters tepmiştir ve CHP’ de yıllardır beklenen iktidar rüzgârlarının esmesine vesile olmuştur…

Yapılması gereken, tüm ulusalcı partilerin, ” küçük olsun benim olsun” düşüncesinden sıyrılarak CHP’ nin çatısı altında birleşmeleridir. Ayrıca tüm ulusalcı ve Atatürkçü Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’ nın CHP’ ye destek vermeleri, birlik ve bütünlük içinde gelecek seçimlere hazırlanmaları gerekmektedir.

Gün, “benlik” günü değildir. Gün, “birlik” günüdür.

Gün, vatan için birleşme günüdür…

CHP yönetiminin de önceliği, yukarılarda birer “koltuk” edinme değil, vatanın selâmeti olmalıdır. Bunun içinde gelecek seçimlerde iktidar olmaktan başka bir şans bulunmamaktadır. CHP, yeni genel başkanı ve yönetimi ile yakalamış olduğu bu iktidar rüzgârının tüm Türkiye’yi kucaklamasını sağlamalıdır. Bunun için de çok çalışmalıdır. Öpmediği yanak, sıkmadığı el, çalmadığı kapı kalmamalıdır. CHP’nin en küçük bireyinden genel başkanına kadar rehavete kapılmaya hakkı yoktur. Artık Atatürk’ün kurduğu parti olmakla övünmek değil, Atatürk İlke ve İnkılâpları’nı hayata geçirmek zorundadır. Buna mecburdur. Bu rüzgâr sandıkta oya çevrilmelidir… Yoksa yol bitmiştir!..

*

İktidarın ve Başbakan’ın sarf ettiği sözlere gelince; Cevabı İsmet İnönü şu tarihi sözleriyle vermektedir;

“<ı>Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz. Işıktan korkuyorsunuz”

*

Mehter Marşı’yla gelenlerin İzmir Marşı’yla gittikleri de unutulmamalıdır!

Tülay Hergünlü

İstanbul, 26.05.2010