Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Şimdi mutsuzsun ama yaşlanınca her şey düzelecek öyle mi?

Şimdi mutsuzsun ama yaşlanınca her şey düzelecek öyle mi?
 

*


1970’li yıllarda, 1940’larda çocuk olmak gibi bir şeyden bahsedilmezdi.

Örneğimizi değiştirebilirim, 1950’lerde de 1930’lar da çocuk olmak gibi bir konu tartışılmamıştı. Peki neden 2000’li yıllarda bulunduğumuz şu dönem, 1980’ler de çocuk olmak gibi bir şeyden bahsedip, nostaljik öğeleri ön plana çıkarıyoruz?

Sadece bahsetmekle kalmıyoruz, o dönemi sempatik bir duygusallıkla alaya alıp bazı tercihlerimize gülüyoruz, bazıları ise bizleri duygulandırıyor. Adile Naşit’li uykudan önceler, Yakkari, Clémentin isimli çizgi filmler, dizkapaklarımızda yaraları kabuk bağlatan mahalle oyunlarımız ve daha yüzlercesi…Bitmedi.

1980’li yıllarda izlediğim bilim kurgu filmlerin başını hatırlıyorum. Yıl 2012 ya da yıl 2014 diye başlardı ve o tarihler bizler için ulaşılmaz gelirdi. Hepimiz iyi biliyoruz ki, o dönemler filimlerde bilim kurgu olarak bizlere sunulmuş fantastik teknolojinin çok da ilerisini yaşıyoruz şu sıralar. O filmlerin senaristlerinin bile hayal güçlerini zorlayacak imkân ve değişimlere sahibiz artık…

Şimdi yukarıdaki sorunun cevabını verelim ve hatta tekrarlamak pahasına, soruyu bir kez daha sorduktan sonra…

Girişte örneğini verdiğimiz daha önceki o yılların hiçbiri için değil de, neden yalnızca içinde bulunduğumuz şu 2000’li yıllarda, 1980’ler de çocuk olmak tartışılıyor?

Bu sorunun tek bir cevabı vardır; teknolojik ilerleme ve bu ilerlemenin yarattığı kolaylıklar sayesinde toplumsal belleğin herkesin erişebileceği şekilde kaydediliyor olması.

Bu kaydedilme ve ardından, herkesin önceki yılların yaşam kayıtlarına kolaylıkla erişebiliyor olması, dönemler arası mukayese kolaylığı getirmiştir. Amacım daha önceki yazılarımda zaten değindiğim bu konuyu tekrar tartışmaya açmak değil. Peki ne?

Yukarıda bahsettiklerimi, günümüz modern zaman insanının, yani yaşı otuzlarda kırklarda olanların yaşlılık evrelerini masaya yatırmak. Madem özel bir kuşağız ve içinde bulunduğumuz dönem daha önceki onyıllarda akranlarımızın yaşadığı dönemlerden çok farklı…Benzer şekilde yaşları şu an otuzlu, kırklı yaşlar arasında olan geniş bir kesimin hayatı algılaması da yaşlılıklarında çok farklı olacak.

Boşanmanın moda olduğu bu kesimin yaşlandığında nasıl bir kuşağı temsil edeceğini, nasıl bir yaşam tarzına sahip olacağını kestirmeye çalışıyorum. Yaşı altmışı yetmişi bulmuş öyle bir nesil olacağız ki; boşanma oranı önceki yıllara göre çok artmış…Tutarlı, istikrarlı ve hatta meşru bir hayat arkadaşlığını başaramamış.

Teknolojiden haberdar, eğitimli ama hak arama bilinci lüzumsuz olacak şekilde gelişmiş bizlerden bahsediyorum. Duygusal hassasiyet, kişisel duyarlılık travma yaratacak boyutta zirve yapmış. Gözünün üstünde kaşın var eleştirisini savaş sebebi sayan çiftler...Tüm bunlarsa mutsuzluk getirecek.

Gençliğinde anti depresan ilaçları çerez gibi yutmuş ve belki de bu alışkanlığı hâlâ devam edecek olan bir nesil.

Kimse gönül koymasın, ahlâki zafiyet demeyeyim ancak istediklerini yaşama noktasında daha özgür bir nesil…Uzak Asya’yı da gezmiş, İstiklâl’deki barları da devirmiş bir nesil…Anadolu’nun ücra köşesinde, şehrin banliyösünde yaşıyor da olsa, neler olup bittiğini, dünyada neler döndüğünü bilen bir nesil…Ama muhtemelen yalnız kalacak bir nesil.

Gençliğinin de gücüyle, aslında mutlu olmak için birçok sebebi olan ama şu an neredeyse kuşak olarak mutsuzluğunu ilân etmiş bu nesil yaşlandığında mı huzurlu bir hayata kavuşacak?

İnsanların yaşlandığında, emeklilik döneminde, biyolojik ve sosyal olarak daha mutsuz olabileceği bilimsel olarak ispatlanmışken…Gençliği sayesinde, sosyolojik ve biyolojik olarak hayatın birçok nimetinden kolayca faydalanıp mutlu olma imkânı olduğu hâlde mutlu olamayıp, bir de üstüne üretemeyen ve yalnız kalan bu nesil daha şimdiden kuşak olarak mutsuzluğunu ilân etmişse…

Kesin olan bir şey var ki; boşanmaların yoğun olarak yaşandığı ya da sosyal formalite icabı evliliğini devam ettirenlerin arttığı günümüz gençliğinin, yaşlandığında nasıl bir özel hayatı olacağını düşünmek beni ürkütüyor.

Şimdiki yaşlılarımız alınmasın, çünkü onların yaşına geldiğimizde, şu an onların hayata sarıldıklarının onda biri kadar hayata sarılabileceğimize inansaydım bu satırları kaleme almazdım.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..