Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '07

 
Kategori
Sinema
 

Sinema'da diyalog

Sinema'da diyalog
 

Sinemada ses ve görüntü ne kadar önemliyse konuşmalar(diyalog ve monolog) da o kadar büyük önem taşır.
Bazı diyaloglar vardır insanın aklından hiç çıkmaz. Mesela Şeytan’ın Avukatı filminde Al Pacino’nun Keanu
Reeves’e Tanrı hakkında söyledikleri son derece ilginçtir. Robert De Niro’nun replikleri veya Samuel Jackson’un
küfürlü konuşmaları birçoğumuzun aklındadır eminim.

Günlük hayatta neyi nasıl konuşacağımıza uzun uzun düşünüp karar vermeyiz. Sigara alacaksak bakkala girip alırız
ve o konuşma aklımızdan silinip gider. İşin sinema boyutu çok farklıdır. Diyalog ve monolog(tek kişilik konuşmalar)
bir filmde belirli amaçlara hizmet eder.

Klasik Sinema’da filmin akışını ilerletmek için diyaloglara başvurulur. Mesela bir cinayet işlenmişse bunu sokakta yürüyen
iki kişinin konuşmasına dahil edip detaylı bir cinayet sahnesi yazmadan direk seyirciyi cinayet mahaline ışınlayabilirsiniz.
Bu konuşmadan sonra seyirci gerekli bilgiyi alır ve sonraki sahneye hazır olur.

Diyalog/monolog’un bir başka işlevi ise bir kişi veya konuyu seyirciye tanıştırmaktır. Arabasından inip evine doğru giden
adam “şimdi kim bu kadının çenesini çekecek, lanet olsun” gibi bir monolog sunduğu zaman hemen karısı hakkında bilgi sahibi
oluruz: çok konuşan ve lanet bir kadındır. Senarist zamandan kazanmak için veya kişiyi yeterince önemli bulmadığı için onun
hakkında yalnızca yetecek kadar bilgi verir ve hikayesine devam eder.

Konuşmalar senaryonun en can alıcı noktalarındandır. Nitekim senaryonun bir adım öncesi, yani tretman, yalnıca sahneleri
içerir fakat konuşma yoktur. Tretmandan yararlanılarak sahnelere göre söz yazılır. Buradaki amaç senaryo yazımını
kolaylaştırmak, belirli bir formata göre düzen içinde yazılmasını sağlamak ve konuşmalara da gereken ilgiyi göstermektir.

Öykü’yü ilerletmenin yanı sıra diyalog ve monologlar ilginç ve sıradışı olmalıdır ki seyirciye bir ipucu versin, bir soru
sorsun veya bir mesaj versin. İlüzyonist filminde genç bir sihirbaz sevdiği kadından zorla ayrılmadan önce “belki birgün
seni görünmez yaparım” der ve sahne biter. Seyirci olarak filmin sonudna bu sihirbazın sevdiği kadını görünmez yapacağını biliriz.

Soru ile seyirciyi düşündüren genellikle monologlardır. Yerine göre diyalog da kullanılır ama bir kişinin seyirci ile
iletişim kurması iki kişiye nazaran daha rahattır. Önemli replikler bazı diyaloglarda eriyip gider bazılarında monologdan
daha iyi bir hava verir. Bu senaristin amacına ve becerisine kalmıştır. Mesela bir monolgta kahramanımız kendi kendine konuşur
ve seyirciden konuştuklarını sorgulamasını, anlamasını bekler. Merak unsuru olmadan izleyicinin size bağlı kalmasını sağlamak
zordur. Onun için monolog ve diyaloglar günümüz dizilerindeki gibi sahne zaman geçirmek için değil amaca yönelik kullanılmalıdırlar.

Çekici diyaloglar genellikle sıradışı ve ilginç olanlardır çünkü günlük hayattaki konuşmaları zaten hergün sokakta, evde,
okulda,vs’de duyuyoruz. Tabi buradaki amaç sıradışı olurken mantık sınırları içinde kalmak, gerçeklikten uzaklaşmamaktır.
Birçok eski Türk Film’inde dikkatinizi çekmiştir adam ve kadın hiç durmadan, edebiyat kitabı okur gibi konuşurlar.
Sinema kaynağını Edebiyat’tan alsa da Edebiyat’ı bu kadar tekdüze ve makyajsız kullanmak onu bile itici hale getirebilir.
Oyuncular bazen sessiz kalmalı, bazen yalnızca gülmeli veya hiçbirşey söylemeden çekip gitmelidir(farklı birçok şey söylenebilir bu konuda).

Konuşmalar üzerinde çok durulması gereken bir konu. Nitekim artık diyalog yazarlığı diye bir meslek çıktı ortayaya.
Televizyon’da gördüğünüz dizilerin çoğunda hemen hemen her karakterin ayrı bir diyalog/monolog yazarı vardır. En güzel
diyaloglar bence yine hayatın içinden alınanlardır ve belki de biraz makyajlı olanları...

 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..