Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '10

 
Kategori
Öykü
 

Sır 39. bölüm

Sır 39. bölüm
 

"RESİM:ALINTI"“Aşk kadını güzelleştirirmiş. Ne doğru bir söz!”


Tuana park etti arabasını. Selim verandada bekliyordu onu. Görünce el salladı kız. Karnı büyüdükçe hareketleri yavaşlamıştı sanki.

“Hiç gelmeyeceksin sandım.” derken Selim alnına küçük bir öpücük kondurmuştu.

“Özledin mi beni?”

“Hem de çok.”

“Ben de yokluğumda Leman ile vakit geçirirsiniz diye düşünmüştüm hoş varlığımda…”

Kızın bu sitemkâr konuşmasını yarıda kesti Selim.

“ Canım benim seni çok ihmal ettim biliyorum. Özür dilerim.”

Bu cümle karşısında yumuşamıştı Tuana hatta söylediği cümleden pişmanlık duymuştu ama Elif ile konuştuğu gibi bu durumdan çok yorulmuştu.

“Gel otur birer soğuk limonata içelim.” diyerek Halide’ye seslendi.

“Ben yukarı çıksaydım. Çok yorgunum. Duş alıp uzanmak istiyorum yemekten önce.”

“Anlatacaklarım var sana. Duyunca sen de benim kadar şaşıracak mısın çok merak ediyorum doğrusu?”

“Nedir?”

“Bugün terapiden sonra Behzat Bey ile uzun uzun konuştuk.”

“Bir gelişme mi var Leman’ın durumunda?”

“Terapiye cevap verdiğini ve artık bizim durumumuz hakkında benim onunla konuşmamı salık verdi. Yani gerçeği benim ağzımdan duyması kabullenmesini kolaylaştıracakmış.”

İfadesizdi Tuana’nın yüzü.

“Sevinmedin mi?”

“Tabii. Ama sonucu görmeden.”

“Neyse asıl söylemek istediğim bu değildi. Şimdi sıkı dur.”

“Hııı”

“Leman’a kısmet çıktı.”

“Ne?”

“ Behzat Bey onu sevdiğini söyledi bugün.”

“Ne diyorsun?” diye sorarken Tuana’nın gözleri de Selim’inkiler gibi açılmıştı.

“Şaşırdın sende.”

“Evet. Hiç beklemezdim.”

“Bende. Ama çok sevindim. Çünkü Behzat Bey onun yalnızlıktan korktuğunu ve güven duyacağı birine ihtiyaç duyduğunu söyledi.”

“Bu kişide kendisi olacak sanırım.”

“Öyle görünüyor. Bu da demek oluyor ki…”

“Hemen ümide kapılma Selim. Önce sen bir konuş da onunla. Durumumuzu anlat da. Sonra sevinelim.”

“Daha erken diyorsun yani.”

“Sence değil mi?”

Son günlerde Tuana’nın içine kapanması, yüzündeki donuk ifade dikkatini çekmiyor değildi Selim’in. Zaten bu geceki hazırlığı son aylardaki olumsuzlukları unutturmak, onun hala kendisi için çok değerli olduğunu ispatlamak için değil miydi?

“Şimdi ben bir duş alayım.” diyerek kalktı Tuana.

“Ben de seninle geliyorum.”

Şaşırmıştı Tuana.

“Leman Hanım duymasın aman Allah yine nöbet geçiriverir.”

“Tuana…”

“Hhımmm”

Birlikte içeri girdiklerinde Tuana salondaki farklılığı görerek bir cevap bekler gibi Selim’e döndü yüzünü.

“Doğum günün kutlu olsun hayatım.”

Hiç beklemediği bu davranış karşısında şaşırmıştı Tuana.

“Ben… Ben doğum günüm olduğunu unutmuştum. Hangi ara hazırladın bunları? Beyaz orkideler… Mumlar… Her şey çok güzel. İnanılmaz.”

“Beğendiğine sevindim aşkım. Sürpriz yapmak istedim sana.”

“ Gerçekten de sürpriz oldu.”

“Son günlerde seni çok ihmal ettiğimin farkındayım aşkım.” derken kızı kucaklamıştı bile Selim. Aylar sonra neredeyse ilk defa bu kadar yakınında hissetmişti Tuana sevdiğini. Dudaklarını aradı sevdiği adamın. Bir ömür boyu dudakları dudaklarında kalabilirdi.

“Seni çok seviyorum Can Damlam. Belki de senin de beni, benden çok sevdiğini bildiğim, nazımı çekeceğinden, beni anlayacağından, sevgimden şüphe etmeyeceğinden emin olduğum içindi Leman’a göstermek zorunda olduğum ilgi. Belki canını acıttı davranışlarım ama Behzat her şeyi senin yanında anlattı. Her şeye birlikte olabilmek adına katlandım. Bizim için. İnşallah emeklerimizin karşılığını alacağız ve bir ömür boyu hiç ayrılmadan beraber olacağız. Sen, ben ve bebeğimiz.”

Tuana’nın içi ısınmıştı bu sözler karşısında. O kadar ihtiyacı vardı ki bunları duymaya. Sabah Elif’e hayıflanışını hatırladı ve pişmanlık duydu kurduğu cümlelerden.

“Hadi şimdi yukarı çıkalım. Hazırlanmamız gerek. Konuklarımız birazdan gelir.”

“Konuklar mı? Kimler?”

“Sürprizin bir parçası. Hadi.”

Birlikte, el ele çıktılar merdivenlerden.

Yatağın üzerinde ateş kırmızısı bir elbise seriliydi.

“Senin için.”dedi Selim.

“İnanmıyorum. Ne kadar güzel!”

“Senden daha güzel değil ama. İçindeki varlığın onu daha da güzelleştirecek.”

Elbiseyi üzerine tuttu kız ve şöyle bir döndü odanın içinde.

“Artık güzel değilim. Karnıma baksana ne kadar da iri.”

“Bebeğimizin varlığı seni daha da güzelleştirdi sevgilim.” diyerek yaklaştı Selim. Elbisesini koltuğun üzerine bıraktı Tuana ve kendisine yaklaşmakta olan adama gülümsedi ışıl ışıl.Sevgi dolu gözleri kenetlendi. Dudakları birleşti. Ne kadar çok özlemişlerdi birbirlerini. Selim’in okşayışlarının bedeninde dolaşması bulutların üzerinde yürüyormuş hissi veriyordu kıza.

“Aşkım. Senden nasıl bu kadar uzak kalabildim.” diye fısıldadı Selim.

“Konuklar gelecek demiştin.”

“Bu anı hiçbir şeyin bozmasına izin veremem.” derken yatağa oturduklarının farkında bile değillerdi. Birbirlerinin kollarında zamanı durdurmuşlardı.

Bir süre sonra ikisi de dingindi günlerden beri ilk defa.

“Bu anın bitmesini hiç istemiyorum.”

“Ben de ama acele etmezsek konuklar kendi kendilerine kutlama yapmak zorunda kalacaklar.”

“Sahi.” diyerek kalktı Tuana. Çarşafa dolanmış bedenini duştan süzülen ılık suyun altına bırakıverdi. Her su damlasında büyük bir mutluluk yayılıyordu bedenine. Gözlerini kapamış ve bu huzur dolu dakikalara bırakmıştı bedenini. Selim’in karşısında durup onu seyrettiğini neden sonra fark etti. Gülümsedi. Elini uzattı ve kendine çekti. Artık ikisi de suyun şarkısını dinliyorlardı.

Tuana saçlarını kurutup ensesinde dağınık bir şekilde topladı. Ateş kırmızı elbisesinin içinde alev alevdi. Gözlerini hafifçe belirginleştirdi. Kırmızı boyadığı dudaklarını ön plana çıkarmayı seçmişti bu gece.

Tuana “Aşk kadını güzelleştirirmiş. Ne doğru bir söz!” diye mırıldanırken Selim bornozu ile kapının önünde durmuş gözlerini ayırmadan seyrediyordu bu güzelliği. Sevdiği adamın aynadaki aksini fark eder etmez geri döndü Tuana.

“Çok güzelsin. Kendimi seni seyretmekten alamıyorum.”

“Teşekkür ederim. Bugün gerçekten çok özel anlar yaşıyorum. Çok mutluyum.”

“Sevindim. Yeniden yüzünü gülümserken görmek…” derken yaklaştı kıza.

“Giyinmen gerek artık.”

“Ama… Alev alev yanarken bu çok zor.”

“Gece bizim.”

“Evet. Ve daha yeni başlıyor.”

“Giyinmene yardımcı olayım.”

“Olmaz. Yorulmanı istemiyorum. Burada otur ve sadece bekle. Beş dakika. Sadece beş dakikaya ihtiyacım var.”

…………

“ Süslendik püslendik nereye gidiyoruz söylemeyecek misin hala Harun?”

“Benim sevgilim bu kadar sabırsız mıymış?”

“Peki, sormuyorum artık.”

Araba Elif’in hiç bilmediği bir yolda ilerlerken kız meraktan ölüyordu.

………………………..

“İşte hazırım.”

“Ooo… Selim Bey. Bu ne yakışıklılık!”

“Bu kadar güzel bir hanımın yanında sönük kalmayayım dedim.”

“Canım benim. Sen mi sönük kalacaksın?”

Gülümsedi Selim.

“Meleğimi kimselere kaptırmak için yakışıklı olmak zorundayım.”

“Meleğinin gözleri senden başka birini görüyor mu acaba?”

“Bilmez miyim? Bunca yaşanılandan sonra hala yanımda değil mi? Ben çok şanslı bir adamım.”

“Sen ise en büyük armağansın benim için.”

“Canım benim. Hadi inelim aşağıya.”
 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..