Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Sistem nasıl işliyor?

Sistem nasıl işliyor?
 

Üniversiteden mezun olduktan sonra mesleğimle alakalı devlet kurumlarının sınavlarına hazırlanıp katılmaya başlamıştım. Acemi bir çaylak olarak düzen ve kurallara inandığım için yetenek ve bilgime güveniyordum.

İsmini zikretmeyeceğim bir bakanlığın açtığı (ama herhangi bir bakanlıkta da sistem böyle olduğu bu bir fark oluşturmayacak bu) açtığı müfettiş yardımcılığı sınavına başvurdum. Sınav günü geldi. Sınav yeri olarak belirtilen ve Ankara'da bulunan Milli Kütüphanenin büyük okuma salonlarına alındık.

İki adet okuma salonu bulunmaktaydı ve yanlış hatırlamıyorsam birisi 300 diğeri 400 kişi kapasitesindeydi. Sınava 700 civarında kişi katılmıştı. Herkesin istediği yere oturabileceği söylendi. Hiçte beklediğim gibi başlamamıştı bu iş. Grup olarak gelenler derhal beraber rahat edebilecekleri yerler oturdular. 16 senelik öğrencilik tecrübeme göre kopya konusunda yeni rekorlar kırılacaktı bu sınavda! Daha sonra herkese birer saman kâğıt dağıtıldı.

Sessiz olmamız talep edildi ve inanamayacaksınız ama sıraların arasında dolaşan bir kişi sınav sorularını okumaya başladı. Bizde ilkokulda olduğu gibi bu soruları yazmaya başladık. Tabi soruları yanlış anlayanlar, yazmaya yetişemeyenler gırla. 10 adet sorunun okunup yazılması işlemi bittikten sonra cevaplamaya başlayabileceğimiz duyuruldu. Ancak dikkatimi çeken bir konu vardı sorular son derece genel konulardan seçilmişti. Bu sorularla bilgi ve yeteneğin nasıl sınanacağı konusunda bir fikir yürütemedim. Bende herhalde kapsamlı anlatmak daha uygun olur deyip giriştim yazmaya.

Tabi yanımda yöremde fikir danışmalar, istişare kurulları oluşturmalar, çığır açacak iletişim teknikleri ile soruların analizinin yapıldığı konferanslar, Türk insanının bilumum iletişim ve icat yeteneklerinin ortaya konulduğu faaliyetler devam ediyor. Cevap kâğıdı yetmediğinde ortada dolaşan görevliden kâğıt isteyebiliyorsun. Uzatmayalım sınav bitti.

Burada Türk bürokrasisi ve dolaylı katkısı ile Türk siyasetinin muhteşem bir başarısı daha ortaya çıktı. El yazısı ile yazılan ve çok genel konuların anlatıldığı 700 adet cevap kâğıdı bir hafta gibi bir süre içinde okunup en iyi 15 cevap kâğıdı seçildi. Hafta içinde 6 gün çalışıldığını düşünsek hiç mola vermeden günde 10 saat cevap kâğıtları okunduğunu varsayarsak, kâğıt başına 6 dakika düşüyor. Söz konusu bakanlığımızda mesai kavramını düşünmeden vazife yapan fedakâr memurların olduğunu düşünsek dahi 1. sırada okuduğu kâğıt ile 100. sırada okunan kâğıdı ya da çalışmaya başladığında ilk okuduğu kâğıtla 10. saatte okuduğu kâğıdın objektif olarak nasıl değerlendirdiğini anlamakta büyük zorluk çekiyor, kendime cahilliğim ve anlayışsızlığımdan dolayı müthiş kızıyordum.

Aradan biraz zaman geçip bürokrasinin o muhteşem dişlisi ile tanıştığımda, muhteşem Türk bürokrasisi ve siyaseti ile yeni karşılaştığım için bu cehaletimi bende hoş görüp kendimi affettim. Sonraları sınavlara tek başına girilmediğini, bu işin bir takım çalışması olduğunu ve bu takımda yerel siyasetle uğraşan baba veya yakın bir akrabanın, merkez bürokrasi veya siyasette işleri yürütebilecek kıvraklığa sahip amatör ruha sahip veya profesyonel bir arabulucunun, kuvvetli bir hemşeri dayanışması yahut köken lobisinin olmazsa olmaz oyuncular olarak bulunması gerektiğini fark ettim.

Fark ettiğim gerçeklerden biriside bürokraside belli mevkilere gelmiş kişilerin ne müthiş bir stratejik ve taktik derinliğe sahip oldukları idi. Hatta sıradan denilecek memurlarda bile bu özelliklerin mebzul miktarda bulunduğunu da ilerleyen zamanlarda fark edecek ve dünyada çok az milletin bu değerlere, bu zenginliğe sahip olduklarını düşünerek göğsümü kabartacaktım. Çünkü bu çarka dâhil olmak, orda kalabilmek ve özelliklede yükselebilmek ince strateji, insan psikolojisi, zamanlama ve rüzgârın nerden estiğini keşfedebilecek meteorolojik uzmanlık gibi yetenekler gerektirmekteydi.

Bütün bunları fark ettiğimde Türkiye Cumhuriyetinin içten, yolsuzluklar, kötü yönetim ve terör; dıştan, ambargolar, soykırım yasaları ve bizi parçalamak için o kadar uğraşılmasına rağmen neden zayıf düşmediğini anladım.

Çünkü kırmızı siyah ekose (oduncu gömleği denen) gömlek üzerine çiçekli kravat takan ilkokul mezunu memurumuz bile bir strateji ve taktik uzmanıydı. Kim bilir dışişleri bürokratlarının ne müthiş kabiliyetleri vardı.

O anda aklıma Osmanlı İmparatorluğunun Paris Büyükelçisi olan Paşanın Fransız kralına verdiği ders geldi. Fransız Kralı devrin en kuvvetli devleti biziz demiş. Paşa altta kalırcı; "Hayır demiş en kuvvetli devlet Osmanlıdır." "Nasıl olur" demiş Kral. "İşte haliniz ortada". Osmanlı kuvvetli çünkü içten biz, dıştan siz o kadar uğraştığımız halde hala yıkılmadı deyivermiş Paşa...

Bu hikâyecikte gelince hatırıma, cehaletimin yavaş yavaş azaldığı hissettim. Bu kabiliyetimizin atalarımızdan miras olduğunu, kural, kanun, düzen gibi kavramların farklı anlamları olduğunu ve bunun ancak ya sistem içinde ya da dışında ama çarka uyarak geçirilecek uzun yıllar sonunda öğrenilebileceğini anladım.

Bütün bu yukarda yazılanlar gençliğinin, ideallerinin, hayallerinin inkisara uğramasından ve ülkesini milletini çok seven ama onları layık oldukları yerde, layık oldukları hasletlere sahip olarak görememenin üzüntüsüyle yazılmış bir taşlama olarak okuyun lütfen. Ülkemi, milletimi çok seviyorum. Onlarsız bu dünyada yaşamayı hayal bile edemiyorum. Bu milletin geçmişte neler başardığını okuyup ta şimdi nelerle muhatap olduğumuzu görünce üzülüyorum. Bu üzüntü nedeniyle, fedakârca aldıklarından kat kat fazlasını veren, canlarını, kanlarını, emeklerini cömertçe bu vatan için feda eden kamu görevlilerini yok saymıyorum. Eğer kör topal işler yürüyorsa, giderek daha iyi oluyorsak onların gayretlerinin çok büyük etkisi var. Ama yukarıda anlattıklarımda ülkemin bir gerçeği...

Sadece kendisinin değil bütün dünyanın, susuzların su araması gibi aradıkları adil, güçlü bir Türkiye dileği ve duasıyla...

 
Toplam blog
: 2
: 423
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

Amasya'da yaşıyorum. Okumayı seviyorum. Tarih ilgi alanım, Osmanlıyı seviyorum. Avukatım...